Küçük Şeyler 17

Mehmet evinin kapısından henüz çıkmıştı ki, yanında duran lüks arabanın içinden çıkan orta yaşlı şık giyimli bir beyin ismini seslenmesiyle donup kalmıştı. Yüzüne dikkatlice bakmış nereden tanıdığını düşünmeye başlamıştı.

-Mehmet Doğan degil mi?
-Evet, benim..
-Mehmet bey ben avukatım... Biraz konuşalım mı ?

Mehmet hem şaşırmış hem korkmuştu. Adamın arabasına binerken başına neler geleceğini hayal etmeye başlamış, son günlerini gözünün önüne getirmişti. Yanlış yaptığı hiç bir şey yoktu.

Araba büyük bir iş hanının önüne park ettiğinde sadece adamı takip ediyordu. Bir kaç kez neler oluyor diye sormak istemişse de kaderine boyun eğmekte kara kılmıştı. Korkaktı. Bunu defalarca kendi kendine söylemişti.

İş hanımın en üst katındaki gayet lüks eşyalarla donatılmış büroya girdiklerinde de bir suçlu gibi iki elini önünde birleştirmiş, adamın vereceği talimatı beklemeye başlamıştı.
-Buyrun Mehmet Bey şöyle oturun.

Mehmet masanın hemen önündeki deri koltuğa ürkek bir şekilde otururken adam da önünde duran dosyayı incelemeye başlamıştı.

-ATA'nız size büyük bir miras bırakmış. İşlemleri tamamlamak İçin sizi buraya getirdim.

Mehmet büyük bir şaşkınlık yaşıyordu. Ailesinden büyük bir miras kalma ihtimali yoktu. Ata kimdi?

-Özür dilerim bir yanlışlık olmasın. İsim benzerliği felan...

Avukat dosyadaki bir kaç bilgiyi teyit ettikten sonra durumu anlatmıştı. Doğduğu köyün sahibi çocuk sahibi olmadığı İçin öldükten sonra köylülerin seçtiği birine köyün devredilmesini vasiyet etmiş, köylüler de yıllarca köyün en sevilen ismi olan Rıza efendinin oğlunu seçmişlerdi. Bu isim Mehmet'ti.

İşlemler gün içerisinde bitmişti.

Evine gidip küçük bir valiz hazırlayan Mehmet hemen köyüne doğru yola koyulmuştu. Şaşkındı.
Köye vardığında köylülerle bir araya gelmiş, olayı teyit ettikten sonra Ata olarak anılan aganın evine geçip yerleşmişti. Büyük bir rüyadaydı ama ona bunu bahşeden köylülerin onu tekrar eski hayatına geri döndürebileceğini avukat söylemişti. Bunun İçin köylüleri memnun etmekle işe başlamalıydı.

Bankada yüklü miktarda para vardı. İlk olarak köyün fakir halkına bu paranın bir kısmını dağıtarak işe başlayacaktı. Tabi kendi de kalan para ile bugüne kadar yaşayamadığı hayallerini süsleyen o hayatı yaşayacaktı .

Günler çabucak tükeniyordu. Köylü fazlasıyla memnundu. Mehmet zevki sefa içerinde yaşıyordu. Fakat ilk yılın sonunda bankadaki paranın tükenmesi biraz moralini bozmuştu.
Çözüm yolları düşünüyordu. Köyün geçim kaynağı olan arazilerden bir kaçını satmak en mantıklı yol olarak gözükmüştü. Ve öylede yapmıştı. Değerli bir kaç araziyi yan köye satmıştı.

Bir yıl daha o güzel hayat devam etse de o paranın da sonu geliyordu. Biraz daha arazi satışı ve köylülere dağıttığı paradan kesinti... Tek kısmadığı kendinin şatafatlı yaşantısı idi. Halk biraz homurdansa da eski yaşantılarını düşününce Mehmet'e şükrediyorlardı.

Yıllar da günler gibi çabucak geçiyordu. Beşinci yılın sonunda köyün son arazileri de satılmıştı. Köylü işlerin ters gittiğini fark etse de sesini çıkartamıyordu. Artık Mehmet tam ağaydı. Korumalarla geziyor. Çatlak sesleri de anında susturuyordu.

Ama artık ne para kalmıştı, ne de satılacak arazi vardı. Son olarak oturduğu büyük evi ve arazisini de satan Mehmet bir gece sessiz sedasız köyü terkedip gitmişti.

Köylü durumu fark ettiğinde önce öfkelenip oraya buraya koşturmuşsa da sonunda çaresiz bir şekilde köy meydanında ki kahvede oturup kara kara düşünmeye başlamıştı. O arazilere ekip biçtikleri ile iyi kötü geçinip gidiyorlardı. Artık arazi de yoktu. Yakın çevre de iş de yoktu. Son paralar da harcanmıştı.

Ertesi gün köyün durumunu öğrenen yan köylerdeki ağalar yanlarına gelmişti. Köyü istiyorlardı. Önce karşı çıkılsa da sonra başka çareleri olmadığını anlayan köylü teklifi kabul etmiş. Aldıkları paraları ceplerine koyup eşyalarını sırtlayıp yollara düşmüşlerdi.

Tepeye vardıklarında dönüp köye bakanlar gözyaşlarını tutamamışsa da artık yapacak bir şey yoktu. Küçük menfaatler için susmuşlardı. Ve artık başlarını sokacakları ne bir evleri kalmıştı, ne de vatanları...

Mehmet'i bile suçlamıyorlardı. En büyük suç kendilerinindi. Artık güneş batmıştı ve bir daha doğmayacaktı.

A. Demir
Tamam

26 Mayıs 2018 4-5 dakika 16 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar