Sessiz Duvarlar

Sokaklarda cılız ışıklarıyla yanan lambalar ancak bulundukları direğin dibini aydınlatıyordu. Yaşlı adam duvarlara tutunarak evine gidiyordu. Karanlıkta fark edemediği bir kova ayaklarına dolaştı. Kovanın yuvarlanmasıyla birlikte ayaklarına bir sıvının döküldüğünü hissetti. Ağır adımlarla evine doğru ilerlerken sokakta koşan gençler ve onları takip eden gece bekçileriyle karşılaştı.
İçeriye girdiğinde ayakkabı ve paçalarının boya içinde olduğunu farketti. Olanlardan haberi yoktu, bunlara bir anlam da verememişti. Yaşlı adamın yaşananlardan haberi olmasa dahi etrafında duvarlardaki yazıları her yerde görüyordu. Oysa bekçilerin kovaladığı gençler o yazıları yazıyordu ve aralarında onun küçük oğlu Ali de vardı.

Yetmişli yılların sonlarıydı birçok genç gibi Ali de ne maksatla, hangi amaca hizmet ettiğini ve idealinin ne olduğunu dahi bilmeden arkadaşlarına uyup ülke genelinde faal illegal bir örgüte kaydolmuştu.
Her örgüt militan toplamak maksadıyla gençlerin beyinlerini yıkayarak kadrolarını genişletiyordu. Hemen her örgütün mensuplarını toplayıp bilgilendirdiği ve onlara görev taksimi yaptığı bir toplanma yeri, örgüt evi vardı. Bu gençler gece veya gündüz örgüt faaliyetlerinde kullanılıyordu. Örgüt propaganda yapabilmek için göze batacak şekilde duvarlara yazılan yazılara önem veriyordu.
Gecenin karanlığından faydalanarak sokaklara çıkıp örgütün propagandasını yapmak için duvarlara yazılar yazan gençlerle gece bekçileri arasında hemen her gece bu kovalamaca yaşanıyordu. Gündüz yürüyüş yapıyorlar ve bildiri dağıtıyorlardı. Ali ve Ali gibi birçok genç nasıl bir gaflet ve tehlike içinde olduklarının farkında değillerdi, her an karşıt görüşlü biriyle başının derde girmesi an meselesiydi.

Akşam yemekleri yenmişti, yoksul aileler için televizyon henüz lüks denecek bir eşya konumundaydı. Gençler genelde kahvehanelere ve sinemaya gidiyordu. Ali de ayni maksatla evden çıkıyor kimi gece kahvehane veya sinemaya gidiyor, kimi gece de örgüt evine gidiyordu.
Tabi daha sonra da sokaklara çıkıp duvarlara yazı yazıyordu. Kovalar ve fırçalar hazırlanmış yine müsait bir duvar arıyorlardı. Ali sıvalı düzgün bir bahçe duvarına yanaştı, kendine söylenen sözleri duvara yazmaya başladı. Her ne kadar sessiz olsa da bahçedeki köpek onu fark etmişti ve havlıyordu. Köpeğin havlamasıyla evden dışarıya bir kişi çıktı, Ali duvar dibine gizlendi, görünmüyordu, köpeğin havlamasına evden çıkan güzeller güzeli kızı Ali gördü. Kız etrafa bakındı ve tekrar eve girdi. Ali o gece olaysız eve döndü fakat aklı kızda kalmıştı.
Ertesi gün öğle saatlerinde çıkıp o sokağa gitti, yazı yazdığı evin etrafında bir iki tur attı, kızı görmeye çalıştı. Kendi mahallesi olmadığı için kızı ve ailesini tanımıyordu. Bir iki tur daha dolaşıp şansını zorladı ve nihayetinde kız komşuya çıkarken onu görme şansını yakaladı.

Kız çok güzel bir kızdı, Ali yıldırım aşkına tutulmuştu tabi bunu kıza hissettirmek onunla konuşabilmek marifetti.

