Koleksiyoncu Amca

1991 ile 1998 yılları arasında memuriyet görevim nedeniyle Bayburt'ta yaşadım. İşyerimiz Bayburt'un Erzurum yönünde girişinde şehir merkezine üç, dört km uzaktaydı. Misafirhanemiz de aynı işyeri içindeydi. Mesai arkadaşlarım genelde göreve yeni başlamış, bekar arkadaşlardan oluşuyordu. Misafirhanede akşamları yemek çıkmadığından dolayı yemek yemek için topluca şehre giderdik.

Bayburt'ta o yıllar fazla lokanta yoktu. Biz genellikle 'Koleksiyon Amca'nın lokantasını tercih ederdik. Burayı tercihimizin nedeni amcanın güler yüzü, hoş sohbeti, kebaplarının lezzeti, iş yerinin temizliği ve 'rakı'sıydı. Amca, samimi olduğu müşterilerine dükkanının üst katında rakı da ikram ederdi. Biz de genelde rakıseverlerden olduğumuzdan (o zamanlar ben de seyrek olarak içiyordum, sonra bıraktım) amcanın lokantası bizim için biçilmiş kaftandı.Lokantanın üst katına çıkar, masaları birleştirir, keyifli sohbetler yapardık. O zamanlar Bayburt'un şebeke suyu aşırı kireçli olduğu için amca lokantasına yakın bir çeşmeden su getirirdi. Buz gibi soğuk, lezzetli dağ suyuyla kebap yemek, teypten sanat müziği dinlemek, keyfimize keyif katar, iş stresimizi dağıtırdı.

Bu lokantaya bizi çeken diğer husus amcanın koleksiyon merakıydı. Amcanın lokantasının üst katı adeta bir müzeydi. Burada neler yoktu ki. Gaz lambaları,lüks lambaları, ibrikler, hamam tasları, nalınlar, yemek kapları, teştler, kömürlü ütüler,elekler, transistörlü radyolar, tıhrıçlar, dibek taşları, örekeler, eski Türk paraları, sikkeler, Ceneviz paraları vs vs.

Amca, oğluyla beraber bizlere servis yaptıktan sonra yanımıza bir sandalye çeker, sohbetimize katılır, anılarını anlatır, bazen bizle beraber bir tek atar , mırıldandığımız sanat müziği namelerine eşlik ederdi.

Amca yurt dışında bulunmuş, görmüş, geçirmiş, hayat tecrübesi fazla, münevver bir insandı. Kitapla arasının iyi olduğu sohbetinden belli oluyordu. Gurubumuzdaki arkadaşlarının çoğu gibi o da Müzeyyen Senar hayranıydı. Senar'ın bütün kasetlerini tedarik etmişti.

Gençliğinden beri biriktiriyormuş Amca. Biriktirdikleri zamanla o kadar çoğalmış ki muhafaza edecek yer bulamamış bunları. Eşe , dosta, müzelere bağışlamaya başlamış biriktirdiklerini. Hanımıyla da kavga ediyorlarmış bu koleksiyon merakından. Evde adım atacak yer olmadığından yenge bozuk atıyormuş Amca'ya.

İş yerimizin yeni tesisleri ( daire, lojmanlar, misafirhane vs.) yapılınca bekar arkadaşlar yeni misafirhanemize yerleşmiştik. Evli arkadaşlarımız da lojmanlara çıkmışlardı. Misafirhanede yemek yapmak için edevat olduğundan dolayı (fırın, tüp, buzdolabı vs) akşam yemeklerini de misafirhanede yiyor, şehir merkezine daha seyrek çıkıyorduk.

Amcanın sohbetini, yemeklerini özlemiştik. Bir akşam şehirde, Koleksiyoncu Amca'nın lokantasında yemek yemeğe karar verdik. Lokantayı oldukça tenha bulduk. Amca ortada yoktu. Tanımadığımız bir insan karşıladı bizi. Her zamanki gibi üst kata çıktık bir masaya oturduk, Amca'nın oğluna siparişlerimizi verdik. Yemeklerimiz gelinceye kadar biz etrafımıza bakmaya başlamıştık. Küçük sehpalar üzerindeki eşyalar oldukça azalmıştı. Birkaç lamba, bir radyo, bir ütü duruyordu sadece. Bir şeyler değişmişti.

Çocuk yemeklerimizi, çeşme suyunu getirdi, masayı donattı. Arkadaşlarımızdan biri:
-'Bir şişe küçük rakı getirir misin ?' diye seslendi küçük çocuğa.
- 'Artık içki satmıyoruz' diye cevap verdi çocuk.
- 'Niye , yasak mı geldi, baban da ortada görülmüyor, bir yere mi gitti?'
Çocuğun gözleri dolmuştu. Sesi titreyerek cevap verdi.
-'Babam iki ay önce öldü efendim. Dükkana şimdi amcam bakıyor. O da içki satmıyor artık lokantada .'

Bir hüzün rüzgarı esmişti içimde. Neşem kaçmıştı. Sessiz, sakin bir ortamda yemeklerimizi yedik. Yemeğe eşlik eden teyp de yoktu, teypten gelen Müzeyyen Senar'ın sesi de. Yanımda o an 'Koleksiyoncu Amca' göründü. Koca göbeğiyle sandalyeye yan oturmuştu, bir eliyle de Müzeyyen Senar'ın 'Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine' şarkısına eşlik ediyordu.

21 Haziran 2011 3-4 dakika 4 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    Güne gelen öykünüzü kutlarım çok güzeldi. Saygılar.