Nasıl Tarif Edilebilir ki

Üç ağustos da verdim ilk selamımı o dönem çok tuhaf ve oldukça karmaşıktı benim için şimdi anlatması uzun hikaye insanın aklının karmaşıklığından ziyade yüreğinin karamsarlığa saplanmış bir çıkmazlığın resmini çiziyorken bilmeden benliğinde en acınası çıkmaz sokağa davulla zurnayla bulanmanın eşiğinde bir girdap yorgunluğu vardı yüreğimde dedim ya uzun hikaye herkes bir başka söyler bu karmaşık deyişe kimi boşluk der kimi yalnızlık bense yorulmuşluk diyorum bu garip gülümseyemeyişe
İnsanın kendine saklaması acı bir başkasına anlatması zor bi hayatın içinden çıkılmaz yorgunluğundan sıyrılmaya çalışmanın en çetrefilli yansımasının olduğu bir hikayeyi birkaç satırla anlatmaya başlamak istiyorum
Geçmişin yaralı izleriyle bezenmiş bir yorgunluğun tarif edilemez sancısıyla karışık bir o kadar da saçma düşünceleri içinde barındıran günleri geride bırakmaya çalışırken rastladım sana şimdi okusan bunları bir yığın soru soracaksın bana biliyorum ama şu dönemde okutmayı hiç düşünmüyorum neden diye soracak olursan belki bu yığınlarca sorunun yüneltilmesinden korkuyorum o niye diye soracaksın biliyorum ama ne biliyim ney nasıl anlatılır bilmiyorum öyle işte. Seninle karşılaştığımda daha doğrusu sana attığım ilk mesajda bana geri döneceğini tahmin etmemiştim açıkcası insanın hayatına yeni birini katması şu başta anlattığım karmaşık dönemlerden dolayı yok kalsın denilebilecek kadar hissizlik içermesi nedeniyle oldukça zor bir durumdu ama yine de güvenmek istemeyi denemeye çalışmayı denemeye çalıştım işte öyle bir şey iyi hatırlıyorum gece üç ü geçiyordu konuşmayı bitirdiğimizde ve o saate kadar sanki birbirini iyi tanıyan bir arkadaştıkda uzun zamandan beri konuşmuyorduk öylesine dolu dolu bir tanışma sohbetiydi açıkcası hayatın gizemlerini ve yaşanılan olumsuzlukların getirisini pişmanlıkları yorgunlukları sıkıntıları hiç tanımadığın birine anlatmak daha kolay gelir insana derlerdi bende sanırım öyle yapmıştım bi nevi iç dökme diyelim güzel bir başlangıçdı bizimkisi nedendir bilmem hiç korkmadan anlatabiliyordum sana kendimi teretdütlerim de yoktu ben anlatıyorum sen dinliyor sen anlatıyordun ben dinliyordum ha bir de gariptir o günden sonra aklıma hep beyaz çikolata takılmıştı ve ben ömrü hayatımda hiç beyaz çikolata görmemiştim ama seninle tanışmanın güzelliğinde senin için beyaz bir çikolata arayışı içine girmiştim sana yazarken tuhaf tuhaf gülümsemelerimi görüyordum kendim de oysa sıradan biriydin ama tuhaf bir his kaplatmıştın yüreğimde seninle konuşabilmek çok güzeldi nedense ve ben yeni biriyle tanışmaktan korkmadan tanımaya çalışıyordum seni sessizce seninle her konuşmamızın ardından seni tanıyormuşum hissine kapılıyordum ve bunun nedenini anlayamıyordum seni tanıyormuşum hissinin nedenini aylar sonra gördüğüm bir resmini daha seni tanımadan rüyamda gördüğümü hatırladığımda anlamıştım ama o dönemde yani o günlerde nedenini anlayamıyordum işte ama seninle konuştukça aklım hep sende kalıyor ve tekrar tekrar konuşabilmenin umuduyla zamanı geçiriyordum ve zaman sonra bir şeyin yani bir hissin farkına varmaya başlıyordum algılayamadığım açıklayamadığım bir histi bu anlatmaya korkuyordum çünkü kendime bile açıklayamıyordum söylesem inanır mıydın?
Seninle konuşurken yüzüme vuran gülüşlerimin nedeni ahenkle dalgalar eşliğinde yüreğimde filizlenen sevgin desem bunu anlayabilir misin nasıl dersin önce kendi kendine nasıl sevebilir ki esasen bana da sorsan ben de veremem bu sorunun cevabını ama öyle işte evet korkuyordum sana söylemeyi çünkü bu sevgiyi ucuz bir şıp sevdilikle yargılayabilir ve hatta buz gibi soğuk ve benim için katil bakışlı gelebilecek bir o kadar da ürkütücü tonlamayla söylenecek tek kelimelik saçmalama demeyle idam edebilirdin bu daha benim bile kendime açıklayamadığım sevgimi her ne kadar söyleyemesem de tarif edemiyordum ama seni seviyordum işte.

22 Şubat 2016 3-4 dakika 1 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • 8 yıl önce

    Sevda adına bir dolu yaşamışlık ve yürekten dökülen cümleler. Tebrikler günün bu güzel öyküsüne...👍

  • 8 yıl önce

    teşekkür ederim