Mavi Peri ve Cadı Masalı

Bir varmış, bir yokmuş, bulutların arasında bir şehir varmış.
Bu şehrin ismi pembe kentmiş, çünkü evlerinin hepsi Pembe renkmiş.
Pembe kent rüyalar ülkesinin başkentiymiş.
Bu pembe kentte insanlar çok mutlu yaşarlarken, bir gün kötü kalpli bir cadı bulutların arasında sihirli süpürgesi ile gezerken, bu pembe renkli evleri ve sokaklarda mutluluk içinde oynayan çocukları görmüş.
Kıskançlığından ne yapacağını şaşırmış ve öfke içinde şehrin sokaklarına inmiş.
Bu kötü kalpli cadının birçok sihir yapma özelliği varmış.
Sokaklarda gezmesine rağmen insanlar onu göremiyormuş.
Cadı çok güzel bir evin önünden geçerken, evin bahçesindeki salıncakta sallanan Eceyi görmüş.
Bu ev, bu bahçe, bu salıncak benim olmalı demiş ve hemen Ece'nin yanına bir kız kılığına girerek yaklaşmış.
Ece'ye bende seninle oynayabilir miyim? diye sormuş.
Ece bu sarı saçlı ve üzerinde sarı elbiseler olan, ilk defa gördüğü güzel kıza bakmış.
-Benim de yalnız oynamaktan zaten canım sıkılıyordu ama ben seni tanımıyorum. Pembe kente yeni mi taşındınız? diye sormuş.
Cadı ona:
-Evet, yeni taşındık ama hiç arkadaşım yok ve onun için çok üzülüyorum demiş.
Cadı Eceyi kandırmak için hemen ağlamaya başlamış, sahte gözyaşları yanaklarını ıslatmış.
Ece karşısında duran sarı elbiseli ve sarı saçlı kıza çok acımış ve hemen ona elini uzatmış.
Benim ismim Ece ya senin ki ne?
Cadı bir an düşünmüş.
Benimki de Cuda demiş.
Ece ona:
-Kendin gibi isminde güzelmiş, bundan sonra sen benim en iyi arkadaşımsın artık üzülme dedikten sonra, sallandığı salıncaktan kalkarak, yeni arkadaşını salıncağa oturtmuş ve yavaş yavaş onu sallamaya başlamış.
Cadı Ece'ye gülmeye başlamış, ama ona güldüğünü hiç belli etmemiş.
Ece yeni arkadaşına annesini ve babasını sevdiğini ve onların da kendisini çok sevdiğini söylemiş.

Cadı Ece'nin bu anlattıklarını kıskanmış ve ona kötülük yapmaya karar vermiş.
Cadı biraz da ben seni sallayayım diyerek salıncaktan kalkmış ve Eceyi salıncağa oturtmuş ve hızlı hızlı salıncağı sallamaya başlamış.
O kadar hızlı sallıyormuş ki Ece yeni arkadaşına salıncağı durdurması için yalvarmaya başlamış.
Ama kötü kalpli cadının niyeti başkaymış.
Ece'nin korku dolu çığlıklarına hiç aldırış etmeden, salıncağı daha hızlı, daha hızlı, sallamaya başlamış.
Ece çığlıklar attıkça, cadı ona kahkahalarla gülüyormuş.
Ece'nin çığlıkları duyulmaz olmuş, çünkü o küçük elleri ile sıkı sıkı tuttuğu salıncaktan kurtulmuş ve kuş gibi uçarak, gökyüzünde mavi bir bulutun üzerine düşmüş.
Ece bulutun üzerinde korkusundan ne yapacağını şaşırmış.
Aşağıya düşmemek için hiç kımıldamadan bir heykel gibi durmaya başlamış, saatler bu şekilde geçmiş ve hava kararmış.
Yıldızlar gökyüzünde bir bir parlamaya başlamışlar.
Ece devamlı bağırarak, yardım istemiş ama bağırmaktan sesi kısılmış ve ağlayarak çaresizce beklemeye başlamış.
Birden kendisine doğru kırmızı bir ışığın yaklaştığını görmüş.
Işık yaklaşmış, yaklaşmış ve saçına konmuş.
Işık ona:
- Ece ağlama ben ateşböceğiyim, sana yardıma geldim demiş.
Ece şaşkınlık içerisinde:
- Ama nasıl olur bir ateşböceği nasıl konuşur? diye hayretle sormuş.
Ateşböceği:
-Ben sihirler ülkesinden geliyorum, orada yaşayanların doğaüstü özellikleri var.
Ama bunu sizlerin anlaması zor.
Ben seni evine götürmeye geldim demiş.
Ece, ateşböceğine:
-Sen yoksa şu masallarda anlatılan, iyi kalpli peri misin? diye sormuş.
Ateş böceği ona gülmüş ve evet o benim diye cevap vermiş.
Ece sana inanmıyorum diye bağırmış.
Ateşböceği önce kırmızı sonra yeşil ışıklar çıkarmış ve birden ortaya mavi elbiseler içinde başında taç olan çok güzel genç bir kız ortaya çıkmış.
Ece korkuyla gözlerini kapatmış.
Genç kız sanki şarkı söyler gibi bir sesle benden korkmana sebep yok, çünkü ben iyilik perisiyim, hadi artık gözlerini aç demiş.
Ece gözlerini yavaşça açmış ve iyilik perisine başından geçenleri anlatmış.
İyilik perisi:
-Seni buraya atan o kötü kalpli cadıyı tanıyorum ve neler yaptığını da gördüm
Ece :
-O cadı değildi, güzel bir çocuktu ama beni neden o kadar hızlı salladığını anlayamadım.
İyilik perisi:
-O çok kötü kalpli bir peri idi, onun için kraliçemiz onu ülkemizden kovdu ve onu cadıya çevirdi.
Hadi elimden tut, o cadıyı senin evinden kovmaya gidelim.
Ece iyilik perisinin elinden tutmuş ve havada süzüle süzüle bir güvercin gibi doğan güneşe doğru uçmuşlar.
İyilik perisi yolda Ece'ye planını açıklamış ve o şekilde hareket etmesini söylemiş.
Ece evinin kapısını çalmış, biraz sonra annesi kapıyı açınca şaşırmış.

