Sadece Bir Makarna Yemek Mi ?

Eve ulaşmak için hızlı adımlarla yolun karşısına geçti. Hemen ilk önüne gelen binaya girdi acelesi var dı. Apartmanın merdiven dairesine baktığında anladı doğru binaya girdiğini, Önceden buraya gelmişti. Merdivenleri çıkmaya başladı ve nihayet 3. katta koridorun en sonundaki kapıya geldi. İçerde kimsenin olmadığını biliyordu, cebinden arkadaşından aldıgı anahtarı çıkarıp kapıyı açtı, kendini içeri attı.

Bir an durdu ve koca evin sesizliğini dinledi bir süre ama vücüdu ona dinlenmekten daha önce yapması gereken şeyi; yemek yemesi gerektiğini söyledi. Şimdi Mutfaktan tanıdık ama bir o kadar da çekici bir koku geliyordu ki; bu kokunun çağırmasına asla hayır diyemedi. Mutfağa geçti gördüğü şey arkadaşının onun için hazırlayıp bıraktığı bir tabak yemekti. Olabildiğince geniş yapılmış, üzerinde bir çok değişşik çiçek desenlerinin olduğu porselenden yapılmış bir tabak vardı. Biraz ilerledi masaya yaklaştı tabaktaki, hemen hemen herkesin bir çok kez yediği ama o an için ona bu güne kadar hiç yemediği müthiş görünen bir yemek gibi geldi. Buna herkes makarna diyordu kısaca. Makarna masanın üstündeydi ama ortada ne bir sandalye vardı ne de başka üzerine oturulacak bir esya.

Bir sandalye bulabileceğini düşündü diğer odalara gidiyordu. Soldaki ilk odaya girdi, burada küçük bir tabure buldu onu alıp almamakta teredüt içindeyken, alıp mutfağa masanın yanına koydu ama o kadar yere yakındı ki rahat rahat yemek çok zordu. Hemen başka odalara baktı ve çalışma odasında bir sandalye buldu onu görünce ufak bir tebessüm etti. Sandalye o kadar yüksekti ki bunun la masaya otursa kolları makarnanın içinde oldgu tabağa erişemezdi. Tebessümü biraz da kendisine idi çünkü bir yemek yemek o kadar da zor olmasa gerekti, tabağı alıp bir çatalla onu ayakta da yiyebilirdi. Bir an düşündü ve her zaman hayatın kendisine gösterdiği çeşitli durumlarda istediğini her halukarda yapma dürtüsü ile düşünürken buna açlığın verdiği kararsızlıktan doğan sinir de eklenince, neredeyse kendini bu duruma düşüren arkadaşına bile kızdı. Buna dışardan herhangi bir seyi yapmaktaki inat diyebiliriz, bir başkası ideal deiyebilir, bir başkası takıntı, bir başkası başka bir şey der. Bazende bu sayılanların hemen hemen hepsi bir araya gelebilir. İşte o anlardan biriydi yaşadığı ki, bu yüzden basit bir yemek yeme olayı bir çok etkenle büyümüş bir insan için büyük bir sorun haline gelmişti geçen bir kaç dakika içinde.

Uzun sandalyenin olduğu odada bir de masa vardı tam o sandalyeye göre yüksekliği olan ama üzerinde arkadaşı çok çalıştığı için çok kirliydi. Bir başka odaya girdi burada ise hiçbi sandalye yoktu..

En sonunda aklına bir fikir geldi ve odadan uzun sandalyeyi alıp mutfağa getirdi. Masanın üstündeki Yemek tabağını kenara çekti. Dolaptan bir tepsi çıkararak uzun sandalyenin üzerine koydu, masanın üzerine çıktı. Yanındaki yemek tabağını sandalyenin üstüne koydu. Sandalyeyi kendine doğru çekti tam istediği kadar yükseklikte olmuştu herşey tamam gibiydi. Bir an düşündü eksik olan birşey vardı ve çatalı dolaptan almayı unuttuğunu anlayınca sinirlendi hemen sandalyeyi itip çatalı aldı, bir bardak suyunda aklına gelmesine sevinerek bardağa suyu doldurup masaya koydu. Masanın üzerine oturup sandalyeyi tekrar çekti kendisine herşey bu sefer tamamdı. Çatala makarnayı doladı ve en sonunda kendisinin dolayısıyla vücudunun istediği şey gerçekleşiyordu ki ağzına değen ilk lokmada suratı, yemeğin ilk lokmasında onu begenmeyen bir çocuk gibi buruştu, çünkü yemek çoktan soğumuştu. Lokmayı ağızında çiğnemeye başladında ise midesi sevinerek vücüda herseyin normale dönmeye başladığını iletti. Vücudunun rahatlamasıyla gerilen sinirleri yumuşamaya başladı ve yemek sonunda herhangi bir sinir hali kalmamıştı.

