Sahi Orda Mısın? (4)

Sahi orda mısın? Gülünce bir güneş gibiydin. İnsanın yüzünden hüzün ve keder kışını def eder, yalancı olmayan bahara müptela ederdin. Yüzün, çamurla güzelleşse de muhteşem; gözyaşların güz yağmurlarından farksızdı. Bedenin, hep gündöndüler gibi güneşe maşuktu. Ruhun ?alçak gönüllülüğün? ?yüksek? deryasında tevazu içerisinde temaşa halindeydi...... Şehrin arka sokaklarında gündelik arayan sokak sürtüklerinden değildin sen. Vücudunu değil ruhunu pazarlayanların fersah fersah uzağındaydın. ....
Aman boş mu vereyim.....
Neden?....
Senin sevgini, Eyfel Kulesi'nin tepesine astığım için mi? ...Yoksa Özgürlük heykeline ?Ben özgür olmak istemiyorum; sevdamın esiri olmak istiyorum diye kazıdığım için mi?.... Yoksa bombaların altında yerle bir olan Bağdat'ta bir bomba da bana düşer mi deyip yaka bağır gezdiğim için mi? ...
Boşver ne demek?...
Ne kadar sanal ve yapmacık bir kelime bu......Ne kadar da imansız......







Sahi orda mısın? Aklıma meşhur Hint kumaşını dokumasın, İngiliz kumaşı satılsın diye parmakları kesilenler geliyor. Senin onlardan da haberin yoktur...... Peki, 12 Eylül darbesinden sonra ?Bizim çocuklar Türkiye de ihtilal yaptı.? diyen kişiye ?Damdaki Kemancı? oyununu seyrederken haberi getirene dönerek gülümsemesini de mi bilmiyorsun? İhtilal aslında benim derviş yüreğimde yapıldı farkında mısın? O yürek ki; Taptuk Emre'nin kapısına kırk yıl eğri odun getirmeyen Yunus Emre gibi yıllardır senin gönlüne en ufak bir zemheri düşürmedi. Neden başını öne eğiyorsun? Bilmediğim bir şey varsa söyle........Tamam bir kere Roma'yı yakmışlar, tekrar yakarım dersem inanmazsın ama gücüm kendime yeterse sırra kadem basar giderim ey güzel gözlü yar. Sen yeter ki söyle...Ben miyim sebep?








Sahi orda mısın? ?En aciz, en beceriksiz insan kimdir?? diye sormuşlar ünlü bir zat'a. O da bu soruya şu cevabı vermiş: ?En aciz, en beceriksiz insan; dost aramayandır. Ondan daha acizi, daha beceriksizi ise bulduğu dostu kaybedendir.? Şimdi beni en aciz, beceriksiz ilan ederek gazetelerin ilan sayfalarına mı düşürmek istiyorsun? Kötü yola düşmek gibi bir his uyandıran bu hamleni satrancı bildiğin için mi yapıyorsun?
O zaman söylesene at ne türlü gider? Fil ne iş yapar? Şah nerede? Mat olan kim?.........
Hayatın her türlü atraksiyonlarını benim üzerimde denemesen olmaz mı?
Tamam, ben kendi başıma bir adam olabilirim
ama sevgim görüyorsun bak, bir küresel felaket çıkarmak üzere.... Eriyor kutupların buzları sevdamın ateşinden..... O ateş ki magma tabakasının özünden salgılandı sayende........







Sahi orda mısın Ayaklarının seni ölüme götürdüğünü bilerek, hiç ay ışığında yürüdün mü? Zehri yudum yudum içip acıya gülümserken, mağrur muydu bakışların hayata? Korkunun darp izlerini ruhundan silip, özgürlük marşları mı söylüyordun sevgiliye? Ölümü ölümsüzlük addedip beynine, ılık ılık tebessümler mi gönderiyordun cellâda? .....
?Esaretin Bedeli? ruhunun en derinliklerinde onulmaz yaralar mı açıyor, sevginin bedeli olarak.
Sevgi bedel isterdi biliyorsun değil mi? Bedel, dik duranların yalnız kaldığı bir sonucu önümüze kayarken vazgeçeceğimi mi sandın bu kara sevdadan........
Kaybedenlerin vazgeçenler olduğunu bilmiyor muyum sanıyorsun?
Ben mi bilirim.
Tabiî ki ben bileceğim...
Tamam, bu fakirhane gönlümün ev sahibi sensin ve senden başkasına da kiraya vermeyeceğim. Ama müsaade ette hangi durakta ineceğin kararını ben bileyim...Hoş o durağı da biliyorsun ya...






Sahi orda mısın? Ellerimde hüzün var. Kırmızı kan lekesini andıran. Gelincik tarlalarından, sevdaya teklifsiz sunulsun diye aşırılmış güller. Bu güller sana benim ızdırabımı; çiğ düşmüş gözyaşlarıyla anlatmaya çalışıyorlar...
Lütfen dönüp de bakmıyorsun... Umutsuzca yuvasından ayrılan annenin bulamadığı nevalenin yüreği dağlayan acısının, çığlıklarla beraber pervaneleşerek semada çıkardığı erozyonu gördün mü hiç?.....
Her kanat çırpışında annenin bir kez daha öldüğünü hissettin mi? Çaresizlik içinde...Yavruları o minnacık ağızlarını açmışken........
Üzüntüsünden yuvasına dönemediğini biliyor musun?.... Benim kalbim de aynen öyle inanılmaz bir şekil aldı.... Her yıl nadasa bırakılan duygularım dumura uğradı....
Şimdi söyle ben bu halde nereye gideyim?...







Sahi orda mısın?





Yok musun?







Ben gideyim gelmeden üstüme hayatın yükü
Ben gideyim yeter ki yaşasın bu öykü
Ben gideyim düzelir belki bu türkü
Bilinmez ki sonun da ölümde var ömürde







Sen nerdesin bilmiyorum, yüreğim nerede
Sen nerdesin biliyorum, dermanım sende
Sen nerdesin gidiyorum, arkamdan gel de
Bilinmez ki sonunda, ödül de var özür de






Gaziantep

05 Kasım 2008 4-5 dakika 24 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar