Kaybolan Gençlik(2)

Özlem yavaş yavaş kendine geliyordu. Burcu ise viskisini içmiş televizyon seyrediyordu. Özlem'in ayıldığını görünce yanına gitti.
?Kalk kardeşim kalk. Seni iyi bir insanla tanıştıracağım. Sana hem para kazandıracak hem de özgürce göklerde uçmanı sağlayacak.
Özlem uykudan yarı ayılmış gözlerle Burcu'ya baktı. Lavaboya giderek elini yüzünü yıkadı. Manasız gözleri evi gezindi. Burcu'ya dönerek;
?Ya Burcu sen de olmasan ben kime gidecektim. Beni anlayan kişi bir tek sensin. Sağol kardeşim.
?Önemli değil be Özlemciğim. Arkadaşlık bu günlerde belli olur değil mi? Hadi hazırlan gidelim. Sana benim elbiselerimden vereyim. Daha şık ve zarif görünürsün.
Özlem, Burcu'nun mevsim normallerinde giyilmeyecek derecede açık elbiselerinden birini giyindi. Ev de bunları giyinseydi kıyamet kopardı. Ama şimdi istediği gibi giyiniyor ve kimse de kendisine karışmıyordu. Üstelik yakıştığını söyleyerek kendisine iltifatta bile bulunuyordu. İki arkadaş hazırlandıktan sonra kapıya yöneldiler.
Selim mahallenin biraz ilerisindeki karakola varmıştı. İçeriye girerek komiserle görüşmek istediğini söyledi. Kendisini amirin odasına aldılar. Amirin karşısına geçerek;
?Sayın amirim bu akşam kızım evden kaçmış. Başına bir kötülük gelir diye korkuyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum.
?Nasıl yani kaçmış haberin yok mu?
?Efendim ben gelmeden önce annesiyle tartışmış, sinirlenerek kapıyı çarpıp çıkmış.
?Belki arkadaşlarına gitmiştir. Onları aradınız mı?
?Eşim arayacak ama ben umutlu değilim. Çünkü son aylarda oldukça asabileşti. Hiç söz dinlemez oldu. Okulu da fazla taktığı yoktu. Onun için doğruca yanınıza geldim.
?İstersen evi bir ara ondan sonra ne yapacağımıza bakalım.
Amirin bu sözü üzerine Selim izin isteyerek evi aradı. Ama tahmin ettiği gibi arkadaşlarının hiçbirinde yoktu. Amire evden aldığı cevabı iletti. Amir;
?Peki, sizin şüphelendiğiniz veya gideceğini tahmin ettiğiniz bir yer var mı?
?Şey doğrusunu isterseniz var sanıyorum. Geçenler de kendisine bir telefon gelmişti. Lavaboda olduğu için bakamayınca ben baktım. Burcu isimli okuldan olmayan bir kızdan telefon gelmişti. Babası olduğunu ev ne istediğini sorunca telefon kapandı. Sonra kızıma kim olduğunu sorunca iyi bir arkadaşı olduğunu söyledi.
?Peki, bu kızın nerede oturduğunu biliyor musun?
?Bir gün merak ederek takip etmiştim. Sultan mahallesinde oturuyor.
?Bir ekip vereyim bakın. İnşallah dediğin gibi oradadır. Kızınıza biraz daha ilgili olun. Hadi şimdi sen çık, dışarıda bekle.
Selim dışarı çıktıktan sonra amir bir ekip hazırlatarak Selim'in yanına verdi. Doğruca Burcu'nun evinin olduğu yere gittiler. Evin ışığı yanmıyordu. Bir polis arabadan inerek kapının zilini çaldı. Cevap veren olmayınca uzun uzun tekrar çaldı. Ancak ev sessizliğini bozmamakta ısrarlıydı. Kimseyi bulamayınca tekrar karakola döndüler. Durumu amire rapor ettiler. Evin tam yerini öğrenince amir Selim'e;
?Efendi bu ev zaten bizim gözetimimiz altında. Uyuşturucu ve kadın tacirliği konusunda takipte bulunuyor. Sen merak etme. Ben bu gece bir ekibi nöbetçi bırakacağım. Bir gelişme olur olmaz hemen sana döneriz.
Selim amirin bu sözü üzerine omuzları çökmüş bir vaziyette karakoldan çıktı. Hafiften çiseleyen yağmurun altında dalgın bir şekilde yürümeye başladı. Kızının doğumunu ilk yaş günü kutlamasını hatırladı. Nasıl da sevinmişlerdi. Uzun zaman çocukları olmamıştı. Sonra göz aydınlığı olarak Özlem dünyaya gelmişti. El bebek gül bebek yetiştirmişlerdi. Belki de çok şımartmışlardı. Gençlik döneminde gerektiği kadar ilgilenememiş sadece ekonomik anlamda isteklerini karşılamışlardı. Gereken sevgi ve ilgiden onu mahrum bırakmışlardı. Bu düşüncelerle ayaklarının onu eve getirdiğini bile fark etmedi. Bilinçsizce zili çalarak içeriye girdi. Songül'ün sorularını duymadı bile.

07 Eylül 2009 3-4 dakika 77 öyküsü var.
Yorumlar