Yemek bittiğinde eve ilk geldiği zamandan bu yana yapmış olduğu dışardan yer yer komik, yer yer anlaşılmaz tavırlarını düşündü. Gülmeye başladı ardında yemeğin bunları yaparken soğuduğunu düşünerek kendisine kızdı. Orada başka biri olmuş olsadı ona ' bunda ne var yemeğin soğuması normal birşey bu kadar abartma' derdi ama o kişinin yapmadığı şey empati kurmak olduğunu düşündürdü o zaman. İki insanda birbirini anlayamazdı. Böyle bir insan olmadığı için sorun yoktu kendi kendine kızabilir kendine gülebilirdi. Kimse de ona herhangi birşey diyemezdi.

Bu yüzden düşünmeye devam etti önemli olanın hangisi olduğu konusunda kafa yormaya başladı. Yemeği hemen yemek, eve ilk girildiğinde ayakta yiyip bitirmek mi yoksa bu kadar zahmete katlanıp zevk ile yemek mi? Bu sefer zevk ile yine yiyememişti çünkü yemek soğumuştu, fakat ne olursa olsun o yemeği tamamen bitirdi. Diğer yandan da herhangi bir sandalye aramadan ayakta yemek yemeğe başlasaydı yemeği sıcak bir şekilde yiyebilirdi. O zamanda yemek yerkenki şekli konusunda bir sorunu oluyordu. Bir türlü tüm istedikleri aynı anda olamayacakmış gibi geldi. Bunun kendisi için hazırlanmış mikro bir eğitim programı olmalıydı kendisi için. Bu düşüncesine de güldü. Birazda daha farklı düşünüp midesi ile empati kurmaya çalıştı. Midesi için yemeği ayakta, oturarak, sıcak ya da soğuk yemesinin bir farkı yoktu. Mide için yemek ya var ya da yoktu. vücudun yemek varlığında yapacakları belli, yokluğunda yapacakları belli idi ama aklı için bu durum farklı oluyordu. Herhangi bir durumda her zaman seçenekler var oluyordu...

Ertesi gün işine gitti masasına oturdu. Burada ofis kapıları genelde açık olduğundan kapıdan geçen arkadaşını gördü ve çağırdı. Yemek için teşekkür edip kendisine normal bir sandalye almasını espirili bir dille söyledi. Ardından da yemeği bir türlü sıcak yiyemediğini anlattı. Arkadaşı ona tebessümle beraber zaten yemeğin soğuk olacağını bildiğini çünkü yemeği tam bir saat önce masaya koyduğunu söyledi. Çok işi olduğu için tekrar işinin başına, akşamki Galatasaray-Fenerbahçe maçını arkadaşlarla hep beraber izleyeceklerini hatırlattıktan sonra döndü.

Önceki gün yemek bittikten sonra düşündüğü o kadar şeyin üzerine bir de yemeğin her halükarda soğuk olacağını eklemesiyle basit bir yemek yeme hikayesinin nasıl bu kadar büyük bir düşünce yoğunluğuna dönüştüğüne hayret etti bir an için...Aslında bu kadar düşünmese de olurdu, sonuç değişmeyecekti yemek yine soğuk yenecek yine ertesi gün bu işyeri masasında işinin basında olacaktı. Bu kadar düşünceden elde ettiğinin ne olduğunu düşünüp durdu saatlerce...

07 Ocak 2011 6-7 dakika 1 öyküsü var.
Yorumlar