Ne Fark Edermiş

Kuzenim telefon açtı. Abi yarın beni Sivas Havalimanına bırakır mısın dedi. Ne demek tabii ki bırakırım dedim. Gününü ve hareket saatini sordum. Uçağının on buçukta kalkacağını söyleyerek ertesi gün saat dokuz buçukta çıkmamızı önerince, ben prensibim gereği daha erken çıkalım dedim. Bir saatlik yoldu benim için ama tedbirli biri olduğumdan ve hızlı araba kullanmayı sevmediğimden dokuzda çıkmak üzere anlaştık.

Boş araba ile giderek yalnız dönmek yerine hanımı ve kızımı da birlikte götürmek istedim. Niyetim yolcu ettikten sonra Sivas'a girip o gün orada biraz onları gezdirmek ve ikindiden sonra da dönmekti. Kuzenimin annesi ablamızı da yanımıza alarak belirlediğimiz saatte Tokat'tan yola çıktık.
Zamanımız bol olduğundan aheste bir yolculuktan sonra havalimanına girdik. Erken gelmiştik birazda uçağın rötarı derken saat onbirde yolcumuza el salladık ve rotamızı Sivas'a çevirdik.

Şehre girince İstasyon Caddesinden, Hükümet Meydanından geçtik. Daha sonraları ismini öğrendiğim Mevlana caddesinden sağa (Hükümet Binasının arkasından) döndüm. Aslında uygun bir park yeri arıyordum. Bilmediğim caddelerden bir o yana bir bu yana dolaştım durdum. Şehir merkezine uzak karmaşık bir yerde nihayet uygun bir yer buldum. Kaldırıma ön iki tekerleği aşırıp dikine ve yan yana duran araçların arasına bende aracımı çektim. Nihayet sorunu çözmüş olduk. Ama bu iş burada bitmezdi, geri dönüşümüz olacaktı. Baktım ki araçların ön yüzü bir duvarı görüyor, duvarın arkasında çağla yeşili boyalı kocaman bir bina. Her hangi bir tabela olmamasına rağmen buranın bir okul binası olduğunu anlamıştım. Ben işimi hep sağlama alırım huyum kurusun. Araçların arka karşısında birkaç esnaf dükkânı vardı. Gittim birisine sordum. Adam kapıya çıktı binayı gösterince de Kız Meslek Lisesi dedi. Teşekkür ederek oradan ayrılıp, yine bir o yana bir bu yana epeyce yürüyerek şehir merkezine indik. Oradan uzaklaşırken güzergahımıza ekmek kırıntısı ufalamaya ya da geçtiğimiz o yerleri ezberlemeye gerek yoktu. Arabanın yeri artık kesin bildiğimiz bir yerdi, Kız Meslek Lisesinin önü..

Hemen bir restorana oturduk, yemekte iken hanım kıza bir gömlek alalım dedi. Tabiî ki kızımın ihtiyacı varsa neden olmasın. Bir, iki, üç derken çok yere girip çıktılar bir türlü alışverişi tamamlayamadılar. Bazen içerde, çoğu zaman da mağazaların önünde beklemekten hem sıkıldım, hem de yoruldum. Gün ilerliyor akşam vakti yanaşıyordu. Hadi geciktik arabayı alalım biraz İstasyon Caddesindeki mağazalara da bakarsınız oradan yolumuza devam ederiz dedim.

Şimdi arabanın yanına kendimizden emin olarak gidiyoruz. Gözümüzün aşina olduğu yerleri geçtikten sonra birilerinden soruyoruz. Hemşerim, arkadaşım, yeğenim diyerek Kız Meslek Lisesini soruyorum, tarif ediyorlar sağ olsunlar ama biraz daha uzakları tarif ettikleri kesin gibi.

Dolaşıp duruyoruz ve gittikçe geriliyoruz artık. Birine daha sordum, Sivas'ta kaç tane Kız Meslek Lisesi var. Bir tane diyor rahatlıyorum.. Adresimizi doğrulamak ve aracımıza kavuşmak için şu okulu biran önce bulmamız lazım.

Kız Meslek Lisesini nihayet bulduk fakat mümkün değil, ne binanın çevresi, ne boyası, ne de görüntüsü bizim aradığımıza benzemiyor.

İş başa düştü artık kendi imkânlarımızla ve bazı caddelerden, sokaklardan defalarca geçerek nihayet aracımızı bulabildik. Hanım, kızım ve ablamız araca binerlerken ben karşıdaki esnafa tekrar gittim.
-Birader, bu karşıdaki okulun adı neydi?
-Sağlık lisesi
-*?
Dudağımın bükülmesi ile yüzümde kendi kendine oluşan zoraki tebessüm şaşkınlığıma son verdi.
Tekrar sordum;
-Peki ama ben üç beş saat önce sorduğumda Kız Meslek Lisesi olduğunu söylemiştiniz..
-Ha Kız Meslek Lisesi, Ha Sağlık Lisesi ne fark eder.
-*?

Ne diyebilirdim ki, belki onun için hiç fark etmeyen benim için çok şey fark ettirmişti. Önceki soruşumda aracımı park ettiği mi, onun için öğrenmek istediğimi ifade etmiştim. Bu defa da kendisine ne kadar zamanımıza ziyan verdiğini ve strese girmemize sebep olduğunu anlattım. İnsanın kesin bilmediği konular da bilgiçlik yapmaması gerektiğini söyledim. O yüzü kızararak içeri girerken ben de aracımıza yürüdüm.

Çok geciktiğimiz için İstasyon Caddesindeki mağazalara uğramadan Tokat yoluna düştük, Alamadığımız bir gömlek ve aracımızı park ettiğimiz yeri aramak yüzünden, Sivas gezimiz hiçte düşündüğümüz gibi olmamıştı.

18 Nisan 2012 4-5 dakika 15 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (2)
  • 12 yıl önce

    Değişik bir hikâye baştan geçmiş belli. İnsan neyle karşılaşacağını bilemiyor, hayat ise bizim karşımıza sürpriz üstüne sürpriz çıkartıyor Hayrettin bey. Güzeldi kutladım...👍

  • 12 yıl önce

    Bence unutulmaz bir anı olmuş Hayrettin Bey🙂

    Sivas biraz karışık,kalabalık gibi birde yanıltan olursa bu durum olabilir yani...

    Siz yine de kırıntı bırakmalıymışsınız,gülümseten öykünüz için teşekkürler.