Koridor

Karanlık, karanlık, uzun, upuzun... Hayır kısa, kısa ve geniş, belki...Belki kısa ve geniş veya uzun ve dar yahut uzun ve geniş... Önemi yok, en azından birazdan sözünü edeceğim (dilimin döndüğünce ki sonuçta, ben bir yazar değilim) öyküde bu tasvirlerin önemi yok, sadece iki kelime gerekli; "Karanlık Koridor"

Ucu bucağı belli olmayan, yeri zamanı tanımsız karanlık bir koridor.Bir kimsenin zihni olamaz, (bir zihin için çok fazla hiçlik dolu) varoluşunu anlamlandırmaya çabalayan ıssız bir yüreğe de ait değil (bir yüreğin bu denli koyulaşması imkansız).

Bu karanlık koridorun tam orta yerinde (ortasının neresi olduğu anlaşılmamasına rağmen) bir adam yatmakta. Siyahın üzerine delice sarılması yüzünden, adamı tam olarak tanımlayamıyoruz. Fakat bir adam olduğu belli, yoksa bir kadın mı, peki ya insan olduğundan emin miyiz? (evet değiliz, burada hiçbir şeyden emin olamıyoruz, tek emin olduğumuz husus benim bir yazar olmadığım ve tüm olan biteni uydurmadığım) Anlatmaya devam etmek için, biz karanlık koridorun, anlayamadığımız ortasında yatan ... bu üç noktaya bir adam diyeceğiz.Kendisine bir isim vermemiz gerek, evet bunu yapabiliriz.Şöyle kısa bir isim, Bay Y...Güzel, yağmurun, yılgınlığın, yok olmanın ilk harfi.

Bay Y, yattığı yerden usul usul doğrulur.Artık boyu açık açık belli olmaktadır (şu an bir hatırlatma yapmanın tam sırası, bu karanlık koridorda, Bay Y'nin nasıl olupta görülebildiği merak konusu olabilir.Fakat bunda merak edilecek bir şey yok.Bay Y, mavi ışıktan oluşan bir adam.Başa döndüğümüzde mavi rengi, nasıl olup bir insana benzettiğim (üstelik bir adama) kuşku uyandırıyorsa, emin değilim.Zaten burada hiçbir şeyden emin olamıyoruz, üstüne üstlük ben bir yazar da değilim)

Mavi Bay Y, boş bir çaba ile etrafına bakınır.Ardından kendine gelir, yürümeye başlar (yürüdüğünü varsayalım) bu yeri, karanlık koridoru tanıyor gibi bir hali vardır. (Bu hiçbir fikre çarpmadan (ama burada fikirler olamaz çünkü burası bir zihne ait değil) hiçbir cisme çarpmadan (işte bu tartışılabilir) ilerlemesinden bellidir.

Bu esnada, yani Bay Y yürümeye devam ettiği esnada koridorda, bazı değişikler meydana gelir.Koridor tavanında (eğer bir tavansa) yanıp sönen bir florasan belirir, üzerine derinden gelen saat tıkırtısını andıran seslerde, koridorda çınlamaya başlar.

Bay Y arkasına bakmadan ilerlemeye devam eder.Şimdi yerde kan izleri belirmiştir, ilkin azar azar
ürkekçe kendini belli eden izler, Bay Y ilerlemesini sürdürdükçe (geriye gitme olasılığını atlamamak gerek) iyice canlanır.

Bay Y solgunlaşır, bitkin düşer (mavi bir ışığın bitkin düşmesi olabilir mi, eğer böyle bir ihtimal varsa tersi milyon defa gerçekleşse dahi olabilir)
ilerler, önüne iki kanatlı kahverengi bir kapı çıkar.Saat tiktaklarına, garip çağrılarda eklenmiştir.Ayrıca Bay Y ıslanmaya başlamıştır (inanın bu hadiseyi nasıl anladığımı bilmiyorum ama doğru olan bu) aniden karanlığın içine çekilen Bay Y, sırtını bir yere dayamış gibi yere çökmeye başlar.

"Beyefendi..."

"Beyefendi..." diye yineler hemşire...

Adam kendine gelir, uyumuyordur, hayır hiç uyumamıştır, karısını kanlar içerisinde doğumhaneye kadar taşıdığından beri, yağmurun camlara vurduğu her anda, başı üzerinde intikam istiyen saat tiktaklarını öldürmeye yemin ettiğinden beri ve lanet anons seslerinin hep bir acı haber taşıdığını düşündüğünden beri bu karanlık hastahane koridorunda uyumamıştır.

"Buyrun..." der tereddüt ederek

"Beni izleyin" adam ayağa kalkar hemşirenin peşinden gider.İki kanatlı kahverengi kapıdan geçer, karısını, karısının kucağındaki küçük mucizeyi görür.Hemşire gülümseyerek:

"Durumları iyi " der.

Adam onlara doğru ilerler, avucunda taşıdığı mavi ışıkla birlikte...

Yeni bir hayat/

28 Ekim 2010 3-4 dakika 40 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (1)