Kim O

Kim O


Amel Defteri’nden

Bölüm 10

Bir hafta sonra, bir pazar akşamı yeniden oradaydım. Hava kararmıştı. Her zamanki gibi akşam yemeğinden sonra apartman sakinleri, özellikle gençler, yavaş yavaş dışarı çıkıyordu.

Kıyafetim o kadar özenli sayılmazdı ama diğer günlerden farklı olarak üzerimde bir tişört, bir şort ve sandalet vardı. Saçlarım yine biryantinliydi, parfümümü de sürmüştüm.

Oraya vardığımda, onların oturduğu bloktan bir arkadaşımı merdivenlerde gördüm. Selam verip yanına gittim, oturdum, laflamaya başladık. Onunla çok samimi değildik ama mahalleden tanıyordum, arkadaşımdı. Havadan sudan konuşmaya başladık..Laf lafı açınca aynı apartmanda oturan bir kızdan hoşlandığını söyledi. Ona âşık olduğunu anlattı. “Tanıyor muyum?” diye sordum.

“Evet, sen de tanıyorsun,” dedi.

Çok sevindim. “Çıkıyor musunuz?” diye sordum.

“Henüz değil,” dedi.

Onu uzun süredir tanıyordum. Karşılıklı futbol oynamıştık. Gerçi benim kadar iyi oynamıyordu.Bir kaç kez mahallede karşı takımlarda oynamıştık. ( Benim de de çok iyi futbol oynadığım söylenemezdi ama lise atletizm takımındaydım. Orada oldukça da başarılıydım.Maraton koşuyordum. İstanbul liseler arası bölge birinciliğim vardı. Kupam okulun kupa standında sergileniyordu. Dönemin yerel gazetelerinde ve ulusal Bulvar gazetesinde bile çıkmıştım).

Çocuk benden biraz daha uzundu. Daha yapılı, daha yakışıklıydı üstelik. Doğrusunu söylemek gerekirse belli bir aurası ve karizması da vardı. Ekonomik durumları da bizden çok daha iyiydi.

“Kim o?” diye merakla tekrar sordum.

“Dedim ya, tanıyorsun,” diye cevap verdi.

“Ne zamandır berabersiniz?” dedim.

“Birkaç gün önce arkadaşlık teklif ettim,” dedi. “Ama kabul etmedi.”

“Neden?” diye sordum.

“Başka birinden hoşlandığını söyledi.”

“Aaa!.. Kim bu oğlum?” dedim, iyice meraklanarak üsteledim.

Birden kafamda şimşekler çaktı. “Yoksa?..” diye içimden geçirdim. Onun ismini söyleyerek, “O mu lan?” dedim.

“Evet!.. Nereden biliyorsun?” dedi, sinirlenerek.

Bir yandan içim kıpır kıpır olurken, bir yandan da tereddütlerim oluşmaya başladı. “Allah allah!..Olacak şey değil!..” dedim içimden.

“Eee, şimdi onu mu bekliyorsun?” dedim.

“Evet,” dedi.

“Ne yapacaksın peki? Bak kızcağız başka birinden hoşlanıyormuş,” dedim.

“Ona soracağım yeniden. Hangi yavşakmış merak ettim,” dedi.

“Tanımadığın birine niye yavşak diyorsun. Bu işler gönül işi, hem sözlerine dikkat et,” diye de uyardım.

“Sana ne oluyor lan?” dedi kızarak. “Eee, sen niye buradasın?”

Tam o sırada, onu kardeşiyle birlikte yanımızdan hızla aşağı indiğini gördük. O da ben de öylece baka kaldık. İkimize de selam vermedi. B blokun oraya doğru koşarcasına gitti. Geçen hafta konuştuğu arkadaşının yanına gitti. Selamlaşıp sarıldılar. Sırtı bize bir dönük şekilde merdivenlerde oturdular. Kardeşi de geçen haftaki gibi sokaktaki arkadaşlarıyla oynamaya başlamıştı.

Arkadaşım, “Ben şimdi onun yanına gidip konuşacağım,” diyerek ayağa kalktı.

Ani bir refleksle kolunu tuttum. “Oğlum, manyak mısın?” diyebildim.

Sinirli bir şekilde, “Bırak, gidip konuşacağım, öğreneceğim o i*neyi,” dedi.

Ben delirmiştim.

“Kime i*ne diyorsun lan sen?” dedim.

“Sana ne lan? Sana ne oluyor?” dedi.

Kendini kolumdan kurtarıp hızla onun yanına doğru gitti. Ben ani bir şekilde koşarak önüne geçtim, henüz ona yaklaşmadan onu durdurdum.

“Çekil önümden!” diye bağırdı. Ardından kızgınlıkla, “Sana ne oluyor?” diye tekrarladı.

“O benim!..” diye sinirle bağırarak cevap verdim. Gözüm dönmüştü.

Korkunç bir sessizlik oldu. Herkes duymuştu bizi. O bana, ben ona bakıyordum. Her şey dondu adeta!..

Birden anlamsızca gülmeye başladı.

“S*ktir lan! Sen kim, o kim?” diyerek beni aşağıladı.

Devam edecek..

26 Eylül 2025 3-4 dakika 38 öyküsü var.
Yorumlar