Kırmızı Kiremitler

                                

Kırmızı kiremitlerin güneşin altında kavrulduğu bir sabahta, yaklaşık 2 dönümlük arazide kurulan 2 katlı ev için sıradan bir sabah rutini başlamak üzereydi. Bahçede artık kendi kendine çıkmayı öğrenen tavukların kahvaltıları için yaptıkları didişmelerin sesleri ev ahalisinin de uyanması gerektiğinin adeta habercisiydi. Yaklaşık birkaç yıl önce tadilatı yapılan çitlerin, esen hafif bir rüzgarda çıkardığı gıcırtı, bu yeşiliğe adeta muhtaç arazinin kasvetli havasına renk katıyordu. Su pompasına ve kömürlüğe 10 adımlık bir mesefede olan oturma yeri, akşamdan kalan kahkahalar, yenilen lezzetli yemeklerin bırakmış olduğu hoş esintiyi adeta devam ettiriyordu. Bu neşeli esen kısa süreli havayı bozan bir insan gölgesi, kırmızı kiremitleri kendine rota bilip bahçeyi sulamak için açılan suyun yolunu  değiştirmek istiyordu. Sırtında kullanılarak aşınmış bir kürek belinde ise bir çapa, başında 6 köşeli üzerinde tozla adeta yoğurulmuş bir kasket vardı. Giydiği ceketin cebinden babadan kalma bir demir tabakayı çıkardı. Günlük işine başlamadan önce bir sigara molası vermek istiyordu. Yaktığı sigaradan 2 nefes aldı ne zaman bu tütünü içse kısa süreli bir baş ağrısı duyardı. Tütününü bitiremedi. Birden aklına dün ne yaptığı gelmişti. Dün geceden beridir vicdanında duymuş olduğu bu utanç onu uyutmamıştı. Buğulu gözlerle ufka baktı, gökyüzü kızıla çalıyordu. Bahçede bağlı olan iki köpeğin birden kulaklarını dikip havlamasıyla : ‘’ Heh, her şey olması gerektiği gibi.’’ dedi. Artık işe koyulma vaktinin geldiğini içten içe hissediyordu. Taş duvara yasladığı küreğini alıp ani bir hareketle toprağa vurdu. Çıkardığı toprağı suyun gitmek istediği yöne doğru bıraktı. Toprağa küreği her vurduğunda içinde biriktirmiş olduğu kin, nefret ve öfkeyi adeta kusuyordu. Bir kürek 2 kürek derken artık kurmuş olduğu barikatı sağlamlaştırmak için birkaç taş koyması gerektiğini hatırladı. Yerleştirmek istediği taşları,   kerpiçten yapılmış duvardan alıp barikatın önüne yerleştirdi. Bunu yaraken pantolunun paçası ıslanmıştı. Bu ıslaklık deriden yapılmış ayakkabısına kadar geldi. Artık çorapları da ıslanmıştı. Birden bir küfür savurdu. Yüzünün ve ellerinin kirlendiğini fark etti. Kirlenmiş ellerini suyla yıkadıktan sonra beline bağladığı matarasından 2 yudum su içti. Ağzını ceketinin köşesiyle silip kasketini suyla ıslatıp başına geçirdi. Gitme zamanının geldiğini hissediyordu. Ama son kez bir sigara yakmak istemişti. Yeniden tabakayı çıkardı, tütün kağıdının açık olan yerlerini diliyle düzelttikten sonra 2. denemesinde kibritle yakmayı başardı. Kaşlarını yukarıya kaldırıp miyop gözleriyle kırmızı kiremitli eve doğru baktı. İçinde anlam vermediği bir duygu seli oluşmuştu. Ne hissetiğini ne düşündüğünü birkaç günden sonra bile anlamdıramamıştı. Sırtına küreğini aldığı gibi yere tükürdü. Ağzındaki acı tütün tadı halen gitmemişti. Kırmızı kiremitlerin arasında bir insan gölgesi gözüktüğünde köpekler havlamaya devam ediyordu.


11 Nisan 2023 3-4 dakika 1 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)