Korkulu Rüya

Bastonuna tutuna tutuna yürümeye çalışan yaşlı adam etrafına bakınıyordu, tedirgindi. Pazarın ortasında, insanların arasında, kalabalıkta yolunu kaybetmiş gibiydi, bir şeyler aradığı her hâlinden belliydi. Genç kız pazarın içinde yalnızca yaşlı adamı gördü sanki bir anda. Yemyeşil gözlü, kır saçlı adam etrafını kolaçan etmeye devam ediyordu.

Sonunda dayanamadı ve yere yığıldı. Yaşlı adamın farkına varan genç kız, aralarında mesafe olmasına rağmen bir çırpıda adamın imdadına yetişmeye çalışır bir edayla koşmaya başladı.
-Amca! İyi misiniz?
Pazardaki esnaf, alışveriş yapan onca insan, yaşlı adama odaklanmışlardı sadece.
Adam gözlerini açtığı sırada ağlamaya başlayarak,
'Torunum, torunum...' deyince, genç kız:
'Torununuza mı bir şey oldu? Lütfen kalkın, iyi değilsiniz. Bir hastaneye gidelim önce'
'Torun... Torunumu kaybettim'
Yaşlı adam hıçkırıklarla ağlıyordu.
'Az önce buradaydı, daha az önce 4-5 yaşlarında. Torunum...'
Genç kız ve etraftaki onca insan şaşkınlık içindelerdi.
Genç kız yaşlı amcaya yardım edip yerden kaldırmaya çalışırken;
'Merak etmeyin, buralardadır. Buluruz hemen. Ararız şimdi hepimiz. Siz yeter ki sakin olun.'
Yaşlı adam bastonunu yerden almak için doğrulurken genç kız:
'Durun siz...' deyip yaşlı adamın bastonunu yerden aldı ve yaşlı adama verip, bir yandan da yaşlı adamın koluna girdi.
Yaşlı adam susamıştı. 'Çok susadım kızım... Dilim damağım kurudu' deyince, genç kız esnaftan su isteyip bulamayınca yaşlı adamı oturtup yakındaki marketten su alıp yaşlı amcaya verdi.
Yaşlı adam kana kana suyu içerken, 'Torunum, 4-5 yaşlarında bir kız. Daha az önce buralardaydı ben esnafla sohbet ederken gözden kayboldu, bakamadım ona, koruyamadım'
Deyip hıçkırıklarla ağlamaya devam etti.
Genç kız, 'Lütfen, şimdi herkes aramaya başlayacak torununuzu. Kendinizi suçlamayın, içinizi ferah tutun.'
Çevredeki esnaf da bir anda işini gücünü bırakıp küçük kızı aramaya başlayınca yaşlı adam gözleri dolu dolu:
'Dünyada iyi insanların hâlâ var olduğunu görmek ne güzel... 80 yaşındayım, birçok şey gördüm, yaşadım; zamanla iyi şeyler yaşayabileceğime, göreceğime de inanmaz oldum. Eşimi iki sene önce kaybettim, oğlumla bir başıma kaldım. Oğlum da...
Adam bir kez daha hıçkırıklara boğulunca genç kız başını önüne eğip:
'Anlıyorum' dedi.
'Çok iyisiniz kızım.'
Bir süre sessizliği dinledikten sonra genç kız yaşlı adama dönerek:
'Gelininiz nerede?
'Onu da kaybettim, oğlumla birlikte trafik kazasında... Torunumla bir başıma kaldım'
Genç kız gözleri dolarak,
'Anlıyorum sizi, çok zor.'
Yaşlı adamın kalbi sıkıştı, kalbini tutunca genç kız birdenbire panikledi ve:
'İyi misiniz, iyi misiniz? Lütfen... Ambulans çağırın lütfen!'
Yaşlı adam yere yığıldı ve:
'Torunumu bul. Yalvarıyorum sana. Bunu ölmek üzere olan yaşlı bir adamın son isteği kabul et. Torunumu bul...' deyip gözlerini yumdu.
Genç kız, esnaf ve pazarda alışveriş yapmakta olan diğer insanlar şaşkınlık içerisindelerdi.
Genç kız hıçkırıklarla ağlamaya başladı ve:
'Ne bekliyorsunuz? Nerede kaldı bu ambulans? Polis nerede?'
Çevredeki esnaf, genç kızı sakinleştirmeye çalışsa da genç kız pazar alanından hışımla çıkıp karakola gitmek için yol aldı.
Karakola vardığında ne söyleyeceğini bilemez hâldeydi, bütün olanları başından sonuna kadar komisere anlattığında komiser şaşkınlık içerisindeydi.
'Hanımefendi, durun sakin olun. Biz kayıpların listesini alıyoruz. Bize haber verilmiş olsaydı, araştırırdık fakat bu konuyla ilgili hiçbir bilgi elimize ulaşmadı.
Genç kız şaşırmıştı.
'Nasıl yani? Adam gözlerimin önünde öldü diyorum. Esnaf sizi aramış, haber vermiş ben de yaşlı adamla ilgileniyordum fakat o gözlerimin önünde can verdi, bir şey yapamadım. Şimdi ona bir söz verdim, torununu bulmam lâzım.'
'Sizi anlıyorum fakat siz, küçük kızın eşkâlini bile bilmiyorsunuz. Peki, sizin için araştıracağım'
'Şimdiye kadar araştırmış olmanız lâzımdı. O kızı bulmam lazım!'

