Masum Görünüşlü Seri Katil

"Kızları da alıp Türkiye'ye gezmeye geleceğim." dediğinde, dünyanın en mutlu insanı olmuştum. Günlerdir gülmeyen yüzüm gülmüştü. Havalarda uçmaya başlamıştım.İçim içime sığmıyordu. Daha bir hafta vardı. Hazırlık yapmalıydım. Odanın bir tanesine iki baza aldım. Kızlar için yatak hazırladım. İşten yorgun argın eve gelince her gün evin bir tarafını temizledim. Başka bir zaman olsa, işten eve geldiğimde elimi kolumu kaldıracak halde olmazdım. Yatar uyurdum. Ya da televizyonun karşısında pinekler dururdum. Oysa kızların geleceğini öğrendiğimde öyle mutlu olmuştum ki, hiç yorgunluk hissetmiyordum. Sonunda beklenen an geldi. Nana'nın söylediği saatte hava alanına geldim. Heyecanla uçağı beklemeye başladım. Dakikalar geçmek bilmiyordu. Bir yandan da sürekli kızları hayal etmeye çalışıyordum. Tamı tamına döneli beş yıl olmuştu. Beş yıldır kızlarımı görmemiştim. Sara onu bıraktığımda daha üç yaşındaydı. Lara ise beş yaşındaydı. Şimdi ikisi de kocaman oldular. Ara ara internetten görüşüyorum onlarla.
"Offf! Allahım kalbim yerinden çıkacak" dedim arkadaşıma.
Arkadaşım, "Sakin ol biraz, heyecan yapma" dedi bana. Arkadaşım Ender'le iki senedir görüşüyoruz. Yaşlı bir anası olduğunu söyler. Babası çok küçükken onları başka bir kadın için terk etmiş. Ender babasını hiç affetmemiş. Annesine çok düşkün olduğunu biliyordum. Başkaca da hakkında pek bir şey bilmiyordum. Ama sevdiğim bir arkadaştı. Ara sıra birbirimize borç veriyorduk. Ara sıra kafaları çekmeye gidiyorduk. Beş senedir çok yalnızdım. Ender bana arkadaş oldu. Nana ve kızları hep ona anlattım. Nana'ya ne kadar yalvardım. "Gel Nana Türkiye'ye gidelim. Ben burada boğuluyorum" dedim. Ama Nana gelmek istemedi. Mecburen yalnız başıma dönmek zorunda kaldım. Almanya'dayken burası burnumda tütüyordu. Buraya geldikten sonra da kızlarım burnumda tütmeye başladı. Ne orada mutlu olabildim. Ne de burada. Yıllardır ilk kez, kendimi bu kadar mutlu ve heyecanlı hissediyordum. Adeta yaşayan bir ölüden farkım yoktu.
Sonunda Uçak indi. Uçaktan inenleri tek tek incelemeye başladım.
-Evetttt gördüm! Geliyorlarrr, oradalarrr, bak Ender işte oradalar!
Ender'de meraklı gözlerle benim gösterdiğim tarafa baktı.
Kızlar aynı annelerine benziyordu. Karşıdan, birbirine tıpatıp benzeyen üç kişi geliyordu. Ender şaşkınlık içinde kaldı onları seyrederken.
-Merhaba Nana
-Merhaba Sinan, Nasılsınız?
- Sara kızımmmm! Lara kızım! Canım! Tanıdınız mı beni?
-Merhaba baba
-Canım kızım benim. Yavrularım. Hoş geldiniz.
-Hoş bulduk baba.
Kızlarıma uzun uzun sarıldım, kokladım, öptüm onları. Onlarda bana sarıldılar. Ailemle birlikte olmak ne büyük mutluluktu. O ara Ender aklıma geldi.
-Bu benim arkadaşım Ender
-Memnun olduk Ender.
-Ben Sara
-Ben de Lara
Ben de memnun oldum kızlar sizlerle tanıştığıma.
-Merhaba Ender. Ben Nana
-Merhaba Nana
Ender öyle efendi görünüşlü, temiz yüzlü biriydi ki, kızlarında, Nana'nın da hemen ona içi ısınmış, onu hiç yabancılamamışlardı.
Ender'in arabası vardı. Nana'yı otele bıraktık. Kızları benim eve getirdik. Kızlarımla çok mutluydum. İş yerinden bir hafta izin almıştım. Her gün onlara İstanbul'u gezdiriyordum. Çat pat Türkçe biliyorlardı. Onların Türkçeleri gelişsin diye uğraşıyordum. Çok çabuk öğreniyorlardı. Nana'da iki günde bir eve geliyor ve kızları görüp gidiyordu. Bu arada Nana bana Almanya'da işten ayrıldığını, para sıkıntısı yaşadığını anlattı. Biraz birikmiş param vardı. Onu Nana'ya verdim. "Nana gitme burada kal" diye tekrar sordum ona."Olmaz Sinan kalamam. Hem annem de yalnız ve yaşlı biliyorsun, hasta. Onu bırakamam. "
-Ne olur kalın Nana. Kızları çok özlüyorum.
