Kişilik savaşı ve Ölüme kaçış 1

Bir gece hayatı ilk masumiyetimde yaşamak için karar aldım. Ertesi gün iş hayatım dahil her alanda yalansız, sorunsuz bir yaşam için savaşmaya başladım. Ancak bir senedir yaptığım hazırlık ve bekleyiş daha ilk günde sonunun yenilgi olacağını donanımımım yeterli olsa da iç dünyamın yetersiz; rüzgârımın çok az olduğunu gösterdi. Ekonomik alt yapımın da kötü niyetlilerce alt üst edileceği gerçeği düşündürmeye başlamıştı.
Kötü olmayacaktım. Yeterince iyiydim. Bilerek haksızlık yapmazdım ama, ekonomik yetersizlikler nedeniyle ve yersiz fedakarlıklarla kendimi tüketir, işlerimi de aksatırdım. Gelirimin onda biri bana nasip olmamıştır. Bu savaşa alt yapım hazır değildi. Ama ölümle yüzleşene dek aralıksız, yorulmadan ve son damla enerjime kadar savaşa devam kararı aldım.
Aynı zamanda iç dünyamın çok karardığını bir yıllık temizlik sürecinde ancak temizlenmeye hazır hale geldiğimi ama çok tükenmiş olduğumu gördüm. Yılların hazırlık savaşları beni bitirmişti. Artık gece gündüz başlayan savaşta, insanlarda zor olanlardan kaçmaya başladım. Sırayla savaşmalıydım. Teker teker yenemediğim güçleri engelleri aynı anda yenemeyecektim.
İnsanlar beklenti ve aptallık düzeyinde iyiliksever halimi esirgemeye başlayınca savaş açtılar. Herkes, her sorun, her olay aynı anda saldırıya geçmişti. Bana yardımcı olanlar dahi engellemeye başladılar. Kurt kocayınca çakalların oyuncağı olurmuş. Yaralı olunca aslan da olsa çakallar saldırırmış. Başıma gelenler sadece bunlar değildi. Ağacın kurdu ağaçtan yetişirmiş. Dost, arkadaş, kendi işçilerim de manevra yapmaya başladılar.
Bunlar kolay savaş alanıydı. Bir yandan yalansız, dürüst kalabilmek, bir yandan da iç çöküşün yeni bir hal alması dayanılmaz yüktü.
Bir gün insanların bana yardımcı olması için dua ettim. Bir insanla tanıştım. Bana gerçekleri görmem gerektiğini anlattı. Geçmişe sünger çekmem gerektiğini, geçmişle hesaplaşmaktan uzak durmam gerektiğini anlattı. O rüzgâr beni yeni bir sürece ulaştırmıştı. Bu kişinin ve ekibin söyledikleri çok doğruydu. Dua ettiğim halde iç dünyamın, o istediğim güzelliği yakalayamadığı fark ediyordum. Sonra şunu öğrendim. Öğrenemediğimiz konular, tuzaklar, sınamalar tekrar tekrar yaşanırmış ta tecrübe kazanıp aşana kadar. Bu aynı kısır döngüden kurtulabilmem için ders almak ve tekrar aynı hatalara düşmemek zorundaydım. Yeni bir bakış açısı kazanmıştım. Ama söyleyene değil söylediğine bakıyor ve ders çıkarıyordum. Söyleyenin yaşam biçimi çok garipti. Sahteydi ve söylediği şeyleri yapmadığının ince bir ağırlığı ve garipliği vardı. Bu nedenle o kişinin gerçek yüzünü gördüm ve açığa çıkardım. Zarar vereceği birçok kişiyi kurtardım. Acaba niye bu kadar Tanrı sözü, hikmet ve felsefe kullanan nasip almazdı. Cevabını sahteliğin yalama etmesinde buldum. Elimde çok farklı bir bakış açısı ve muhteşem tecrübe ve sözler kalmıştı.
Bir gün bir üstadın bana istediğim güzellikleri ve somut bir metot önereceği arayışıyla aradım bir süre. Sonunda her şeyin insana bağlı olduğu ve saman alevinin geçici olduğunu gerçeklerin açık ve yaşamakla sonuç vereceğini bir kez daha gördüm.
Bir gece ölümüne savaş içinde olduğum bu sürecin kalbimi kararttığını ve ne yaparsam yapayım dikiş tutmadığını fark ettim. Bunun çıkışı çözümü neredeydi. Yalama olan vida nasıl tekrar işlev görebilirdi. Yenisi alınmalıydı. Kalp nasıl değişirdi ki.
Aynı gece bu düşüncelerden sonra uyudum ve yüzünü görmediğim bir insanın kalbimi çıkardı. İçinin taşlaşmış çamur olduğunu gösterdi. Onu eliyle kalbimin içinden çıkardı ve bana tekrar gösterdi. Bu kez ceviz içi gibi bir şeyle dolduğunu gördüm. Onu da kazıyıp attı. Bu kez içi boş bir kalp gördüm. Tertemiz bir kalbi yeniden göğsüme yerleştirdi. Ağlayamıyordun, artık ağlayabilirsin. Onun içini istediğin gibi doldur. Kirletme dedi.
Ağlayarak uyanmıştım. Bu rüyadan sonra kalbimde en ağır olaylarda da sıkışma ve bunalma olmadı. Göğsümün ağrılarından kurtuldum.

22 Eylül 2009 4-5 dakika 8 öyküsü var.
Yorumlar