Bu nasıl olur Ece içerde bizimle kahvaltı yapıyor, yoksa ben hayal mi görüyorum diye koşarak evin içine girmiş.
Masada kahvaltısını yapan kızına şaşkın şaşkın bakmış ve tekrar kapıya doğru koşmuş.
Gözlerine inanamamış ve bağırarak Ece'nin babasını yanına çağırmış.
Ece'nin babası kapının önüne gelince o da şaşkınlıktan ne diyeceğini şaşırmış.
Ece hemen evin içine girmiş ve cadının karşısına oturarak, anne benim karnım aç bana süt verir misin ? demiş.
Annesi bir ona, bir karşısında ki sahte Ece'ye bakmış, sonunda dayanamayarak, hanginiz benim kızım diye çığlıklar atmaya başlamış.
Sahte Ece hemen koşup annesinin boynuna sarılmış.
Anne, baba sizin biricik sevgili kızınız benim, bu bana benzeyen çocukta nereden çıktı.
Onu hemen evimizden kovun diye yalandan ağlamaya başlamış.
Ece iyilik perisinin kendisine söylediği planı uygulamaya başlamış.
Annesine ve babasına sizin kızınız benim.

Şu gördüğünüz çocuk benim kılığıma girmiş bir yalancı diye bağırmış.
Şimdi kimin gerçek Ece olduğunu size ispat edeceğim demiş ve önünde ki
büyük bardağa süt doldurup yarısına kadar içmiş.
Geri kalan sütü sahte Ece'ye uzatıp:
- Hadi sende iç demiş.
Kötü kalpli cadı hemen annesinin arkasına saklanmış.
Ece ona hadi içsene diye ısrar etmiş ama sahte Ece sütü görünce tiksinmiş ve kusmaya başlamış.
İyilik perisi yolda gelirken Ece'ye cadının sütü hiç sevmediğini ve tiksindiğini anlatmış.
Ece anne ve babasına dönerek:
-İşte bakın sütü görünce kusmaya başladı, sizin kızınız benim çünkü ben sütü severim demiş.
Bu kız yalan söylüyor, sizin biricik kızınız benim, diye cadı tekrar ağlamaya başlamış.
Ece iyilik perisinin kendisine öğrettiği sihirli kelimeyi söyleyerek cadıya :
-Hadi sende söyle demiş.
Kötü kalpli cadı şaşırmış, sana bu sihirli kelimeyi kim söyledi, sen bu kelimeyi nereden biliyorsun diye Ece'nin yanına koşmuş ve onu kollarından tutarak, yere doğru itmiş.
Ece yerde yatarken, ona hadi korkma söylesene diye tekrar sihirli kelimeyi söylemiş.
Annesi ve babası neler olduğunu anlamadan şaşırmış bir vaziyette öylece birbirlerine bakıyorlarmış.
Ece cadıya bu sihirli kelimeyi söylemezsin çünkü söylersen gerçek yüzün ortaya çıkacak, ondan korkuyorsun değil mi? diye sormuş.
Birden evin içinde mavi bir ışık parlamış ve ortaya iyilik perisi çıkmış.
Hemen elindeki sihirli sopası ile kötü kalpli cadıya vurmuş.
Cadı önce acı içinde çığlıklar atmaya başlamış ve gittikçe küçülerek yok olmuş.
Ece annesine ve babasına sarılmış.
Onlara başından geçenleri anlatmış.
Ecenin annesi ve babası iyilik perisine kızlarını kurtardığı için çok teşekkür etmişler.
İyilik perisi yine ateşböceği olmuş ve kırmızı ışıklar çıkarak, sihirler ülkesine uçup gitmiş.
CENGİZ DAMAR

02 Mart 2011 7-8 dakika 67 öyküsü var.
Yorumlar