Kısa Hayat

1945 yılının ocak ayında Anadolu'nun küçük bir köyünde bir erkek çocuğu dünyaya gelir.
Adını Mehmet koyarlar.Yıllar geçer ve Mehmet büyür askere gider.Mehmet askerlik görevinden sonra terhis edilir ve memleketine döner. Derken Mehmet'in ailesi onu evlendirmeye karar verirler.Daha sonrada babası onu abisinin kızı Meryem ile evlendirir.
Zaman hiç durmadan sanki su gibi akıp gider ve evliliklerinin üstünden altı yıl geçer.
Mehmet ve Meryem ikisi de çok mutludurlar ve evlilikleri çok iyi geçmektedir.Ama bu mutluluklarının üzerine gölge düşüren bir şey vardı o da çocuk özlemiydi.Evet mutluydular ama ne yazık ki evlerini şenlendirebilecek bir çocukları yoktu.İkisi de bir çocuklarının olmasını çok istiyorlardı.Evlerine neşe getirecek , mutluluklarına mutluluk katacak ve onları birbirlerine daha çok bağlayacak bir bebek,ikisinin ortak parçası,ikisinin canından bir can.Hep dua ediyorlardı,adaklar adıyorlardı yüce Allah'a.Tek istedikleri bir çocuktu,küçük minnacık bir çocuk.

Altı yıllık evliliklerinin üstünden koskocamın bir yıl daha geçer.Ve evet sonunda,sonunda duaları,dilekleri gerçek oldu yüce Allah onlara da bir çocuk nasip etti.Küçük erkek bir çocuk.İkisi de artık çok mutluydular bir çocukları olduğu için.

Oğullarının ismini Ahmet koydular , evet küçük Ahmetleri.Artık daha da mutlu ve huzurluydular, onlarında bir çocukları Ahmetleri vardı.Artık onlarda anne babaydılar,onlarda artık bu yüce ve büyük duyguyu,bu büyük mutluluğu tatmışlardı.Evleri artık neşe doluydu ve çocuk sesi ile yankılıydı.İkisi de mutluydu.Ahmet'in gelişi onların mutluluklarını yüzlerce kat daha da büyütmüştü.

Zaman baba yine yapması gerekeni yaptı ve yine hiç durmadan akıp geçti.
Artık Ahmet büyümüştü beş yaşına gelmişti ve okula başlaması gerekiyordu.Mehmet ve Meryem gerekli işlem kayıtlarını ve gerekli eşyaları aldıktan sonra küçük Ahmetlerini köylerinin küçük okuluna kayıt ettirdiler.Ahmet'te artık küçük bir öğrenciydi.Oda her yeni okula başlayan çocuk gibi çok mutlu ve istekliydi ve tabi ki heyecanlıydı.

Bir,iki,üç derken Ahmet sekiz yaşına gelir.
Meryem yeniden hamile kalır,Küçük Ahmet'e bir kardeş gelecek.Aile mutlu Ahmet ise daha çok ve de heyecanlı.
Çünkü abi olacaktı mini minnacık bir küçük kardeşi olacaktı. Birlikte oynayabilecek küçük bir kardeşi olacaktı;ama tabii ki birazda huzursuzdu.
Hep evin küçük çocuğu evin mutluluk kaynağı ve herkesin gözdesi o olmuştu.
Peki ama şimdi yani küçük kardeşi dünyaya gelince ne olacaktı.
?'Beni artık eskisi gibi sevmezler;artık kimse benimle ilgilenmeyecek,kimse bana hediye almayacak ve artık kimse benimle oynamayacak;çünkü artık herkes küçük bebeği sevecek ve herkes onunla ilgilenecek ?'diye düşünüyordu.Bu da onu çok ama çok huzursuz ediyordu.
Ahmet'in bütün bu düşünceleri arasında zaman yine hiç durmadan akıp geçmişti.Ve sonunda doğum yaklaşmıştı.Ev halkını küçük bir telaş sarmıştı.Sonunda doğum günü geldi ve Meryem doğum yaptı.Küçük minik bir kız çocuğu dünyaya getirdi.Çok güzel tatlı küçük bir kız çocuğu.Doğumdan birkaç gün sonra küçük bebeğin ismi kondu ve kulağına fısıldandı:''Ayşe ?'Evet Ayşe ismi verilmişti o minnacık bebeğe.

