Kilit Sesleri

Kapının dili vardı. Çocukken anlamazdım, şimdi anlıyorum: Her kilit sesi, biraz daha küçültürdü beni. Babamın adımları koridorda yankılanırken, annemin perdeleri çekişi bir siren sesi gibi çınlardı kulaklarımda.

Ağabeyim vardı, öyle diyorlardı. Ben hiç görmedim. Odanın kapısı hep kapalıydı. İçeriden bazen tencere kapağı düşerdi ya da metalin ince bir iniltili sesi gelirdi. Bir gün cesaret edip kapıya dokundum. Ahşap sıcaktı, nefes alıyordu sanki. Çektim elimden, babamın gölgesi duvarda büyüyordu çünkü.

Pencerem yoktu benim. Varsa da bana yoktu. Perdeler hep kapalıydı. Camın ardında ne var bilmezdim, sadece dışarıdan geçen çocukların sesleri vururdu odama. Annem bazen yanıma gelir, saçımı tarardı. Sessiz. Hep sessiz. Bir de sorularımı susturmak için gülümserdi: “Zamanı gelince anlatırız”. Zaman hiç gelmedi.

Bir gün okulda öğretmenim yazdırdı: “En sevdiğiniz yeri anlatın.” Yazamadım. Çünkü sevdiğim bir yer yoktu. Benim yerim, kilitli odaların gölgesiydi. Öğretmen defterime baktı, kaşlarını kaldırdı. Sordu: “Evde kapılar hep kilitli mi?” Ben sustum. Çünkü cevap verirsem, babam öğrenirse…

O gün eve gidemedim. Öğretmen elimden tuttu, pencereleri açık bir eve götürdü. Perdeler yoktu. O an anladım; dışarısı gerçekten varmış. Gökyüzü diye bir şey varmış. Ve yıldızlar.

Ama ben hâlâ, bir kapının önünde yaşıyorum. İçinde kim var bilmiyorum. Ağabeyim mi, yoksa bizim sakladığımız başka bir gerçek mi? Annem hâlâ “Her şey düzelecek” derdi. Babam hâlâ kaşlarını çatar. Ama ben artık biliyorum: Bazı kapılar açılmaz, bazı evler asla ev değildir.


Turgay Kurtuluş 

10 Eylül 2025 1-2 dakika 13 öyküsü var.
Yorumlar