Saatçi

Sincan’da, eski tren istasyonunun hemen karşısında, zamanın unuttuğu bir dükkân vardı. Ahşap tabelasında tek kelime yazılıydı: Saatçi.

İçeride, yüzlerce saat tıkır tıkır çalışırdı ama hiçbiri aynı zamanı göstermezdi. Kimisi geçmişte takılı kalmıştı, kimisi geleceği gösteriyordu. Saatçi İhsan Bey, gri saçları ve zamana meydan okuyan gözleriyle, her sabah saatleri tek tek dinlerdi.

Bir gün, genç bir kadın girdi dükkâna. Elinde durmuş bir cep saati vardı.

“Dedemden kaldı,” dedi. “Ama ne yaptıysam çalışmıyor.”

İhsan Bey saati aldı, gözlüğünü taktı, sessizce inceledi. Sonra gülümsedi:

“Bu saat çalışmıyor çünkü onun zamanı henüz gelmedi.”

Kadın şaşkınlıkla baktı.

“Nasıl yani?”

Saatçi, saatin arkasını açtı. İçinde küçük bir not vardı:

“Zamanı geldiğinde, seni en çok seven kişi bu saati çalıştıracak.”

Kadın gözyaşlarını tutamadı. O an, saatin içinden bir tık sesi duyuldu. Saat çalışmaya başlamıştı.

İhsan Bey sadece gülümsedi ve:

“Zaman, bazen sevgiyle başlar.”

12 Ekim 2025 1-2 dakika 2 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar