Ne Güzeldi Ne Güzel

Ahh...!!! O geçen çocukluk yılları var ya;
hani gözümde tüten hasret dolu eski yıllar...
O neşe, o özlem dolu eski yıllar...

İşte; o yıllar bir başka güzeldi.. Bir başka..

Aynı tastan çorba içmek, aynı sahanda yemek, yemek, aynı bardakla su içmek, elindeki kuru küp peynirli, çökelekli, ballı, kavurmalı, ovmaçlı, yumurta sağanlı dürümü yerken, karabaşa horoza ördeğe kuşlara kaptırmak, kardeşlerle bir yorganın altına doluşup, birbirimizi ısıtarak, niye açtın üstümü diye dövüşerek uymak...
Ne güzeldi.. Ne güzel...

Komşu kızlarla evcilik oynamak, kızları kerpiç duvarlı evlerin koytularında kaçamak öpmek, çelik çomak, kör ebe, uzun eşek, sek sek, hekmeli, mekemot, üç ayak, saklanbaç oynamak, bostan beklerken pınarlarda çaylarda ki kızıl çamurlu derlerde anadan üryan don şort bilmeden, kız kızan kardeş kardeş yüzmek, tavukları horozları hindileri çalıp, dağlarda yalan yanlış yarı pişmiş, el ayak yağlı yağlı pişirip yemek, komşunun kümesinden yumurta, ambarından buğday çalıp, koyunlardan yün yolup, dükkanlara götürüp, çerez, lokum bisküvi almak, tavukları kovalamak, köpekleri boğuşturmak, inekleri çeşmelere suya götürmek, kurumuş ot ve yaprak toplayıp, defter kağıdından sigara yapıp gizli gizli içmek...
Ne güzeldi... Ne güzel...

O neşe, o özlem dolu eski yıllar...

Eşeklere, atlara kağnılara sallara binmek, sap saman ot kokan tarlalara gitmek, çayırlara uzanmak, eşek üzerinde bostanlara bakmaya, ağıllara koyun keçi sağmaya giden, anaları gelinleri kızları kızdırmak, eşekleri ürkütüp onları eşekten düşürmek, bazen yakalanıp dayak yemek, bazen peşlerine takılıp, davar sürülerinin yanına gitmek, sağılacak koyun keçileri zorda olsa yakalayıp sağacak gelinlere kızlara getirip onlardan bir aferin. bir öpücük olmak, çoban köpeklerini sevip dövüştürmek, kuzuları sevmek, koçları, keçileri, tekeleri toslatmak..
Ne güzeldi... Ne güzel...

Ahh...!!! O geçen çocukluk yılları var ya;

Kelebeklerle arılarla sineklerle güveleklerle dostça gezmek, onlar peşimizde bağlara bostanlara gitmek, giderken dağlarda kurtlarca tilikilerce tavşanlarca gözlenmek, yuvasında yatan keklikleri, bıldırcınları yılanları çıyanları ürkütüp kaldırmak, onların çıtırtı-pıtırtısından beraberce ürkmek, bağda üzüm, bahçelerde meyve, bostanda ise bir ananın gelinin veya kızının elinden kelek hıyar veya domates yemek, etrafta hiç kimse yokken, üzümü meyveyi keleği hıyarı çalmak, çalmaktan zevk alıp, heyecanlanmak...
Ne güzeldi... Ne güzel..

Hani gözümde tüten hasret dolu eski yıllar...

Dibeklerde , gelinlerle, güzel kızlarla yarma (buğday ) dövmek, dövülen yarmaları, sıra sıra kara kazanlarda pişirmek, bağlardan sepetlerle üzüm toplamak, toplanan üzümleri pekmez yapmak için oluklarda çiğnemek, şıralar sıra sıra kara kazanlarda kaynarken pekmez, bulgur, hedik, içlerine ayva elma atıp pişirmek, kazan altlarında ateş korlarında süt mısır közlemek, kaynayan hedikleri, dam başına sermek, kuşlar yemesin diye başında beklemek, dam başında geceleri yıldızları seyrederek hediğin yanında yatmak. yarmaları yoğurtla karıştırıp ekşi ekşi ( yaşına aş, kurusuna tarhana) demek yarma tarhanası yapmak..
Ne güzeldi... Ne güzel...