İlk başlarda Ahmet küçük Ayşe'yi sevmemişti;ama zamanla yavaş yavaş ona alışmaya ve onu sevmeye başladı.Küçük Ahmet'in kardeşine karşı olan kıskançlığı artık yoktu. Onunla ilgileniyor oyunlar oynuyor ve hiç durmadan,sıkılmadan,doymadan onun o küçük ve beyaz yanaklarını öpüyordu.Herkes mutluydu buna küçük Ahmet'te dahil olmak üzere herkes çok mutluydu.
Bu mutluluk içinde günler , aylar geçmişti.Küçük Ayşe yedi aylık olmuştu.

Bir gün Meryem küçük Ayşe'ye süt verirken onun ateşler içinde yandığını görür.İlk başta kimseye haber vermez ,belki kötü bir şey değildir diye.Bir bez alır,onu ıslatır ve Ayşe'nin alnının üstüne koyup ateşini düşürmeye çalışır.Ama ne yazık ki bunun hiçbir faydası olmaz.Ayşe'nin ateşi düşmez.Meryem korkmaya ve ağlamaya başlar.Ve sonrada hemen eşine haber verdirtir.Mehmet durumu öğrenir öğrenmez hemen hiç beklemeden koşarak evine küçük Ayşe'sine bakmaya gider.Mehmet eve varınca annesinin ve eşinin ağlama seslerini duyar ve o an hayatında hiç korkmadığı kadar çok korkar.Ve kendi kendine bir an için:'' kızıma küçük Ayşe'me bir şey oldu ?' diye düşünür ve kendini korkuyla içeri atar.Ama korktuğu gibi olmamıştı ve küçük Ayşe'sine bir şey olmamıştı.
Mehmet içeri girer girmez Meryem'e ne olduğunu sorar ve Meryem'de olan biteni durumu hemen anlatır.Daha sonra Mehmet hiç beklemeden küçük Ayşe'yi kucağına alır ve hemen olanca hızı ile sağlık ocağına götürür.

Meryem ve diğer ev ahalisi evde korku içinde Mehmet'ten gelecek haberi beklemeye başlarlar.Herkes üzgün,herkes bitap,herkes perişan olmuş bir haldeydi.Hele Meryem.O bitmişti zaten. Kızına bir şey olacak diye o kadar korkmuştu ki durumu anlatılacak gibi değildi.Ama ne olursa olsun sağlam durmalıydı.Küçük Ahmet'i için sağlam durmalıydı.

Mehmet sağlık ocağına varır varmaz hemen doktorun yanına gider ve olan biteni anlatır.Doktorda hiç bekletmeden hemen muayene eder.Baştan aşağı bir muayeneden geçirdikten sonra Mehmet'i yanına çağırır ve Mehmet'e hemen küçük Ayşe'yi hiç bekletmeden bir an önce şehirdeki hastaneye götürmesini;çünkü buradaki imkanların çok yetersiz olduğunu bu nedenle de hastalığına herhangi bir teşhis koyamadıklarını söyler.

Mehmet korkar,o an anlar ki küçük Ayşe'sinin durumu çok kötü.Bir an için o da bitme noktasına gelir üzüntüden ve korkudan.Ama kendisini hemen toplaması gerekiyordu.Çünkü küçük Ayşe'sine bir şey olmamıştı daha.Küçük Ayşe'si halen kucağında ve yaşıyordu.Doktorun öyle demesi Küçük Ayşe'nin öleceği anlamına gelmiyordu ki sonuçta. Kendini bir an önce toplaması gerekiyordu ve topladı da.

Mehmet doktorla konuştuktan sonra hemen beklemeden köye döner.Küçük Ayşe'nin birkaç parça eşyasını ve Meryem'i alarak hemen şehre giden bir arabaya binerler.Daha sonrada şehre varınca hiç beklemeden hemen arabadan inip şehir hastanesine giderler.Şehir hastanesine varır varmaz beklemeden doktorun yanına giderler.
Doktor onlara ne olduğunu sorar,onlarda hiç beklemeden:kızlarının aniden ateşinin çıktığını,ne yaptıysalar da ateşini düşüremediklerini ve daha sonrada sağlık ocağına götürdüklerini ;ama sağlık ocağındaki doktorun kendilerine buradaki imkanların yetersiz olduğunu ve şehir hastanesine götürmeleri gerektiğini,oradaki imkanların daha iyi olduğunu kendilerine doktorun böyle söylediğini söyledikten sonra doktor bey hemen muayene etmeye başlar. Tam bir teşhis koyamayan doktor onlara birkaç tetkik yapmaları gerektiğini ancak bu tetkikler sonucunda bir şeyler söyleyebileceğini söyler.

Bütün günleri hastanede geçer ve yapılması gereken tüm tetkikler yapılır.
Yapılan tüm tetkik daha sonra doktor beye götürülür.Doktor tüm tetkiklere baktıktan sonra Küçük Ayşe'yi tekrar muayene eder.
Sonrada Mehmet ve Meryem'i yanına çağırır,onlara:yapılan tüm tetkik ve muayenelerin sonucunda hastalığına herhangi bir teşhis koyamadıklarını,bir çare bulamadıklarını söyler.
Doktor birkaç ilaç yazdıktan sonra onlara eve gitmelerini söyler.Mehmet ve Meryem çaresiz evlerine dönerler.Beklemeye başlarlar,bir çare belki bir mucize gerçekleşir diye.

Günler durmadan akıp gider.Küçük Ayşe'nin durumunda herhangi bir iyileşme olmaz.
Her geçen gün Küçük Ayşe'nin sağlık durumu daha kötüye gidiyordu.
Her geçen gün daha fazla kilo kaybetmeye,erimeye başlıyordu. Minnacık bedeni daha da küçülmeye başlıyordu.Acıların arttıkça artıyordu.Onun bu hali aynı zamanda ailesini de çok üzüyordu.

Mehmet ve Meryem ne yapacaklarını bilmeden öylece bekliyorlardı.
Küçük Ayşelerinin her geçen gün yavaş yavaş erimesi ve onların çaresizce hiçbir şey yapmadan öylece kalakalmaları ikisini de yiyip bitiriyordu.Tek yapabildikleri sadece dua etmek ve bir mucize beklemekti.Ama olmuyordu işte , hiçbir şey değişmiyordu.Hiçbir mucize gerçekleşmiyordu.Ayşeleri iyileşmiyordu,tam aksine daha beter oluyordu sağlık durumu.

Mehmet artık dayanamıyordu buna.Her geçen gün Küçük Ayşe'sinin gözlerinin önünde eriyip yok olması,bu duruma dayanamayan Meryem'inde yavaş yavaş onunla erimesi Mehmet'inde yavaş yavaş tükenmesine neden oluyordu.
Buna daha fazla dayanamayan Mehmet,bir gün Meryem'i karşısına alır ve ona:''ne yapıp edip kızlarını,Küçük Ayşelerinin bu derdine bir çare bulup hem onu hem de seni bu acıdan kurtaracağım der ve hemen Ayşe'nin birkaç parça eşyasını hazırlamasını,onu daha büyük,daha gelişmiş bir hastaneye götüreceğini söyler.''
Bunu duyan Meryem hemen Küçük Ayşe'nin birkaç parça eşyasını hazırlar,kendine de birkaç parça eşya aldıktan sonra üstünü değiştirir,hazırlanır.
Mehmet ve Meryem herkesten ve tabi Küçük Ahmetlerinden dua etmelerini istedikten sonra,kucaklarında Küçük Ayşeleri ile birlikte,belki bir çare bulunur da Ayşe'miz kurtulur umudu ile yola çıkarlar.

