Kırmızı Halı - 3

"Kutu kutu pense, elmamı yerse,
Arkadaşım hüzün, arkasını dönse"..

Hayatın anlamı çocuk olmakken, anlam aranmaz başka şeyde..Hayat; çocuklukta keşfedilmiş güzelliklerin tekrarıdır bir bakıma, ya da tecrübelerin..Yere düşmekle, havada uçmak arasında gider geliriz hepimiz de..Son tesellisi ise çocuk kalmaktır..Ne mutlu yüreğinde hala çocukluğunu taşıyanlara..

Açılıyor yavaşça perdeler..Kırmızı halıda renkleniyor geçmiş birer birer..Üç kız bir ana yanyana, ortada uzun bir sarı sofra..Üstünde papatya desenli kırmızı tabaklar, yemek de bugün kuskus var..Makarnanın tadını alabilmek için yeniden çocuk mu olsak?..Dere tepe dolaşıp sofraya mı kurulsak?..Aynı anda kaşık sallarken sofraya, ortaya çıkan seslerden yeni besteler mi yapsak yoksa?..Bilmiyorum..Sadece aralanmış perdeden kendimi izliyorum..

Çocuklar hep tombik mi olur?..Paytak mı yürürler düz yollarda bile..Ellerini arı sokmuş gibi şişmiş bulmak mümkün mü her defasında..Hiç mi pörsümez saçları?..Öyle bir çocukluk işte benimkisi de..Sessiz ve fırtınalı..

Ben çok küçükken gitmiş dayım gurbete..Liseyi terkedip mesken tutmuş İzmir'i kendine..Annem hep der ;"Okusaydı çok büyük adam olacaktı" diye..Ezilir yüreğim bu hikayeyi her dinleyişinde..Gitmiş gitmesine de hep biraz özlemler bırakmış ardında..İnşaatta, gazetede bir sürü işte çalışmış yıllarca..Bir gün çıkageldi dayım İzmir' den..Belki bayramdı belki sıradan bir gün..Ama hepimiz sevinçliydik ya gerisi mühim değil..Annem dayımla birlikte et şiş yaptı bize o gün ocaklı odada..Ahşap ev kokulara karıştı, içinde hep biraz mutluluk olan..Ben eti değil beraberce yapılan bu ev pikniğini sevmiştim..Konuşmayı sevmesem de çocukluğumda, dayımı çok sevmiştim bir de..Sessizce söyledim duvarlara dayım gitmesin diye..Dizlerinin arasında başımı okşarken, yine gelsin diye öyle ki..Dayım uzunca bir zaman gelmedi..Kaç çocukluğu devirdim ondan sonra..Büyüyüp büyüyüp çocukluğuma yürüdüm kaç kez..Dayım İzmir'i mesken tuttu..
...

Üst katı kullanmadığımız için her zaman temizlemezdik..Perili köşkün, gizemli çatı arasıydı yukarısı..Cinler, periler, atlar, türlü türlü canavarlar olurdu her gece çatı arasında..Sesler duyardık bazen, masal devlerinin uğrak yeri olurdu tozlu mekan..Bazen de annemin tozlu diye "üst kata çıkmayın!" uyarısına rağmen merak edip; cinleri, perileri, tozlu rafları, tahtaları görmek için yukarı çıkardık üç kız kardeş..Ayağımızdaki çoraplar minik baskılar yapardı yere..Tozlar içinde, küçük adımlar bırakırdık çatının her yanına..Sonra da hiçbir şey olmamış gibi tozlu çoraplarımızla, çatıda bırakıp tüm masal canavarlarını, yorgun bir savaşçı gibi aşağıya inerdik sessizce, aman annem çıktığımızı görmesin sakın, söylemeyin siz de kimseye!..

