Kara Sinek

8 yaşındaydım. Sıcak bir yaz günüydü. Yengem açık camlardan içeri giren kara sinekler ölsün diye odaya ilaç sıkmıştı, kapıyı pencereleri kapatmıştı. İlaç kokusundan kurtulmak için dışarı çıkmak için kalktığımda, yerde debelenen kara sineği gördüm. Kalkmaya çalışıyor, arka ayakları yere yapıştırılmış gibi sürünüyordu. Avucuma aldım sineği ve dışarı çıktım. Bahçedeki erik ağacının altına gölgesinde oturmak için kilimler serilmiş, şilteler konmuştu. Gidip oraya elimdeki sinekle oturdum. Sinek hala debeleniyordu. Sineği şiltenin üzerine bıraktım. Başımı şiltenin üzerine koyup uzandım ve onu izlemeye başladım. Arada parmağımla onu dürtükleyip ayağa kalkmasını sağlamaya çalışıyordum. Bir süre sonra sinek canlanmaya daha rahat hareket etmeye başladı... Ve sonra uçtu.



Onun hayatını kurtardığım için sevinmiştim. Sırt üstü uzanıp ağacın dalları arasından göz kırpan güneş ışıklarını izledim bir süre. Ağaçtaki tırtıllar aklıma geldi.
Ağzımı açsam acaba bir tırtıl tam da ağzımın içine düşer miydi? Önce ağzımı açıp bekledim merakla.
Sonra tiksinti ile yüzümü buruşturdum, ağzımı sıkı sıkı kapadım. O sırada koluma bir şeyin değdiğini hissettim. Eyvah tırtıl diye panikle koluma vurdum. Ama tırtıl değildi. Az önce hayatını kurtardığım sinekti. Ve artık ölüydü.



Sineğin hem kurtarıcısı hem de katili olmuştum. Kendi kendime kızdım vicdan azabıyla ama yapacak bi rşey yoktu.

Amcamın kızı koşarak geldi, elinde boş konserve kutuları vardı.

- Hadi çamurdan yemek yapalım! dedi.

Güzel fikirdi.

- Hadi yapalım.

07 Mayıs 2010 1-2 dakika 11 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    Hayatın gerçeklerini ne kadar hoş yazmışsınız.

    Zararsızı diriltmek ve zarar vereceği düşüncesiyle aynı canlıyı istem dışı yok edebilmek. Her ne kadar doğanın dengesi ve acımasız çarkları içindeyse de, yaşama hakkı için bu dengenin bir şekilde sağlanmasına çalışabilmek...

    Güzel yazıydı.

    Kutluyorum...