Menzil

Bir savaş marşı çalmakta ihtiyar adamın adımlarında. Davulların tınısı belli belirsiz duyuluyor gibi, ancak çenesinin ritmiyle açık ediyor; -kalan- tüm ruhunu, ebedi bir varlığa mı? sonsuz bir boşluğa mı? diye düşünmeden içinden üfleyip, o an ölecek kadar coşkuyla dinliyor sur misali üflenen boruyu.

Bir nara koparıyor içinden, duyulmuyor... Ama şimdi daha bi' yürekli yürüyor, -allahtan ki belediyenin geçen ay yenilediği- kaldırımda. Aksi halde düşmesi kaçınılmaz olurdu; bu hışım ayağını sürükletirken geçmişinden menziline.

Kaçmıyor, kovalıyor... Geç kalmış, telaşlanmış... Bilinmeyeni biliyor...Sevgiliye gidiyor...

Yaşı var belki 80... DÜnyada yaşamaya değer tek şey yaradanın hatırıdır demişti bir keresinde.

Anı anına bulunması gereken yeri de yaradanı fısıldamış olmalı kulağına.Büyük soruyu da ondan sormuyor olmalı. Olmalı çünkü, ondan önce çocuklar varmış da, top vermiş onlara. Koşarlarken toprak sahaya, arkalarından gülümsemiş. Kendi arkasını da ihmal etmemiş. Bir de yanından geçen kamyonun tekerinden yumruk kadar bi taş fırladığında...

Ama hiç kanamamış soğurken başı.

20 Temmuz 2011 1-2 dakika 1 öyküsü var.
Yorumlar