Yaz yakıp kavururken, öğlen sıcağında, harman savuran ırgatlara, gartmer gözleme çökelek kavurma karpuz kavun, yanına da bir maşrapa yayık(çalkamaç) ayranı koyarak, bir beze sarıp azık yaptığı bohçayı anaların kızların gelinlerin elimize tutuşturması, harman yerine istemeye istemeye gitmek, tarlaya harmana varıca ırgatların o alın terlerinini silerek, sapların samanların üzerine bağdaş kurup azıklarını yerken gülen yüzlerini görmek, atlar, katırlar, öküzler de yoruldu, onlarda yemlerini yesin diye boyunlarına taktıkları hamutları çıkarmak, yem torbalarını takmak, yemler yemekler yendikten sonra, atları katırları öküzleri tekrar düvenlere koşmak, ırgatların yemekleri yerken, çay ve sigara molası verirken, bize dizginleri verip, sen devam et demeleri, düven üstünde atları katırları öküzleri daire çizerek sürmek, daha hızlı gitmeleri için arada sıra atların katırların öküzlerin sırtlarında bir kamçı şaklatmak...
Ne güzeldi... Ne güzel...

Ahh...!!! O geçen çocukluk yılları var ya;
hani gözümde tüten hasret dolu eski yıllar...
O neşe, o özlem dolu eski yıllar...

Akşam olunca, dağda ovada otlayan, koyun sürülerinin yanına gitmek, çobanın katran gibi isli çaydanlığında, odunla, tezekle kaynamış, yağ lekeli bardağından mis kokan çayı içmek, çoban keçesinin içinde, keçi koyun kuzu melemelerini, köpeklerin havlamalarını, canavarların (kurt)ulumalarını, çıngırak seslerini, bazen çobanın yanık yanık en sevdiği Türkülerden birini, sevdiğine çaldığı kaval sesini dinleyerek uyumak...
Ne güzeldi... Ne güzel..

Bahar gelince, küsküçleri (deynek) çıkarıp dağlardan çiğdem toplamak , kim daha çok topladı diye birbirimizle yarış etmek, yaz gelince ağaçlardan çağla meyve toplarken aşağı düşmek, çalı çırpıyla çitlenmiş duvarlardan atlarken üstü başı yırtmak, korkudan eve pısa pısa, (sine sine) gizli gizli girmek , anadan babadan dayak yememek için uyuyormuş gibi yapmak, gerçekten uyuyunca sabahları yine de yakalanınca dayak yemek, dayaktan sonra ağlaya ağlaya derin bir uykuya dalamak..
Ne güzeldi..Ne güzel...
O neşe, o özlem dolu eski yıllar...

Kış karlar bırakınca, kardan atam yapmak , kızacaklar diye gizlice kar yemek, öksürünce yinemi kar yedin diye şaplak yemek, derelerde çaylarda buz tutmuş su üstlerinde buzların kırılmasıyla gölet içlerine düşerek kaymak, tahta merdivenleri leğenleri demirleri odunları ne bulursak kızak yapıp yuvarlanarak dağlarda düşe kalka kaymak, köpekleri alıp ava çıkmak, ıslanmış şalvarla çoraplarla eve gelince ana- babadan azar işitmek, ara sıra ikide şaplak yemek.
Ne güzeldi.. Ne güzel..

Ahh...!! O geçen çocukluk yılları var ya;
hani gözümde tüten hasret dolu eski yıllar...
O neşe, o özlem dolu eski yıllar...

Analar gelinler kızlar tandırda gözleme gartmer içli çörek kömbe yaparaken, başına durup sıcak sıcak yemek, geceleri içi tezek dolu yer fırını hafif hafif sıcaklığını verirken, gaz lambası altında gönülsüz gönülsüz ders çalışmak, çalışıyormuş gibi yapıp, kitapdaki resimlere bakmak, bazen anamızın babamızın tatlı tatlı sohbetlerini, bazende tatlı tatlı kavagalarını görmek, konu komşunun sohbetlerini anlattığı hikayeleri dinlemek, köy odalarında iddayla oynanan oyunlar sonucu oyunu kaybedenler tarafından çekilen pişmaniyelerden, iddayı kayıp denlerce alınan lokum bisküvilerden yemek, düğünlrede sinsin oyununu, halay çekenleri seyretmek, halaya dizilenlerin sonuna ara sıra takılıp halay çekmek, düğün sofralarına büyüklerden önce oturup azar işitmek, gelin arabasının önüne taşlar dizip merdiven koyup yol kesip harçlık almak..
Ne güzeldi ...Ne güzel...

Eski baharlar, eski yazlar, eski kışlar..... Dost bakışlar.. Güler yüzler, tebessümler... Hal hatır edişler... Yokluğu var edişler.... Eski ramazanlar... Eski bayramlar... Eski Düğünler..

Mazinin derinliğine gömüldü.. Birer birer eski taslar, eski hamamlar .......

Ah...! O geçen en güzel eski yıllar...... Burnumda tüten buram buram Dağ, Bayır, Çayır, Çimen, Koyun, Kuzu, Tezek, Bağ Bostan kokan o neşe dolu eski yıllar..
Ne güzeldi... Ne güzel...


(N.K. 01 Kasım 2010)

02 Kasım 2010 6-7 dakika 14 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar