Ölmeden Önce Ölmek

Kim olduğunun bi önemi yoktu. Hele adının hiç önemi yoktu. Kendisi daha küçücükken annesi babası koymuştu zaten. Hayatta neyi kendisi seçmişti ki adını seçsin. Ne zaman mı oldu?Zamansızlığı iliklerine kadar hissediyordu.

Tam da bununla ilgili bir şeyler okudugu kitabını çöpe atıp dışarı çıktı. Çöpleri seviyordu. Ne gerek vardı ki hem bunları okumaya. Kalbi sıkıştı. Belki de kalbinin içindekiler sıkıştı. O kadar çok şeyi severse olacağı buydu işte. Nefesinin kesildiğini sandı. Kapıya yöneldi, koştu. Hayallerine de bu denli hızlı koşabilmeyi umardı.

Dışardaydı. Soğuk umrunda bile değildi. Sigarasını yaktı. En son ne zaman mutlu olduğunu düşündü.Lanet olsun düşünüyordu işte. Düşünebilmek ne acı bir şeydi.Sigarasından bir nefes çekti içine. Bütün zehri doyasıya çekti, soğuğu çekti, yalnızlığı çekti,çaresizlik zaten içinde vardı. Yorgundu. Oturdu. Oturmak için ağacın dibindeki bankı seçti. İnsanlar yazın bu ağacın gölgesinde oturmak için yarışırlarken kışın neden bu ağacı önemsemezlerdi. Ağaca ihanet edemezdi. Zihninde cevabi pek de önemli olmayan sorular vardi.Sorular önemliydi. Cevaplar hiçti. Hiçlikten ödü kopuyordu.

Derken üfledi... Üfleye bilmek güzeldi. O dumanla yaşamak zordu ki zaten ateş olmayan yerden duman çıkmazdı. Ayağa kalktı. Gökyüzüne baktı. Dün gece gördüğü rüyayı hatırladı. Rüyasında bulutların üzerinde ağlıyordu. Uyanınca bi anlam vermemişti buna; ama galiba şimdi anlıyordu. Gözleri doldu. Ama bunca insanın içinde ağlayamazdı. Bulutların üstüne çıkmayı ne kadar çok isterdi şimdi. Ağlayamadı. Yorulmuştu. Ayakta duracak hali kalmamıştı. Hem neden ayakta kalsındı ki?

Elindeki sigaranın üstüne düştü. Önce montu tutuştu,sonra diğer elbiseleri..Sonra bedeni. Yanıp gitmişti işte. Bu kadardı. Bir hikayenin bile kahramanı olmayı başaramadı. Ateşler içinde kayboluyordu. Siz sigara ateşiyle yandı sayın. Bedeni kül oldu. Ruhu bedenden ayrılmış dumanlarla gökyüzüne yükselmişti.Bir müddet kendisini izledi. Nasıl küle döndüğünü merak ediyordu..

Belki de de bir filmde izlediği gibi eski bir kütüphane yangınında ölmeyi dilerdi. Ama böyleydi. Sıradan bir insandı ve sıradan bi hikayesi vardı işte. Bedeni burada yanmıştı, ruhu da öbür dünyaya gidiyordu, yanmak üzere. Cehhennemden korkmuyordu, dünyadan ne farkı olabilirdi ki. Yanmaya alışkındı. Zaten bütün mesele buydu galiba: yana bilmek!!

Birden yağmur bastırdı. Küller etrafa saçılmaya başladı. Yağmur arttıkça arttı. Belki de bulutların arasında birileri ağlıyordu ...

05 Mart 2014 2-3 dakika 4 öyküsü var.
Yorumlar