Küçük Şeyler 10

Kadın uzunca bir süredir eşinin hal ve hareketlerini takip ediyordu. Sürekli kendi kendine konuşuyor,geceleri sayıklıyordu. Ve az önce namaz kılarkende başını sürekli sağa sola sallamış sık sık da of çekmişti. Yanın da bile oturmuyordu.

'Ne olduğunu anlatmayacak mısın?'

'Ne olduğunu bulamıyorum ki?'

Diğer sorular cevapsızdı. O çok sevdiği çayını bile yudumlarken hiç tat almadığı açıktı. Bakışları hep uzaklara takılıyordu.

'Bir doktora görün... İyi değilsin.'

'Haklısın ama benim çarem doktorda değil. Sorularıma cevaplar almam gerekiyor. '

Yerinden çabucak kalkıp kapıya yönlenmişti. Kadın hiç bir müdahelede bulunmadan sadece dua etmek ile yetinmişti.

Suat muhafazakar bir ailede yetişmiş. Şehrin en ileri gelen siması olan hocasından yıllarca ders almıştı. Şimdi de onun yanına gidiyordu.

Arabasını sürerken sorularını bir düzene sokmaya çalışmıştı. Çok fazla soru vardı. Dergahın kapısında durduğunda Derince bir nefes alıp içeri öyle girmişti.

'Şeyhim burda mı, İsmail?'

'Odasında dinleniyor. Bir dakika bekle haber vereyim.'

Şeyh fazla bekletmemişti . En iyi öğrencisini kapıya kadar gelerek karşılamıştı.

' Suat'ım bana küstü sandım. Bir aydır yolunu gözlüyorum.Telefonlarınıza bile çıkmadın. Hayır mı, şer mi?'

'Bilmiyorum... Bunu siz bana söyleyeceksiniz? Kafam çok bulanık şeyhim... Kafayı yiyeceğim.'

Şeyh Samet müridinin halini beğenmemişti. Karşısına oturtmuş yanıbaşında bekleyen diğer müridinden de şerbet istemişti.

'Anlat bakalım, sorun ne?'

Suat bakışlarını diktiği boşluktan çevirip başlamıştı.

' Bir değil birden çok sorun var. Şu son zamanlarda yaşananlar... Bize dinsiz imansız diye tanıttıklarının hepsi alkışlanmaya başlandı. Doğruları doğruymuş. Namazlı niyazlı adamdan zarar gelmez demiştiniz. Şimdi başımıza gelen tüm felaketlerin sebebi onlar gösteriliyor. Kafam çok karışık...'

'Evladım bozuk saatte günde iki kez doğruyu gösterir. Bu onların doğru olduğunu göstermez. Namazı kirlerine perde olarak kullananlarda gerçek müminleri lekelemez.'

Suat pek tatmin olmuş görünmüyordu. Önüne konulan şerbetten bir yudum aldıktan sonra devam ediyordu.

'Peki siz demiyor muydunuz, televizyon Deccal'dir. Dergahta bile kapatılmıyor. Bazı kanallar sürekli müridlerin takibinde... Dini bir proğramda yok. Ve en önemlisi şu toplanan paralar...'

Şeyh Samet sinirlenmiş gözüküyordu.

'Senin beynini yıkamışlar...Sen bu kapıdan çıkarken benim için cennetteki sohbet arkadaşımdın. Ya şimdi? Bir an önce kendine gel. Yoksa seni bu kapıdan bir daha içeri sokmam...'

' İşte buydu... Sorgulamak yasak değil mi? -Oku- emriyle başlayan ve sürekli -düşün- diyen bir kitabın getirdiği dinde sorgulamak yasak. Siz sadece itaat eden kuklalar arıyorsunuz. Bizim dinimiz bu değil!'

Şeyh Samet yerinden kalkmıştı. Büyük öfkesi yüzünün tüm hatlarına yansımıştı. Fakat Suat henüz susmak niyetinde değildi.

'Yıllarca ben seni dinledim. Şimdi biraz sen beni dinle... Sizler kendi kurduğunuz dinle insanları aldatıyorsunuz. Ve sizler İslamiyeti gerçek yüzünüzü perdelemek için kullanıyorsunuz. İşte o perdenin kalkmaması için sorgulamayan sadece itaat eden insanlar gerekli size. Bu yüzden Kuran'ın Türkçe mealini bize okutmuyor, sadece siz yorumluyorsunuz. Hadis kitaplarını önümüze koymak yerine siz içinden seçtiklerinizle bize yol gösteriyorsunuz ... İşte Şeyh Samet siz bizi Allah ile aldatıyorsunuz.'

Artık o da ayaktaydı.Kapıyı açmadan son kez eski Şeyhinin yüzüne bakmıştı.

'Oruç tutanda, namaz kılanda, başını örtende sizdense müslüman sizden değilse aldanmış öyle değil mi? Siz aldanıyorsunuz ,siz aldanıyorsunuz... Şu kısacık dünyanın süsüne aldanıyorsunuz...'

A.Demir

20 Aralık 2017 3-4 dakika 16 öyküsü var.
Yorumlar