Marta

Tam 18 yil gecti tanismamizin üzerinden,ilk günkü heyecanimizdan hic birsey kaybetmedik bu güne kadar.daha 8 yasinda bir cocukken büyük hayaller kurardim.hep bir iskeledeki limandan gemilere umutlarimi yükler,uzak sulara ugurlardim.
Ülkede ismini köye veren hali-vakti yerinde bir aileye mensuptum. gel görkü bu cocuga laf anlatmak
cok zordu.yetmiyordu,sigmiyordu köye...
Hayallerinin pesinden gitmek icin ne gerekiyorsa onu yapmayi göze almisti birkere.köyde lise ve üniversite olmadigi icin okumayi basararak bir cikis yolunun bulunacagini hissetti icten ice.
önce liseyle yasadigi yere fazla uzak olmayan yakin bir sehire ayagini atti.insan bir kere tadini almaya
görsün,daha büyük kentleri,Metrapolleri görebilmenin dayanilmaz büyüsüne kaptiriyor kendini.
siyah-beyazdi televizyonlar cocuklugumda,CAPTAN KUSTONUN , sularin altindaki yasama yolculugunu gösteren belgeseller gösteriliyordu.bikmadan,usanmadan izlerdim.Üniversiteye giris sinavlarinda ilk üc
tercihim Captan kustonun maceralariyla dogrudan ilgiliydi.
jeoloji-cografya-arkeoloji
IZMIR EGE ÜNIVERSITESI Cografya bölümünde buldum kendimi.alti sezon,üc yili askin bir zaman sürdü bu.....
Harkuladeydi kordon boyunca,denizden sokagin iclerine kendini atan MELTEMI
Bu sehrin limanlari bir cok kimseye siginak olmustur belki,ama benim rüyalarimdaki limanlara hic benzemiyordu.okul hayal kirikligina ugratmisti beni ,dünyaya olan ilgim, yasama olan ilgim pek umurlarinda degildi.egitim sistemi okadar kuruyduki,basittiki akademisyenlerin gecim kaynagi olan
birer yer olmaktan öteye bir anlami ifde etmiyordu sanki. zaman olarak fazla bir lüksüm yoktu.
Avrupada yasayan büyük kiz kardesimi bir sekilde ikna ettim. ilk ucakla ver elini avrupa
Dünya yahudilerin MUSASINI yolculuga mecbur kiliyordu ama ben gönüllüydüm.
ilk bir kac ay Avrupanin belli bir ülkesinde kaldiktan sonra ,bütün avrupayi görmek istedim.
cogu ülkelerin sinirlarini yalin ayak yürüyerek gectim.Alplerin dibinde coskun akan nehirlerden gecerken,eriyen kar sulari kemiklerimi sizlatiyordu. bunun bana iyi geldigini düsündüm.
Bir kac ay Tirollerin 3ile5 bin metre yüksekligindeki zirvelerinde yesile gömdüm kendimi,
bir zaman Parisin JAHNZELEZE sinde Bluez dinledim. üstüme deniz düsecek diye Hollandanin cografyasinada ayak bastim. isvicreyi bazi tanidik doslari görme anlaminda söyle bir gectim. tekrar o belli ülkeye döndüm.Almanlarin en belirgin özellikleri DISIPLIN...
Üniversiteden gelen asinaliktan olacakki kendimi hep GOETHE ÜNIVERSITESI nin civarlarinda bulurdum. böyle günlerden biriydi karsilasmamiz onunla,okulun haftasonlari acilan kitap standini geziyordum. Niechtzenin bir kitabini veya Freudin üstün insanini bulmak icin yere egilip kitaplara baktigim bir anda duydum yumusak, merakli sesini
-Yenimisin?
-Buralardan birilerine benzemiyorsun.
-evet yeni sayilirim
-uzaklardanim
-neden geldin, neyi ariyorsun
-bilmiyorum
nerden bilebilirdimki o zaman bütün o yolculuklari,Martayi arayip bulabilmek icin yaptigimi.
Okyanuslar suyunu geri cekmisti limandan kalkacak son bir gemi daha olmasin diye.
Siska ,ciliz ama bir ceylan gibide ürkek ve narindi Marta. ates cukuru gözlerine düstügünüzde yanardiniz. ismimle cagirmazdi beni hic,Fiil derdi hep bana.
Martasiz aldigim bir nefes yoktu artik,gecen bu 18 yil böyleydi.ayni evde kalmadigimiz halde iliklerime kadar onunlaydim.icten,öz ve sicakti iliskimiz.ölcüsüz hicbirseye yer yoktu...
sadece genelevler degil özelevlerde ikimize göre degildi.
son zamanlarda serce gibiydi,tuafligini gizlemeye calisiyordu ama bunu bir türlü basaramiyordu.
dayanilmaz yapan neydi sevgili Martanin zavalli yüregini?...
bir defasinda hayattaki en iyi dostum sensin demisti bana, hic konusmadan anlasabildigim tek insansin. ne demek istedigini tam anlayamamistim. kendisine buna benzer yarim bir cevap verdigimi hatirliyorum. hic bir zaman onu tam olarak cözemedim. her defasinda sasirtiyor,heyecanlandiriyordu beni. Agit tadinda bir duygular yumagiydi sanki Marta.
-neden bu kadar abartiyorsun diyordu bana
onunla ilgili güzel seyler söyledigimde, gizemli,sihirli bir zirhin oldugu hissine kapiliyorum diye karsilik vermistim.
-hangi zirhtan bahsediyorsun
-ne zirhhi...