-Olmaz dedim Sinan. Israr etme lütfen. Beni geldiğime pişman etme!
-Peki Nana.
Son konuşmalarımıza Ender'de şahit olmuştu.
-Bu kadın seni hiç sevmiyor, sevse kalır Sinan
-O beni seviyordu Ender, Türk düşmanı bir annesi var. O benden soğuttu onu.
Ender arkadaşını üzen bu kadına içten içe diş bilemeye başlamıştı. Bir yol düşünüyordu. Ne yapmalı da, bu kadının gitmesine engel olmalıydı.
Günlerce düşündü. Artık Nana ve kızların gitme günü yaklaşmıştı. Ender en kısa zamanda bir çara bulmalıydı. Sonunda Nana'yla bir de kendisi konuşmak istedi. Onu kaldığı otelden aldı. "Birlikte yürüyelim Nana. Gel, kızlar benim evde, annemin yanındalar, seni de bize götürelim, hem annemle tanışmışsın olursun."
-Sinan nerede Ender
-Onun biraz işleri var. İşlerini halledince o da gelecek.
Nana Ender'le birlikte otelden çıktı. En son onu Ender'le birlikte otelden çıkarken görmüşlerdi. Bir daha da gören olmadı.
Sinan günlerce karısını aradı. Bir türlü haber alamadı. Ender'de yoktu piyasada. Bunlar ikisi mi kaçtılar diye endişeleniyordu. Polisler Sinan'dan şüphelenmeye başlamışlardı. Sinan'ın karısını öldürdüğünü düşünmeye başladılar. Kızlar Almanya'ya anneannelerinin yanına yollandı. Sinan göz altına alındı.
Sinan sürekli "Nana'yı ben öldürmedim" diyordu ama tek şüpheli oydu. Deliller yetersizdi fakat, yine de Sinan göz altına alındı. Mahkemeye çıkmaya başladı.
Sinan işlemediği bir suç yüzünden içerdeydi. Karısının başına ne geldi hiç bilmiyordu ve kızlarını ondan tamamen almışlardı. Çok büyük üzüntü içindeydi. Kimse ona inanmıyordu. Kızlara mektup yazıyor ama cevap alamıyordu.
O ara denizden bir kadın ceseti çıkarıldı. Ceset incelemeye alındı. Ceset Nana'ydı.
Ender'de bir bankada annesinin maaşını çekmeye çalışırken, görevliyle kavga edip göz altına alınmıştı. Ender daha önce de yine böyle bankacılarla tartışmalar yaşamıştı. Her seferinde yaşlı annesinin maaşını almaya çalışıyor. Alamayınca da, görevlilerle tartışıyordu. Sonunda Ender'in halinden şüphe eden görevliler, onun annesini görmek için evine gitmeye karar verdiler. İçeriye girince, önce burunlarına kötü bir koku çalındı görevlilerin. Ender'in evini aramaya başladılar. Bir de ne görsünler! Bir sandıkta çürümüş yaşlı bir kadının cesedi vardı. Ender'in annesi yıllar önce ölmüştü. Ender annesine çok düşkün olduğundan, annesinden ayrılmak istemediği için, onu gömmemiş, sandığa saklamıştı. Nana'yı da bu yüzden öldürmüştü. Çünkü arkadaşı Sinan kızlarından ayrılmasın istiyordu. Ender mahkemede suçunu itiraf etti.
-Sadece Sinan kızlarından ayrılmasın, ben de annemden ayrılmayayım ve annemin maaşını almaya devam edeyim istemiştim, şeklinde açıklamada bulundu.
Olayın iç yüzü anlaşılınca, Sinan serbest bırakıldı ama Almanya'daki anneanne, Sinan'ın kızları bir daha görmesine izin vermedi. Anneanne öldükten sonra kızlar ancak babalarını ziyarete gelmeye başladılar. Ne yazık ki Sinan, bir ömür kızlarına hasret yaşamak zorunda kalmıştı. Arkadaşı bildiği Ender tarafından da, daha büyük bir vurgun yemişti. Meğer Ender'in başka cinayetleri de olmuş bu arada. Annesini görmeye gelen bir arkadaşını, bir de iş yerinde, eşine kötü davranan bir adamı öldürmüştü.
Ender, "Bir kez öldürmeye alıştım, öldürmeden duramaz olmuştum." Şeklinde ifade vermişti.
Sinan, " Duyduklarıma inanmakta çok zorladım, şoka girdim. Hala inanamıyorum ama ne yazık ki hepsi gerçekti. Ben Ender'le senelerce arkadaşlık etmiştim, hiç şüphelenmedim," diyor.

21 Eylül 2016 6-7 dakika 92 öyküsü var.
Yorumlar