Köy

Köy


Amel Defteri’nden

Bölüm 13

İlkokulu köyde okudum. Birinci sınıfa başladığımda eski okulun tam arka tarafında yeni okulun İnşaatı devam ediyordu.

Eski okul kerpiçtendi, tavanı tahta ve yuvarlak kalaslarla doluydu. Okulun ilk gününde orada yuva yapmış kumruları bile görmüştüm.Yanlış hatırlamıyorsam okulda bir öğretmenler odası iki veya üç tane de sınıf vardı. Birinci sınıf ,ikinci sınıf ikişerden dört sıra olarak aynı yerde,üçüncü ve dört diğer odada ve beşinci sınıfta tekti veya bir,iki,üç bir/üç dört beş bir sınıf da olabilir..

Aynı öğretmen aynı sınıfta ikişerli sıraya okuma yazma öğretirken diğer ikişerli sıraya da matematik dersi verip soru çözdürebiliyordu!

İlk sömestri böyle geçti.İkinci sömestri yeni yapılan tek katlı tipik bir köy okulu olan yeni binaya geçtik.Okulumuzdaki sınıf geniş ve oturduğumuz sıralar galvaniz kaplamalı demir ve ahşaptan üçerli muhteşem lüks sıralardı.

Eski okul öylece yeni okulun ön girişinde zamanla viraneye dönüşerek durdu.Sadece kumruların yanına diğer kuşlar da eklenmişti.Sonrasında sanırım yıktılar..

Öğretmenimiz,yeni atanan bizim de çok uzaktan akrabamız olduğunu sonradan öğrendiğim bir kaç yılldır öğretmenlik yapan genç bir kadındı.Sevmiştim öğretmenimi ama müdürümüz gerçekten fenaydı..Çok disiplinli ,hani öğrenciye göz açtırmayan tipler denir ya öyle biri idi..Pazartesi okulun ilk günü ve Cuma okulun son günü istiklal marşı öncesi elinde bir listeyle çıkar isimleri okunanları herkesin önünde “tektir tektir,okumayanın sonu kötekdir!..”diye önce azarlar sonrasında da ekseriyetle cetvel veya döveceği kişilerden birine okulun bahçesindeki ağaçlardan getirttiği küçük dalla döverdi.

Köyde elektrik vardı ama her evde yoktu.Bizim evde elektriği olmayan evlerdendi.. Beş yılımı o güzel köyde anamla beraber her şeyi paylaşarak geçirdim..Gerçi köyde yaşayan bibimin evi de evimdi ama o kerpiç tek katlı iki odası ve samanlığı olan bahçeli ev bizim küçük yuvamızdı.

Çok harika anılar birikti belleğimde köye ve oradaki yaşadıklarıma dair..Acı anılarım,tatlı anılarımdan oldukça da azdı üstelik..

Özellikle Almanya’da yaşayan halam(bibim) ve yine Almanya’da yaşayan amcam(emmim) ihtiyacım olandan fazlasını bana gönderiyor ve izinlerinde getiriyorlardı.

Küçük mavi pinokyo bisikletim ve sıra dışı(köydeki benim akranlarımla kıyaslandığında) kıyafetlerim ve pikabım,plaklarım ile oldukça da popüler bir tanınırlığım vardı.

Bibime mektup yazardım bibimin bana getireceği ve emimin bana getirebilecilerini ayrı ayrı sıralardım.Özellikle bibim istediğimden hep bir fazlasını getirirdi..

Köyde daha çok halk müziği dinlenirdi.Anamın zaman zaman göz yaşlarıyla uzaklara dalıp dinlediği Mahsuni,Aşık Veysel,Sami Kasap ve uzun havalar bende etki bırakmıştı.

Buna rağmen bende durum biraz farklıydı.Bibimin bana Almanya’dan getirdiği on iki büyük pille çalışan yeşil renkte bavul kadar büyük Philips marka radyosu da olan pikabı evin önündeki asma ağacının altındaki tahta masanın üzerine koyar kısa dalgadan bin bir güçlükle ayarladığım zaman zaman çok cızırtılı propaganda yayınları yapan Budapeşte Radyosu ve diğer yabancı müzik radyolarını da dinlerdim.Yine bibim ve emmimden mektuplarımda istediğim Almanya’dan bana getirdikleri 45’lik ve 33’lük Beatles,Deep Purple,Pink Floyd,Abba,Boney M,Barış Manco,Cem Karaca,Erkin Koray,Cahit Berkay,Gülden Karaböcek plaklarını büyük bir keyifle dinlemeyi severdim.

Halk müziğini severdim ama özellikle Rock müzik ve Klasik müzik dinlemek bana daha çok keyif veriyordu.Kimden ve nasıl etkilendim hiç bir fikrim yoktu.Üstelik benden başka “yabancı müzik”dinleyeni hatırlamıyorum.Anadolu Rock tarzı müzikleri ve “Türk Hafif Müziği”dinleyenler vardı ama ben tektim galiba?

Hatırlıyorum bir defasında köyden yaşlıca bir kadın anama benim için kurşun döktürsün diye tavsiyede bulunmuştu.Kadıncağız beni gösterip “bacı bu çağaya yazık delirmiş!..”demişti..Anam bana bakıp kadını gösterip dudaklarını büzerek “bak gördün mü millet ne diyor senin için “deyip göz kırpıp gülümsemişti.

İspanyol paça renga renk pantolonlarım,renkli desenleri ile gömleklerim,tişörtlerim,şortlarım,o zaman köyde “potin”dedikleri kundura ayakkabılarım,kot pantolonlarım,spor ayakkabımla beni oranın manyağı ve uzaylısı yapıyordu

Devam edecek..

30 Eylül 2025 4-5 dakika 23 öyküsü var.
Yorumlar