? Genç kız kendine geldiğinde hastane odasındaydı ve karşısında yaşlı bir adam duruyordu.
Görmekte olduğu siluet netleşince birdenbire yutkunup;

'Neredeyim ben?' diye sordu.
'Kötü bir rüya gördün tatlım, çok kötü bir rüya... Ama artık bitti, kavuştuk birbirimize'
'Dede!'
'İki gün yoğun bakımda kaldın, bir haftadır buradayız, seni hayata döndürmek için çaba verdik doktorlarınla birlikte.
'Ne oldu bana? Çok acayip şeyler gördüm. Küçük bir kız çocuğu kaybolmuştu ve sen...
Sen gözlerimin önünde can veriyordun. O küçük kız kimdi? Her şey neden böylesine gerçek?
'Arkadaşlarınla birlikte bir trafik kazası geçirdiniz ama iyisin çok şükür'
'Hayal meyal hatırlıyorum. Seni kaybetmiştim dede, o çocuk ben olmalıyım!'
'Sen iyileştin ya, her şeyi konuşuruz. Şimdi yorma kendini... Haydi, uyu bakalım'



? Ruh öyle bir şey ki kaybolduğu vakit kime sorarsanız sorun, nerede ararsanız arayın bulmanız çok zordur. Belki bir gün yolda yürürken, bir hastane odasındayken, ya da televizyon izlerken... Gerçek olmasını istemediğiniz, kaybetmekten korktuğunuz her şey başka boyutlarda karşınıza çıkabilir. Tıpkı hikâyemizde ölümle burun buruna gelen genç kızımızın rüyalarında dedesine küçük torununu araması için yardım etmesi, dedesinin gözlerinin önünde can vermesi ve aramasına rağmen hiçbir şekilde bulamaması gibi...
? Gitmek ve kalmaktan yola çıkarsak eğer, hepimizin gideceği yol aynı yol. Gidiş yöntemlerimiz farklı sadece.

Rüyalarınız hayrolsun kâbuslarınız yaşamınızda hiçbir şekilde sizi bulmasın.
Gözlerinizi kapayın, kaybetmekten korktuğunuz her ne varsa bunun aslında çocukluğunuzda kazanılmış olduğunun farkına varın.
Çocukken kaybetmekten korkmuşsanız kaybetmek en büyük korkulu rüyanız olarak geleceğinizde de sizinle olacaktır. O yüzden kaybetmekten korkmamayı öğrenmelisiniz. Başka boyutlarda, başka yollarla, bambaşka rüyalarda...

Korkularınızı yenmeniz dileğiyle.

26 Şubat 2012 5-6 dakika 77 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    Merhaba Dilara Hanım,

    Sizi burada buldum ve ben de giriş yaptım. Öykünüzü burada değerlendirdim. Bana kalırsa sondaki o ders verme paragraflarını silin. Bir daha da kimseye ders vermeye kalkmayın. Ders vermeye yönelik de öykü yazmayın. Özgürce, sadece öykü yazın. Ders almak isteyen alsın.
    Bu öykünüze gelince; iyi, güzel desem size kötülük ve ikiyüzlülük yapmış olurum. Bunları asla yapmam. İyi olmamış deyip sizi üzmek de istemiyorum. Farklı da olsa, önceki yazılarınızla bunun arasında dağlar kadar fark var. Bunu, bu öykünün aceleye getirilmesine bağlıyorum. Bir de, hayali bir kurguya. Bundan sonraki öykünüzü kendinzden ya da yakın çevrenizde tanık olduğunuz bir olayı birinci tekil şahış olarak kendi ağzınızdan anlatın. Böylesi daha kolay olur. Yazıp, ele avuca geldikten sonra en az on gün bekletip, tekrar gözden geçirin. Neler çıkacak, ne güzeller eklenecek göreceksiniz. Hadi kolay gelsin diyorum. Başarılar diliyorum. Saygılar.