Küçük Şeyler 13

Duvara bir çizik daha atmıştı. 751... Tarihi ancak böyle hesaplıyordu.12 Nisandan beri bu hücredeydi. Cezaevinin en altında 4 metrekarelik bir alanda hayatını devam ettirmesi gerekiyordu. Şimdiye kadar hiç bir gardiyan kendisiyle konuşmamıştı. Ne zaman hakim karşısına çıkacağını da bilmiyordu. Belki de hiç çıkmayacaktı.

Bu sabah kendisine kahvaltı getiren yeni gardiyan o küçük aralıktan gülümsemiş ve -günaydın- demişti. Bu bile onu Mutlu etmeye yetmişti. Yukarıdan konuşmaması yönünde bir emir gelmezse bazı sorularına cevap alabilirdi. Yemek vakti yaklaşıyordu.Önünde duran kitabı tekrar eline aldığında ayak sesleri gelmişti. Ve demir parmaklığın rahatsız edici gıcırtısı...

'Merhaba ... Yemeğinizi getirdim.'

'Merhaba... Teşekkür ederim... Siz yeni mi geldiniz? '

'Evet , ilk günüm... Ve sadece sizinle ilgileneceğim. Ama öncelikle çok aç değilseniz size birkaç sorum olacaktı.'

Aradığını bulmuştu. Gözlerini iyice o küçük boşluğa getirip aç olmadığını söylüyordu.

'Burası cezaevinin en dibi... Sizden başka tek mahkum yok hatta üsteki iki Bodrum katında da mahkum yok. Merak ettim suçunuz ne? Kime sorduysam farklı bir cevap aldım.'

'Vatana ihanet...'

Genç gardiyan şaşırmıştı.

'Terörist misiniz ya da ajan felan mı?'

'Yok şairim... Genelde şiir yazıyordum. Son zamanlarda konuşmaya başladım. Kendimi burada buldum.'

'Nasıl yani? Ne konuştunuz ki?'

'Konferanslara davet ediliyordum. Seçkin üniversitelerde -kral çıplak- diye birkaç kez haykırmışım.'

Genç gardiyanın kafası karışmış gibiydi.

' O hikayeyi biliyorsundur... Ben çok düşünüyordum genç adam. Dünyayı,ülkeyi, insanı,doğayı...Velhasıl her şeyi düşünüyordum. Nerden bileyim ki düşünmek bu kadar ağır bir suç... İşte son konuşmamda kral da karşımdaydı. Anlattım her şeyi;

Eşitlikten bahsettim,kutuplaşmadan bahsettim, özgürlük dedim, dürüstlük dedim, liyakatı ekledim... Ve daha neler neler... Ordan çıkıp evime gittim. Sabah kapım çalındı. Polisler ellerime kelepçeyi taktı.Savcının yanına gittiğimizde vatan haini olduğumu öğrendim. Tutuklu yargılanmak için buraya getirildim. Ve halen bekliyorum yargılanmayı...

Genç gardiyan gülümsemişti. Biraz daha yaklaşıp mahkumu izledikten sonra kapıyı açıp içeriye girmişti.

'Özür dilerim saç ve sakal ... Tanıyamadım. Ben bir edebiyat aşığıyım... Şiirlerinizi de zevkle okuyorum. Size bir iyi bir kötü haber verip gideyim.'

Şair yatağına oturmuştu. En kötü haber bile sessizlikten iyiydi, Nasıl olsa...

' Şiirlerinizde geçen Tanrı ifadesinden dolayı dinsiz olduğunuz halk nazarında tescillendi. Yine şiirlerinizde sıkça kullandığınız isyan kelimesinin de gizli bir şifre olduğu halkı isyana teşvik ettiğiniz uzun uzun anlatıldı. Yani artık hainsiniz. İdama mahkum olduğunuz söylendi.'

Şair bu kez gülümsemişti.

'E peki iyi haber ne?'

' Unutmamak gerekir ki, idam sehpalarına çıkan hiç kimse unutulmuyor. İdam kararını verenler ise tarih sayfalarında unutulup gidiyor. Ama iyi haber bu değil... Çok popüler oldunuz. Şiirleriniz ve fikirleriniz gençler arasında çok saygı görüyor. Kitaplarınız henüz yasaklanmadı. Ve bence yeni nesil için bir mihenk taşı olacaksınız.'

Şair yerinden kalkıp küçük hücresinde ileri geri adımlamaya başlamıştı.

'Bunu yayınevime ulaştırabilir misin?'

Yastığının altından çıkardığı onlarca sararmış kağıdı gardiyana uzatıyordu. Gardiyan biraz tereddüt ettikten sonra almıştı. Ama şairin küçük bir isteği daha vardı. Boş bir kağıt isteyip önsöz yazmak istiyordu .

Genç gardiyan cebinden çıkardığı not defterinden bir sayfayı uzatıp koridora çıkmıştı. Bir kaç dakika bekleyecekti.

'Al şunu çok teşekkür ederim.'

Gardiyan kağıtları iç cebine koyup odasına doğru hızla ilerlemişti. Çok heyecanlıydı. Hayranı olduğu şairin son şiirlerini ilk kendisi okuyacaktı. Odasına ulaşmış kağıtları çıkarıp bir kitabın arasına yerleştirmişti. En üstte en son yazılan önsöz vardı.

'Ağaçtan yapılmış darağaçları bir mahkum için özgürlüğe açılan kapıdır. Bunu en görkemli sarayların en güzel odalarında yaşayan krallar bilmez. Çünkü onlar henüz o odaların bir mezar olduğunu dahi farketmemişler...Biz dünya cennet olsun dedik diye bize cehennemi sunanlar, kendi cennetlerinin cehenneme giden asli yol olduğunu bile ancak menzile vardıklarında anlayacaklardır.

Ve gençler...Anlatın insanlara... Güçlünün yanında Hak olduğunu düşünenlere söyleyin... Tarihte güçlü ile Hak çok nadir yan yana gelmiştir... Anlatın bunu...Duymak istemeyeceklerdir, haykırın tüm gücünüzle ve korkmayın... Onlar haklı olmadıklarını bildikleri bu davada milyonlarla beraber terazinin bir kefesine çıksalar, ve siz inandığınız davada yanınızda olan binlerle ...Onlardan çok daha ağır geleceksinizdir. Yeter ki inanın...'

25 Ocak 2018 4-5 dakika 16 öyküsü var.
Yorumlar