Bu arada Küçük Ahmet'te dokuz yaşına girmiş,ilkokul dördüncü sınıfa gitmekteydi.
Küçük Ayşe'nin durumu onu da oldukça etkilemiştir.O da herkes gibi küçük kardeşinin acılar içinde eriyip yok olmaya başladığının farkındaydı.
Bu yüzden de her akşam uyumadan önce Yüce Allah'tan (C.C) küçük kardeşi için sağlık diler ,onun bir an önce iyileşmesi için dua ederdi.Küçük,minnacık kalbi ile.

Mehmet ve Meryem yola çıktıktan bir gün sonra büyük şehre varırlar.Arabadan iner inmez hemen hastaneye giderler.Doktorun yanına çıkıp Küçük Ayşelerinin durumu anlatırlar.
Buradaki doktorda diğer doktor gibi birkaç tetkik yapmalarını ister.Onlarda hemen beklemeden gerekli tetkikleri yaparlar.
Yapılan tetkiklerin sonuçları birkaç saat sonra Mehmet tarafından alınır ve hemen doktora götürülür.Doktor tüm sonuçları çok dikkatli bir şekilde inceledikten sonra Mehmet ile Meryem'i yanına çağırır ve onlara durumu anlatır.
Kendisinin yapılan tüm tetkik sonuçlarını dikkatlice incelediğinin;ancak hiçbir şekilde Küçük Ayşe'nin hastalığına bir teşhis koyamadığını söyler.Bekledikleri daha doğrusu istedikleri,arzuladıkları sonuç ve cevap bu değildi.Kısacası yine beklemedikleri bir cevap almışlardı.
Bütün bunlardan sonra oradan ayrılırlar ve tekrar yola çıkarlar,yeni bir hastaneye doktora gitmek için tekrar yollara koyulurlar.Hani derler ya az gittim uz gittim dere tepe düz gittim,onlarınki de bu misal hiç durmadan,uyumadan,beklemeden,gece gündüz demeden,yakın uzak demeden,sıcak soğuk demeden,bir an olsun şikayet etmeden yollarına devem ettiler.Bir çare,bir umut belki bulunur diye düşünerekten.
Öyle böyle,gece gündüz derken on beş gün geçer.Onlarca doktor görürler,onlarca doktora götürürler Küçük Ayşelerini.Her gittikleri doktor onlardan aynı şeyleri ister;ama hiçbiri hiçbir teşhis koyamaz.Gittikleri her doktor onlara aynı şeyi tekrarlayıp duruyorlardı.

Mehmet ve Meryem durmadan şehir şehir,hastane hastane,doktor doktor gezerken günler geçer.Köydeki herkes onları ve özellikle Küçük Ayşe'nin durumunu merak ediyorlardı.Ama ne yazık ki ne Küçük Ayşe den ne de onun anne babasından haberleri yoktu.Çünkü ne bir gelen vardı onların yanından nede bir haber geliyordu onlardan.Bu nedenle de köyde hiç kimse bir şey yapamıyordu dua etmekten başka.

Onlarca hastane ve doktor gezinir ama hiçbir sonuç elde edilemez.Küçük Ayşe'nin durumu eskisinden daha beter bir hal alır.Bedeni artık kendini taşıyamaz bir hal alır.Nefes almakta artık zorlanmaya başlar.Küçük,minnacık yüreği artık bedenini taşıyamayacak bir duruma gelir.Belki de son günlerini yaşıyordu hatta kim bilir belki de son saatlerini yaşıyordu.

