Karanfil
''Trank... trank... trank !''
Telefon çaldı, kimsenin aramasını da beklemiyordu aslında Yasir, yerinden doğruldu ve kimin aradığına baktı. Kayıtlı bir numara değildi. O telefonu açmasıyla bambaşka bir hayatın kapısını açtığını telefonu kapattıktan sonra anlamıştı Yasir. Üzerinde bir ağırlık kalmış ve gözlerindeki bulutlar kendini zor tutuyordu. O telefonda birden fazla kişi olduğu yasirin o gizemli çekmecesini açmasından belli oluyordu. Omuzlarına bir haksızlık yüklenmiş, gözlerine mim çekilmiş, ağzına sükut bağı geçirilmişti. Peki ne oluyordu böyle ?! O söylenenler, o sayılanlar neden kendisini bulmuştu ? Aklına biri geldi ama daha sonrasında ''Hayır hayır ! O sebep olmuş olamaz, hayır'' dedi. Oysa o kızgın yağ gibi üzerine akan sözlerin müsebbibi o aklına gelen kişiden başkası değildi. Peki ne söylendi o telefonda, kimler vardı o telefonda ve yeni bir hayata adım attıracak hatta Yasire o meşhur çekmeceyi açtıracak ne olmuş olabilirdi ?
Yasir, birkaç yeri aramak için telefonunu eline aldı. Bir de ne görsün ! Rehberi sıfırlanmıştı. Hangi ara kaybolmuştu o kadar insan ! Belki de kaybolmamış yeniden tanış olmuştu Yasir onlarla. Liste kalabalıktı : Canlar,anlar,yalanlar,duyanlar,sormayanlar...
Derin bi nefes aldı ve karşı duvardaki o tabloyu seyretmeye başladı. Tablodaki kırmızı karanfil o kadar çok şey anlatıyor olamazdı. Ve yasir mırıldanmaya başladı ''Çiçeği sevgi, kırmızısı yüreğimin ateşi, dikeni uğradığım haksızlık, sapı hikayemden geri kalan ve anlamı ...'' Bizi mi duymuştu yasir ? O artık gizemli olmayan çekmeceden çıkardığı bir beyaz kağıt, bir dolma kalemi ve bir zarfı bir mektuba hizmetli kılmış ve çekmecesine geri bırakmıştı. Yasirin gözler kapanmış ve o mektupla onun dışındaki herkesin gözü açılmıştı. Yasir anlaşılmış ama o günlere şahit olamamıştı. Ve evet... O her şeyin müsebbibi olan kişiyi de biliyordu yasir. Sadece kabul edememiş ve bize göstermek istememişti. O müsebbibe ne mi oldu ? Hala o mektuptaki satırların gerçek olmadığını insanlara inandırma gayretini sürdürmüş ve bi süre sonra da bundan vazgeçip yüreğini soğutup hayatına bakmıştı.
Oysa değişirdi bazı şeyler. Değişmez sandığı yerden şekillenmişti Yasirin sonu. Bir kurguya kurban gitmiş ve son günlerinde ne yar arkadaş ne evlat ne torun ne yeğen kalabilmişti. Yalnızlığı soluyarak gitmişti bu dünyadan Yasir. Tıpkı bu dünyaya gelişi gibi.