Ali uzun bir çabadan sonra kıza arkadaşlık teklif etme fırsatını yakaladı. İlk zamanlarda kararsız olan kız da zamanla Ali'den hoşlandı ve arkadaşlığı kabul etti. Ali hemen her gece sokakların genelde örgüt üyesi gençler ve gece bekçilerine mesken olduğu saatlerde yönünü kızın evine çevirip kova ve fırçasını alıp gidiyordu.
Artık yazı bahaneydi, yaşadığı tehlikeler dahi onun için önemli değildi. Fakat Ali için esas önemli olan kızın ailesine görünüp onların tepkisine maruz kalmaktan korkuyordu.
Ve korktuğu başına geldi. Yine gecenin geç saatleriydi Ali esas maksadı kızla buluşmak olsa da kova ve fırçasını eline alıp sevdalısının evine yanaştı ailesinin gözüne batmamak için rastgele duvarı karalıyordu.
Yanına bir genç yanaştı ki bu genç karşıt bir guruptandı.
-Arkadaş burada ne ararsın diye sordu, Ali ne diyeceğini şaşırdı elindeki fırçayı bıraktı karşısındaki gencin yüzüne baktı.
- Genç, "bu mahallede seni görmeyeyim" dedi. Ali gencin karşıt bir guruptan olduğunu biliyordu, fakat bilmediği bir şey vardı bu genç âşık olduğu kızın ağabeyiydi.
-Ali olay çıkmaması için "tamam kardeşim" deyip gitti. Ama kızı görmek için o mahalleye gitmekten başka çaresi de yoktu. Bilhassa geceleri oralarda dolaşmak güçleşmişti. Ali gündüz motosikletine binip kızın mahallesinden geçiyordu, onunla buluşmanın yollarını arıyordu. Tam evlerinin önünden geçiyordu ki evden çıkan gencin önceki gece sokakta karşılaştığı kişi olduğunu gördü. Ali o an ne olduğunu anlamasa da kısa bir süre sonra bu gencin kızın ağabeyi olduğunu öğrendi. İşi çok zordu Ali'nin, bu durumdan habersiz olan kız henüz Ali'nin de bir örgüt üyesi olduğunu da bilmiyordu.

Tarihler 12 Eylül 1980. gösteriyordu sabah radyolarını açan halk marşlarla uyandı. Sokaklar asker ve polislerle doluydu sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Örgüt üyeleri tek tek evlerinden alınıyordu. Ali ne yapacağını şaşırmıştı gidebileceği saklanabileceği hiçbir yer yoktu.
Evine sıkışıp kalmıştı aslında Ali örgüt adına çok aktif görevlerde bulunmamıştı, fakat örgüte üye olmak dahi suç unsuruydu. Evlerinin kapısı çalındığında Ali başına gelecekleri anlamıştı, düşündüğü tek şeyse bunu yaşlı babası ve ailesine nasıl izah edecekti. Kapıyı açan yaşlı baba askerleri karşısında gördü, artık Ali'nin bir şey izah etmesine gerek kalmamıştı.
Askerler Ali'yi alıp gitti. Mahkemesinin görülmesinden sonra önemli bir suça iştirak etmediği için kısa bir süreyle mahkûm edildi. Fakat Ali'yi esas sevdiğine hasret kalışı ve onu kaybetme korkusu düşündürüyordu. Hapishanede dışarıda olanlardan haberi yoktu oysa korktuğu başına gelmişti.

Ali infaz evinden çıkar çıkmaz evine gitti ve hemen tekrar dışarıya çıkıp kızın mahallesine koştu fakat bilmediği bir durum vardı, Ali hapisteyken babası sevdiği kızı bir başkasına vermişti ve bu durum Ali için idamdan dahi daha ağırdı.

06 Kasım 2012 5-6 dakika 30 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    Çok hüzünlü bir öykü on iki eylül ile de ilintilendirilmiş. Bizler o zamanlarda buluğ çağlarından gençliğe yeni yeni adım atıyorduk ve o yazılardan her sokakta vardı hemen hemen. O gençler birbirlerini sevecek yerde birbirlerini vurur oldular sokaklarda. Yudumuz üzerinde oynanan oyunlardandı 12 Eylül. Hüzünlü gerçekten tebrikler Mustafa...😅👍😅