Selami

Bugün sizlerle yaşanmış bir öyküyü paylaşmak istiyorum:

İstanbul'a atandığım yıllarda, büyük Çamlıca tepesindeki işyerime her gün saat 07.30 da yetişmek zorundaydım. İstanbul trafiğini düşününce bunun ne kadar zor olduğu ortaya çıkacaktır. Ayrıca o günlerde tepeye dolmuş ve otobüs çıkmadığı için, Kısıklı Meydanından yukarıya yaya olarak tırmanılırdı. Çam ve ıhlamurlarla bezeli, meyilli harika bir yoldu bu, vakit varsa çokta zevkliydi doğrusu. Ama eğer zaman darsa tercih ettiğim daha dik kestirme bir yol vardı ki sık sık bu yolu tercih ediyordum doğal olarak.

Bir gün bu yolun kenarında, bir türbe fark ettim. Selami Baba Türbesi yazıyordu tabelada. Bir fatiha okumak üzere yaklaşınca; yaşlıca bir bey yanıma gelip türbe hakkında bilgi vermeye başladı; tanışmış olduk. Birkaç gün sonra o beyin yanında, güleç yüzlü hafif aksak genç bir bayan gördüm, kızı veya başka bir yakınıdır düşüncesiyle selamlaştık. Artık her geçişte bayanla hal hatır soruyor. hatta vakit varsa,ufak sohbetlere dalıyorduk.Derken böyle bir gün gülümseyerek beni şaşırtan hayat hikayesini bir çırpıda anlatıverdi:

Gülümser Hanım Orta Anadolu köylerinden birinde,sessiz,sakin,anacığıyla yaşarken,evlenmeyi hiç düşünmemiş.Gülerek dedi ki ayağım sakat olunca pek işe gidemedim,benim istediğim,beni almadı beni isteyeni de ben almadım;öyle kalıverdim işte.
Derken anacığı amansız bir hastalığa yakalanır. Evlerini satıp İstanbul'a hasta haneye gelirler.
Gülümser günlerce hasta hanede, anacığını kurtarmak umuduyla uğraşırsa da kadıncağızı kurtarmak mümkün olmaz ne yazık ki. Gülümser yapayalnız kalmıştır gurbet ellerde. Anacığını verdiği topraklardan ayrılmayı istemez. Köyünde de bekleyeni olmayınca bu koca İstanbul'da bir ekmek parası kazanır, yaşar giderim elbet diye düşünür. Acısını kalbine gömüp başlar iş aramaya. Ancak birkaç denemeden sonra bunun ne kadar zor olduğunu anlar.Derken bir bakkal kardeş Çamlıca' ya gitmesini önerir.Orada büyük evlerde zengin aileler yaşar,yatılı,yardımcı arayanlar çoktur der.Kadıncağız düşer yollara.
Söylenenler gerçektir ama; oraları görenler bilir; o muhteşem malikaneler caddeye sur duvarlarıyla kapatılmış ve koruma altındadır. Kapılarını çalmak yürek ister inanın.Gülümser de hiç birinin kapısını çalamadan yorgun susuz umutları tükenmiş bir halde Selami Baba Türbesini görür.Suyunu içip duasını mırıldanırken yaşlıca bir bey yanına yaklaşır ve derdini sorar.Kadın bütün safiyetiyle yaşadıklarını gözyaşları içinde anlatır.Adamcağız da benzer bir şekilde İstanbul'a geldiğini anlatır dertleşirler.

Gülümserin gidecek yeri yoktur buraya sığınır. Adam biraz ileride bir köşkün müştemilatında yaşamaktadır. Seni eve götüreyim dinlen ben burada kalırım derse de kadın kabul etmez, türbenin yanındaki kulübede kalabilmek için izin ister. Adam mecburen kabul eder ama onu korumak için gizlice bütün gece dışarıda nöbet tutar.Aradan günler geçer.Gülümser aradığı işi bulamaz ama gündüzleri türbenin temizliği ile ilgilenir,oracıkta pişirilen yemekleri birlikte yer birbirlerini tanımaya başlarlar.İkisi de diğerinin dürüstlüğüne hayrandır.Adam Gülümseri çok beğenmiş ama yaş farkından dolayı çekinmektedir.Gülümser bir gün biz evlensek nasıl olur deyiverir.Adam şaşkın mutlu evlenme teklif eder; evlenir,müştemilata yerleşirler.Küçük bahçelerini de ekip,yetiştirdikleri,marul,maydanoz gibi şeyleri türbenin önünde satmaya başlarlar.
Günler ayları takip eder; Gülümser aradığı güvenli hayata, adamcağız da sıcacık bir aileye kavuşmuştur. Özetle aradıkları her şeyi buldukları için şükretmektedirler.
Ama Rabbimin onlara bir sürprizi daha vardır. Gülümser hamile olduğunu anlar. Bunu eşine söylediği gün adam gözyaşları içinde şükreder ve günlerce şükür orucu tutar.Zaman dolar ,Allah onlara nur topu gibi bir erkek çocuk armağan eder.Adını Selami koyarlar.
Ben o günlerde Selami yi de tanıdım. Bir gün okul dönüşü rastlaştık. Kırmızı yanaklı, tonton mu tonton Gül yüzlü bir çocuktu, pırıl pırıl afacan gözlerle bakıyor, büyüyünce pilot olmayı hayal ediyordu. Anne babanın da tek hayali onun okuyup büyük adam olmasıydı zaten.

Selami şimdi koca bir delikanlı olmalı. Dilerim tüm aile mutlu bir şekilde hayallerini
yaşıyorlardır. Diyorum ki,

Ersede hazana ömrün baharı;
Sımsıcak yazlara gebedir karı!
Sevip sevilmek en büyük kârı
Her şeye rağmen güzel yaşamak.

02 Mart 2012 4-5 dakika 12 öyküsü var.
Beğenenler (5)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    Güzel bir öykü hayatın içinden özenle cımbızlanmış adeta kutlarım Gülten hanım içtenlikle...👍