Mehmet bir gün mutlu bir şekilde Meryem'in yanına gelir.Meryem onu böyle görünce şaşırır.Ve ona ne olduğunu sorar.Mehmet'te hemen heyecanlı bir şekilde Meryem'e:''iki adamın bir doktor hakkında konuştuklarını,bu doktorun memleketteki en iyi doktor olduğunu ve yanına giden insanların,kadın olsun,erkek olsun,çocuk olsun fark etmez her insanın derdini,hastalığını anladığını ve hemen dertlerine, bir çare bulup onları iyileştirdiğini duyduğunu daha sonrada bu doktorun adresini aldığını.''söyler.
Bunu duyan Meryem oldukça heyecanlanır ve hemen oraya gidelim der.Mehmet'te tamam diyip hemen kalkıp oraya giderler.

İkisi de heyecanlıdır.Yüzlerindeki umutsuzluk gitmiş artık yerini büyük bir umut almıştı.İçlerinden:artık tamam diyorlardı.Kızımız,canımız,Küçük Ayşe'miz artık kurtulacak.Yeniden doğacak.Her şey eskisi gibi olacak,yeniden mutlu ve huzur dolu bir yuvamız olacak diye düşünüyorlardı.Bu düşünceler içinde hiç durmadan yürüdüler,hastaneye vardılar.O kadar mutluydular ki hastaneye vardıklarını bile fark edememişlerdi.
Bir an nerde olduklarını anlayınca yani kendilerine gelince hemen bir solukta kendilerini doktorun yanına attılar.Doktorun yanına varınca aylardı neler çektiklerini ve Küçük Ayşe'nin durumunu anlatmaya başlarlar.Doktor,Küçük Ayşe'yi iyice muayene ettikten sonra o da aynı diğer doktorlar gibi birkaç tetkik ister.Tek fark bu seferki tetkiklerin sayısı biraz artmıştı.
Doktordan gerekli tetkiklerin isimlerini ve onayını aldıktan sonra Mehmet kucağında Küçük Ayşe'yi taşıyan Meryem'i de alıp hemen hastanenin alt katına inip gerekli tetkikleri yaptırırlar.Gerekli tetkikler yapıldıktan sonra bunların sonuçları beklenmeye başlar.Sıra çok olduğu içinde sonuçlar için bir gün beklemek zorunda kalırlar.
?'Günlerdir,aylardır bekliyoruz bu günü , bir gün daha beklesek ne olur ki.''diye düşünürler ve beklemeye başlarlar.
Kim bilir belki de bu son bekleyişleri olacaktı.Belki de o günden sonra her şey tekrar yoluna girecekti.Küçük Ayşeleri belki de son kez acı çekecekti ve sonrada tekrar yeniden hayata dönecekti.''Yeniden doğuş.''Acaba bu mümkün müydü?Gerçekten Küçük Ayşe yeniden doğacak mıydı?Yeniden hayata sıkı sıkı sarılacak mıydı?İlk doğduğu gün gibi anne,baba ve küçük abisini yeniden güldürecek miydi?Bunlar gibi birçok soru vardı Mehmet ve Meryem'in kafasının içinde.Ama tek bir cevapları vardı bu sorular için , o da ?'inşallahtı.''.

Bu soruları düşüne düşüne bir de baktılar ki sabah olmuş.Mehmet Meryem için yiyecek bir şeyler almaya gider.Yiyecek bir şeyler aldıktan sonra Meryem'in yanına gelir,aldığı yiyecekleri ona uzatır.Ama Meryem yiyemeyeceğini söyler.O öyle diyince Mehmet'te ona Küçük Ayşe'ye süt verebilmesi için yemesi gerektiğini söyler.Oda sırf bunun için azıcıkta olsa birkaç lokma yer.Küçük Ayşe uyanınca da ona biraz süt verir ve yine beklemeye devam ederler.

