Kayıp
Amel Defteri’nden
Bölüm 23
Korkunç bir Gün ve Sihirli bir akşam!..
O gün, hayatımın en korkunç ve berbat günlerinden biriydi.
Şehremini Mevlana Kapı‘da bakkal dükkanı işleten emminin yanına, hafta sonları ve yaz tatillerinde yardım etmeye giderdim. Yanlış hatırlamıyorsam, günlerden ya Cumartesi ya da Pazardı. Yanıma, henüz üç-dört yaşlarında olan yeğenimi de almıştım. Emmim, tekel ürünlerini (sigara, alkol vs.) tedarik etmek için dükkana birkaç kilometre uzaktaki merkeze gitmişti. Yeğenimle ikimiz, dükkandaydık.
Dükkan büyük değildi; sanırım 30-35 metrekare kadardı. Yeğenimin eline bir "elma şekeri" verip, onu dükkanın iç taraflarında, gözümün önünde oyalanması için bıraktım ve gelen müşterilerle ilgilenmeye başladım. Bir ara dükkan öyle kalabalıklaştı ki, hiçbir şeye yetişemiyordum. Bir yandan müşterilere bakıyor, bir yandan da gözümü yeğenimden ayırmamaya çalışıyordum.
Nihayet müşteriler dağıldı.Sağıma soluma bakındım göremedim,dükkanın arka tarafında küçük bir yeri depo olarak kullanılıyordu oraya da koşarak gidip baktım yoktu!.Yeğenim yoktu.Bulamıyordum onu.Hemen yandaki lahmacuncuya ve berbere sordum. Gören olmamıştı. Paniklemeye başladım. Zaman geçtikçe tedirginliğim dehşete dönüştü. "Ya kaybolduysa? Ya bulamazsam? Emmime, yengeme, anneme ne derim? En önemlisi, kendime nasıl hesap veririm?" Komşu esnafa haber verdim. Sokak sokak, deli gibi ağlayarak onu aramaya koyuldum. Fazla uzaklaşmış olamazdı yaşı gereği, ama bakkalın bulunduğu muhit ve çevresi, içimi kemiren bir endişe kaynağıydı.Topkapı,Edirne Kapı,Mevlana Kapı bakkal bunların tam merkezi denilen bir yerinde idi.
Aynı sokakları kaç defa taradım, aynı insanlara kaç defa sordum bilmiyorum. Mümkün değil, kaybolması imkansızdı! Mutlaka birileri onu alıp götürmüştü. Bu düşünce beni çıldırtıyordu. Bulmuşlardır, dönmüştür umuduyla defalarca dükkanın önüne koştum. Sonunda emmim geldi. El arabasıyla aldığı ürünleri getiriyordu. Olanları esnaftan öğrenmişti bile. Gözü yaşlı bir halde, "Emmi, ... yok! Onu bulamıyorum!" diye kekeledim. "Müşteri vardı, onlarla ilgilenirken bir anda kayboldu."
Emmim, hayatımda tanıdığım en sakin insandı. Ancak bu sefer gözlerindeki korku ve tedirginliği hissedebiliyordum. Çok haklıydı. Bana dönüp, "Bulacağız onu, merak etme. Sen aramaya devam et, ben karakola gidiyorum," dedi.
O küçük, tatlı kız, kardeşim gibiydi. Onu çok seviyordum. Sanırım bulamazsam yaşayamazdım. Sokakları adeta arşınlıyordum. Herkese onu tarif edip, görüp görmediklerini defalarca sordum. Bir saatten fazla zaman geçmişti ve hala ortalıkta yoktu.
Devam edecek..
