kimse gelip beni geçmedi

Adana sıcaktır ...öyle böyle degil ,tuhaf bir sıcaklıgı vardır Çukurova ikliminin . alışkın degilseniz ,yeni indiyseniz otobüsünüzden, soludugunuz havayı içinize çekmeden evvel agzınızda iyice bir çigneyip ondan sonra yutmalısınız ..o kadar yogundur nem oranı !..
Klarnetçi Asım , darbukacı kel Ziya ,ayrılda gel Hasan ,ayarı bozuk Selami ve ben ..memiş mıstık hafiften serinlemiş havda rakımızın kapagını yeni açmış çocukluk arkadaşlıklarından dem vuruyoruz..her kahkaha, her kadeh biraz daha geçmişe götürüyor bizi ...Nasıl erik çalardık komşu bahçeden ,nasıl top oynardık daracık sokakta ,nasıl aşık olurduk mahallenin en güzel yosmasına !..saglıga dostlar !
Ayrılda gel Hasan ,hafif çakırkeyfken ,her zaman dörde katlayıp panton arka cebine koydugu bültenini ,çarşaf gibi seri verdi çilingir sofrasına! ..
--Abiler yarın yarışlar burda( adana da) , hadi atın üç beş kuruş ortak bir altılı yapalım
Darbukacı kel Ziya
-- Ya bırak ! kafamız güzelleşmiş .Bu kafayla oynanan altılı birde kalır .
Hasan;
-- Ya abime bak ! beş kişiyiz yahu, üçer kuruş bize dokunmaz .Zevkine oynayalım işte .Hem yarin alırız biraları gideriz hipodrumun çimenlerine bahanemiz olur kuponumuz. Muhabbetin bu akşamdan kalan kısmını tamamlarız .
Bir kaç saniye sessizlikten sonra rakıda ,mezede unutularak ,orta karar bir altılı yapmaya başlanır. Karar verdiklerinin farkında olmadan .
Ayarı bozuk Selami ;
-- Abiler şu ''Rüzgar Gibi ''isimli kısrak bizim şeşbeş Niyazinin degilmi ?
Dikkatle bültenin at sahibi sutununda ''Rüzğar Gibi'' isimli kısragın hemen yanında;,jokeyden ve antrönörden sonra yazılan at sahibi ismine kayar tüm gözler ..Niyazi Sarımolla..
Memiş Mıstık (ben )
--Ta kendisi abiler !.. Hemen arıyoruz, madem yarinki yarışlarda koşacak atı var! ,bizimle büyümüş insan, bir iki tüyoda bize veriversin ne çıkar !
Derdemez, Hasan sarılır telefona;
--Niyazi, ben Hasan , ayrılda gel Hasan ..evet abi ,hepimiz buradayız. yok yok iyiyiz. Maşallah,demleniyoruz be usta. Yarışlara bir kupon yapalım dedik di...Baktık senin at da var hem, o yarışa epeyce at da yazıyoruz ,Niyaz'im eger senin atının gelme ihtimali varsa onuda yazalım . Ordan gümlemesin kupon .
Hasan bir iki dakika sessizce telefonu dinledi .
-- Tamam söylerim abi, onlarında selamı var sana .
--Abiler ,niyazi ; benim at diger atlarının yanında eşşek kalır yazmayın boş yere dedi.
Serinlik iyice kendini belli edene kadar, iki yetmişlik fora edilmiş bir vaziyette ,herkes alımını almış ,kupon için, kime ne kadar düşüyorsa Hasana teslim edilmiş bir vaziyette selamlaşılıp ayrılınır.
Biz dördümüz şimdiden, yarışı kazanan atı görebilecegimiz bir yere postu sermiş ,uzaktan ,bir elinde altılı kuponu ,bir elinde bira dolu poşetle koşa koşa gelen Hasana bakıyoruz.
--Abiler tamamdır bu iş .Biralarımız buz, kuponumuz tutmaya aday ,ılımadan başlayalım .