-bir sorunmu var
-korkutuyorsun beni
-seni incitecek yanlis bir seymi yaptim.
birden bire degismisti martanin yüzü, o an kendimi gücsüz ve carasiz hissettim.
sadece benden degil ,tamamen hayattan kacirir gibiydi gözlerini, suclu olduguma inandim.
afallamistim,saskin bir halde ne yapacagimi bilemiyordum.suursuzlasmistim.
pismanlik, sucluluk,izdirap hepsi bir anda sanki üsüsmüstü basima. acinin kivrimlarinda geziniyor ama icinden cikamiyordum.
-ben
-ben böyle söylemek istememistim
-bunu yapmayi hic düsünmedim
-afedersin
-bagisla lütfen
oldugu yere yigilip kalacak bir yigindan farksizdim,gözlerim acinin yuvasi gibi agriyordu.
kollarim tutmadigindan ellerimle ovamiyordum ,hafifletmek icin biraz bunu.kutsalima yalvarir gibiydim
bir an önce kutsa beni, yoksa isigimi kaybedecegim. yasadigim heyezan karsisinda paniklemisti marta.yeniden dogmak nasil bir seydir diye düsünüyordum.ellerini yüzümde gezdirmesinden daha
fazlasimiydi.gönüllüce avuclarinin icine birakmis kendini yanagim uyuyacak sicak bir yer arar gibi.
kaderim martanin ellerindeydi. zaman durmustu, yasam durmustu sanki. kücücük bir ana sigdirilmisti her sey.bu günden sonra anin atesin cakilan ilk kivilcimi oldunu hic unutmadim.
-sen delisin,huysuz bir cocuk gibi davranmayi birak toparla kendini, benim icin nekadar degerli oldugunu belirtmeme gerek varmi?...
sesindeki tiz kiriklari beni kendime getirememisti, hala avuclarinin icinde öylece uyuyordum.
-inatci
hic hos degil, begenmiyorum bu hallerini. ama ne yaparsan yap, elimden kurtulamazsin
-senin iksirini biliyorum dedi.
narin sicaginda kivrilip sokuldugunda yanima,toprak altimdan kayiyor sandim.zihnim,duygularim,düsüncelerim hepsi birbirine karismisti. kanatlarim olsada ucsam. her yerim diken gibi ,milyonlarca igne batiyor canima.ruhum kiskivrak yakalanmis bir av gibi,eridigimi görmüyormu,koklarken yüzümü.saclarimi. incecik bir nefes kiligina girip akiyordu icime, güc getiremiyor,karsi koyamiyordu martanin bu öldürücü hamlesine gök yüzü...
bunun bitmesini hic istemiyordum.birileri sihirbaz cabukluguyla parmaklarini saklatip, tilsimini kaybedecek,büyüyü bozacak diye ödüm kopuyordu.dik ve keskin bakislar firlatiyordu uzaklara gözlerim. ayaklarim, topragin sahibiHERCULESin yere basan ayaklariydi. hic vazgecmezdi beni sasirtmaktan.
-sen
-sen,nerden biliyorsun.
hafifce egerek basimi baktim ona,hala oldugu yerde oturuyordu ,avuclarina topladigi kücük taslarla bir seyler oynuyordu.
-ben sanmistimki
-ne sanmistin
-bir tesadüf olmali
-yoksa....
bak
inan cok üzgünüm,senden izin almadan belki bunu yapmamaliydim.äfedersin.
basini kaldirip bana dikti gözlerini
bir gün böyle bir durumla karsilasabilecegimi hic hesap etmemistim. sanirim sasirma sirasi bende galiba. durumu fazla zorlamayacak bir cevap cikmasini bekler gibiydi agzimdan
-biliyorum dedi,fazla ahlaki olmadi.etik degil
hatirliyormusun,gecen yil cok istedigin bulamadigin bir kitap vardi. bir an önce sana vermek icin hazirliksiz sana gelmistim,sen mutfakta kahvaltilik birseyler hazirliyordun. masanin üstünde duruyordu günlügün ,kapagi acikti oküdum. sol üst kösesine bir not düsülmüstü,o notta
-yeryüzünün ve gökyüzünün yerlerini degistirebilecek tek sey;Annemin koklamalaridir yaziyordu.
-seni bu halde görünce bu gelmis olmali aklima
-sadece sasirtmiyor ayni zamanda heyecanlandiriyosunda beni marta.
-CEK düsünür gibimi?
-ne diyorki o
-beni ancak felsefi olarak yetkin ve benden akilli bir kadin,heyecanlandirabilir. diyor.
haksiz sayilmaz.
martanin gözlerinde tuaf bir hüzün okunuyordu ,annesinimi bende görüyor acaba,yoksa farkinda olmadigim gizli hislermi besliyorum ona karsi. ikiside korkunc....
hava serinledi ,aksam oluyor kalkalim istersen,gidelim.
-tamam olur erkenden benimde yapilacak bazi islerim var. dedim
sabirsizlaniyordu marta,bir an önce yanliz kalmayi arzular gibiydi ve karanligin icinden kaybolduk uzaklasirken oldugumuz yere
bayagi zaman gecmisti ,marta eve geleli ,huzursuzdu pencereden sokagi seyretmeye koyuldu,sessizdi sokak.yanan sokak lambasi cok az aydinlatiyordu etrafi,
-uyusam iyi olacak dedi ve yatagina dogru yürüdü,epeyce bir zaman yatagin icinde saga-sola döndükten sonra kapatirken gözlerini en son aklinda,SIHIRLI ZIRH vardi.......

07 Aralık 2010 6-7 dakika 15 öyküsü var.
Yorumlar