Bir günlük beklemeden sonra sonunda beklenen sonuçların tamamı çıkmıştı.Mehmet sonuçları alır almaz bir koşu doktorun yanına gider,sonuçları doktora verir ve doktorun kontrol edip kendilerini çağırmalarını beklerler.
Sonuçları alan doktor hemen dikkatlice,en küçük bir noktayı dahi kaçırmadan iyicene kontrol eder.Hiçbir hata yapmadan iyicene kontrol ettikten sonra yardımcısından Mehmet ve Meryem'i çağırmasını ister.Yardımcı hemen dışarı çıkıp kendilerini bekleyen Mehmet ve Meryem'i çağırır.Onlarda hemen oturdukları yerden kalkıp doktorun yanına giderler.
Doktor onlara yapmış oldukları tüm tetkiklerin sonuçlarını hiçbir hataya mahal vermeden incelediğini söyler.Daha sonrada son bir kez Küçük Ayşe'yi muayene eder.

Doktorun vardığı sonuç o kadar kötüydü ki zavallı doktor bu genç çifte durumu nasıl anlatacağını bilemiyordu.Ama yapması gereken şeyi yapmalıydı,çıkan sonucu söylemeliydi.
Çünkü o da biliyordu ki Mehmet ve Meryem'in bunu bilmeye hakları vardı.

Son muayeneden sonra doktor vardığı sonucu onlara söyler.
?'Küçük kızınız maalesef hiçbir tedavisi,çaresi olmayan bir hastalığa yakalanmış.Çok üzgünüm ama kızınız ölüyor ve maalesef ne benim nede tıbbın bu konuda yapabilecek hiçbir çaresi yok.Küçük kızınız en fazla birkaç gün bilemediniz en fazla birkaç hafta yaşar''der.Bunu duyan Mehmet ile Meryem dona kalırlar ve hiçbir şey söyleyemezler,ki söylenecek bir şey de artık kalmamıştı zaten.

Duydukları son sözlerden sonra artık yapabilecek hiçbir şeylerinin olmadığını anlarlar.
Daha fazla gurbet ellerde kalmadan üzgün,çaresiz ve perişan bir şekilde köylerine dönerler.Herkese olan biteni anlatırlar.Durumu öğrenen köylüler kendilerini tutamazlar ve ağlarlar.
Doktordan geleli beş gün olmuştu.Koskocaman beş gün su gibi akıp gitmişti.O beşinci günün öğle vaktinde Mehmet,Meryem ve çocukları alıp kasabada yaşayan amcasının yani Meryem'in babasının evine ziyarete gitmeye karar verirler.Meryem çocukları hazırladıktan sonra yola çıkarlar.Biraz yürükten sonra kasabaya giden arabaların kalktığı alana gelirler.Kasaba arabası gelir ve Ahmet arabaya bindirilir.O bindikten sonra kucağında Küçük Ayşe ile Meryem binecekti ki daha ayağını kaldırmadan birden onların üstünden bir güvercin sürüsü geçer.O an kimse ne olduğunu anlamaz.Bir an için Meryem'in içini bir korku sarar.Sonrada hemen Küçük Ayşe'sine bakar.Küçük Ayşe'nin hareket etmediğini görünce o an onun öldüğünü anlar ve çığlık atarak ağlamaya başlar.Onu duyan herkes başına üşüşür ve onlarda Küçük Ayşe'nin hiç uyanmamak üzere bir uykuya daldığını kısacası öldüğünü anlarlar.
Herkesin olandan haberi olur ve köyü bir yas havası,bir ağıt havası sarar.Küçük Ayşe artık yoktu.Bu dünyadan,üzerinden uçan güvercinlerle birlikte göç etmişti.Onca acıdan sonra artık huzuru bulmuştu...

14 Haziran 2011 16-17 dakika 1 öyküsü var.
Yorumlar