Herkes eline birer adet şişelerden alıp,ısınmasına ihtimal dahi vermeden dudaklarımıza götürüyoruz.şerefe ,saglıga falan lafı yok . biz onu rakı içerken yaparız .birayada aynı muamele, rakımıza hakarettir. Diye düşünürüz hep .
Birinci ayak ;
--Kim geldi Hasan ,göremedim benim gözler iyice gidik be oglum
--Bomba abi gelen at ,''Şerife1 '' On bir lira ganyanı var !
Biralarımız acilen tazelenirken ,ikinci ayakta koşar . Çok at yazmışız ! Elbetteki oda var! ..Hepimizde tatlı bir gülümseme hafiften . Üçüncü ayakla birlikte biz dördüncü biralara başlamışız ki !
--Ne oldu Hasan kim geldi üçüncü ayakta ?
-- Abiler, ne siz sorun ne ben söyleyeyim ..''Rüzgar Gibi'' bizim Niyazi eşşeginin eşşegi .
Hep bir agızdan hass.... ,yuh be!.. kelimleri yarı haykırarak çıkmış klarnetçi Asım;
-- Ben size demedim mi , abi güvenmeyelim ? Küçükken de yalancıydı bu Niyazi güven olmaz .
Hasan çok dertli ;
--Ya abiler, bu adam bizim çocukluk arkadaşımız. Birlikte yedik içtik ,birlikte aynı yere işedik , kalkın hesabını soralım !
Der demez ; bira ,yarış falan umrumuzda olmadan ,Niyaz' inin yakasına yapışmak için ivedilikle yerimizden fırladık . Ahırların orda yakaladık bizim şeşbeşi.
--Ne kadarlık kupon yapmıştınız ?
Diye sordu Şeşbeş. Hasan cebinden yatan kuponu çıkardı.
--15 lira.
Şeşbeş elini gömleginin yakasına sokup ,oynadıgı kuponu çıkardı. 85 liralık oynanmış bir kupon.
Kendi atını yazmamış , haliyle kendi atının yatırmış oldugu kuponu görünce gözlerimiz fal taşı.ben;
--Ya Şeşbeş ! iyide oglum, nasıl kazanıyor bu senin eşşek ?
--Arkadaşlar benim at bin kere koşsa o atlarla ,birini dahi geçmesi imkan dahilinde degil. Bende merak ediyorum nasl kazandıgını .Yürüyün antrönörüne gidiyoruz.
Yakaladık antrönörü;
--Yok gadasını aldıklarım. Ne taktigi , ne kondisyonu .Valla bilmiyorum nasıl kazandı !
--Seyisini bulalım ,kesin mama( doping ) verdi bu eşşege !
aranır ahırlar .seyisin yakasında ellerimiz seyisinde şaşkınlıkdan gözleri fırlamış
--Abi valla bişi yapmadım .Ne doping ne igne. Valla ben hiç bir şey yapmadım.
Hepimiz şaşkın ,birbirimize bakıyoruz ..Şeşbeş Niyazi;
--Yürüyün jokeyi bulalım .
Yeni yarış için formasını degiştirmek üzEre olan jokeyi yakaladık.
Hasan kıvranarak,birazda öfke dolu sesiyle;
--Koçum nasıl kazandın sen bu yarışı hele bir anlat!..
Jokey bizden daha şaşkın ama bir o kadarda manidar gözlerle bize bakıp;
--Abi, ben her zamanki gibi yarışa başladım .Aatta da ,pist de her hangi tuhaf bir şey yok ..her zamanki gibi koşturdum atı .ama ''KİMSE GELİP BENİ GEÇMEDİ'' dedi.
O zamana kadar kulagımıza çalınan her türlü söylentiyi bilir, pek kulak asmazdık .Anladık ki ; hayatta hiç bir şey göründügü gibi olmaya bilirmiş.

Not; Hikaye de ismi geçen kişiler hayal ürünüdür Olay ise, şahit olan birinden dinlenip derlenmiştir.

08 Nisan 2010 5-6 dakika 3 öyküsü var.
Yorumlar