Küçük Şeyler 15

Herkes uzun bir süre donup kalmıştı. Kimse olup bitene anlam veremiyordu.Yıllardır sırtı yere gelmeyen pehlivan ilk kez hem de izleyicilere göre en zayıf rakibi tarafından tuş edilmişti.

Altın kemer sahibi ünlü pehlivan taraftarlarının üzgün bakışları arasında meydandan ayrılırken yeni Başpehlivan Altın kemerini alıp kalabalığın arasına oturmuştu.

Diğer kazananlar gibi değildi. Ne zafer çığlıklarını duymuşlardı, ne de diğerleri gibi abartılı sevinç gösterileri yapmıştı. Ödülünü alıp sessizce çimlerin üstüne bağdaş kurup oturmuştu.Yanında da yaşlı hocası vardı.

Millet şaşkınlığını üstünden attıktan sonra tebriklerle beraber sorularda gelmeye başlamıştı. Çok oralı olmuyordu. Sadece bir soru dikkatini çekmişti. Sorudan da ziyade bir ithamdı.

Karşısında dikilen genç bir çocuk, 'Senin onu yenme ihtimalin yok, Kesinlikle hile yaptın. Yapmadıysan bize anlat nasıl kazandığını.' demişti.

Baş pehlivan çocuğa gülümseyip, başını olumlu yönde salladıktan sonra yanına oturmasını istemişti. Çevredekilerde sessizce boş buldukları yerlere oturmaya başlamışlardı. Herkesin gözü başpehlivanın anlatacaklarındaydı.

-Hayır inan ki genç adam sadece karşılık verdim.

-Tamam da o senin iki katın nasıl tuş edebildin ki ? Hem o bugüne kadar hiç yenilmemiş.

Hocası gerisini ben anlatayım, dercesine öğrencisinin bacaklarına eliyle iki defa hafiften dokunmuştu. Yaşlı adamı bu yörede tanımayan kimse yoktu. O da Altın kemer sahibiydi.Geçirdiği küçük bir trafik kazasından sonra güreşmekten vazgeçmiş, kendini köy işlerine vermişti.

-Kazanmak için ne cüsseye ne de güce kuvvete ihtiyaç vardı. Çünkü karşımızdaki rakip bunlarla kazanmıyordu.Yıllardır onu her müsabaka da izledim. O hiç kazanmadı, hep rakibi kaybetti.
Biz önce onu izledik, tanıdık. Açıklarını bulduk. Üstün yönlerini kaydettik. Sonra açıkları için hamleler, güçlü yönleri için tedbirler aldık. Ve bir sorun daha vardı.

-O neydi?

-Kendisi söylesin.

Yaşlı adam ayağa kalkıp biraz ileride akrabalarıyla sohbet eden güreşçiyi yanlarına çağırmıştı. O da alçak gönüllü bir insandı. Gelip yaşlı adamın elini öptükten sonra az önce kendini yenip unvanını elinden alan rakibinin yanına oturup elini omzuna atmıştı.

-Anlat bakalım son müsabakayı nasıl kazanmıştın.

Eski baş pehlivan önce biraz duraklamışsa da kulağına eğilip bir şeyler fısıldayan yaşlı adama olumlu yönde cevap vermişti.

-Hile ile...Ama onun hilesine karşılık hile ile cevap vermiştim. Yani ilk o başlattı.

-Bu kez nasıl kaybettin peki?

- Hile yaptım ve yaptığım hileye en ağır şekilde hile ile karşılık verildi. Ben puan almıştım. O galibiyet aldı.Yani Allah'ın adaleti tecelli etti.

Yaşlı adam kaybeden pehlivanın bir çocuk misali başını okşayıp, gülümsemişti.

-Şunu unutmayın gençler bu adam iyi bir güreşçi ama en iyi değil. Onu buraya taşıyan hep zekası oldu. Bütün rakiplerini kaybetmeye zorladı ve kaybettirdi. Onu buradan indiren ise kalbi oldu. Çünkü hırsı tüm kalbini ele geçirmişti.

Bugün için sadece şunu hatırlayın. Ne kazananı ne kaybedeni... Doğduğu gün ölüme koşan insanın şu kısacık zaman diliminde yapması gereken tek şey doğru olmasıdır. Çünkü doğru olan bugün olmasa yarın; yarın olmazsa mahşerde kazanır. İlk kazanan değil son kazanan olmak için mücadele edin.Ve öyle olun ki sadece kazandığınız da değil kaybettiğiniz de bile alkışlanan olasınız.

Tabi alkışlayanlar sadece sizden olanlar olmayacak, sizden olmayan insanlarda sizi alkışlıyorsa işte o gün en büyük zaferi elde etmişsiniz demektir.

A.Demir

23 Nisan 2018 3-4 dakika 16 öyküsü var.
Yorumlar