Eğer üşümüşsek annem taş ocakta ısıtılmış bir tuğlayı ayaklarımıza koyar, hem hayaller kurar hem sohbet ederdik kardeşlerimle, tuğlanın sıcaklığında..Sessiz ama sessizliği dinlemeyi sevmeyen bir çocuk olarak hasta olduğum bir gün ocaklı odada yalnız uyumaya çalıştığımı hatırlıyorum..Teyzem annemi ziyarete gelmiş ve bir baştan bir başa somya ( şark köşesi) kurulu odada sohbete dalmışlardı..Sesleri dokunuyor -çocukluğuma rağmen- yalnızlığıma..Ve çığlığı basıyorum, ne olur!..Beni de alın yanınıza diyen bir sesle..Dünya titriyor her çocuğun ağlayışında.Anne yüreği dayanmıyor az sonra hasta bedenim annemin kucağında..Bir asprinle düşüyor ateş..Uykuya dalıyorum aynı odada ben de, gizlice konuşmaları dinlerken..Teyzem örgü örüyor hararetle, ipi boğazından dolamış, ilmekler diziliyor peşpeşe..
...

Çocuklar yalnız oynamayı sevmezler hiçbir zaman, üç beş kişiliktir hep oyunlar..Eğer bir kişi eksikse o kişiyi bulmak için, arkadaşlarına ve annelerine yalvarır çocuklar..Tek meşgale o günü güzel oyunlarla, küçük mutluluklarla atlatabilmektir..Güzel geçmişse gün oyunlar bakımından, mutlu uyur çocuklar..Uykularında gülümser ya da konuşurlar oyundan kalma mızıkçılıkları sayıklarken..

En sevmediğim şey, küçükken oyunlarda "ben kazandım!" demeyi abartan herhangi bir çocuğun diğerlerine üstünlük iddiasıydı..Oyunu fazlaca rekabete dönüştürmek, başkasını kaybetti diye küçümsemek çocukça bir hareket olduğu kadar, önlenmeyince bu şekilde büyüyen çocukların hayat anlayışına dönüşebiliyor..Böyle çocuklara karşı belki biraz kibirli olup onlara fırsat vermemek gerekiyor..

İşte böyle oyunlardan birinde kız arkadaşımın top oynarken bana sürekli ben kazandım, seni yendim diyen abartılı davranışlarına dayanamayıp oyunu cehenneme çevirmiştim, arkadaşımın başına çakıl taşı atarak..Görünürde suçlu ben olsam da suça azmettirildiğim için hiç pişmanlık duymamıştım..Bir daha oyun oynamadım o arkadaşımla ve büyük bir tecrübe oldu bana yaşatılan bu işkence..Arkadaşım annesinin başına koyduğu buz torbasıyla biraz mütevazleştiyse de ben basit bir oyunun bu denli genişletilip dünya turnuvasına çevrilmesini ve o kızın üstünlük iddiasnı bir ömür anlayamadım zihnimin tozlu raflarında..Evlatlarını çok şişiren, paylaşmayı ve mütevazi olmayı öğretmeyen annelerin de biraz rolü var bu işin ucunda..
...

Herkes dayısını çok sever bilirim..Dayım uzakta olduğu için ben onu hep küçüklüğümdeki haliyle hayal ettim..Belki bir bayram gelir diye sayısız bayramı birbirine ekledim..Kırmızı halı eskise de hala duruyor bir köşede..Ahşap evimizin yerini bir apartman alsa da o ev bugün gibi taze beynimde..Ahşap ev benim çocukluğum..Her bayramda, her acıda okuyabilmek için yeniden hayatı geçmişe konukluğum..Kırmızı halıda üç kız kardeş oyun oynuyor..Hüzün yavaş yavaş yerini mutluluğa bırakıyor, kapanırken ahşap evin perdeleri...

"Kutu kutu pense, elmamı yerse,
Arkadaşım mutluluk önünü dönse"...

05 Kasım 2011 5-6 dakika 74 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    Herkes dayısını çok sever bilirim..Dayım uzakta olduğu için ben onu hep küçüklüğümdeki haliyle hayal ettim..Belki bir bayram gelir diye sayısız bayramı birbirine ekledim..Kırmızı halı eskise de hala duruyor bir köşede..Ahşap evimizin yerini bir apartman alsa da o ev bugün gibi taze beynimde..Ahşap ev benim çocukluğum..Her bayramda, her acıda okuyabilmek için yeniden hayatı geçmişe konukluğum..Kırmızı halıda üç kız kardeş oyun oynuyor..Hüzün yavaş yavaş yerini mutluluğa bırakıyor, kapanırken ahşap evin perdeleri... masal tadında👍