Sevda Kelebeği

Büyük bir sevdanın tutkusu doruklardaydı.Vurgun yemiş iki yürek çalkantılarla dolu deryada durulmayı beklerken,umutları deli dalgalarla sürüklense de balçıklı kıyılara,her dibe dalışta bir inci tanesi çıkarmaktı gayesi sevdanın.

Serzenişlerin daha sonraları kulakları tırmalarcasına oyacağı,kalbine acı ve hasret koyacağı nereden bilinirdi ki,
hiç bir sevda acı çekmek için başlamıyordu ki bu yola.

Kuvvetli,sargın ve delice yaşayan bu sevdanın tohumu öylesine aşkla tutunmuştu ki toprağına,koparabilene aşk olsun.Aylar yılları kovaladı.Bahar dalları çiçek açtı.Nergis,papatya,gelincik,kasımpatı üstünde rengarenk kelebekler çoşkuyla uçuşuyordu.Zaman su gibi akıp gittikçe,acılar yürekleri dağlıyordu.İlk meyvesi geliyordu bu tutkulu aşkın.Kadın mağrur ama sabır doluydu.Tutunduğu tek sevdalısı bu meyvayı tadamayacak,çiçeğini koklayamayacaktı.Adam çok uzaklardaydı.Kadın ekin ektiği tarlasında,kırıp iki dizini,iffetli ve cesur yüreğiyle,yüksünmeden,bu büyük aşktan yara aldığını tabiat anasına belli etmeden,sancılı bağrışlarını gizleyerek,çocuğunu doğurdu.

Bacaklarındaki mecalsizliğe rağmen,kalbindeki tek güç,sessizliği bir anda cılız ağlamasıyla bozan minik yavrusuydu.Annesinin içinde yanan ateşli göğsüne minicik elleriyle dokundukça,annesinin yüreği tarifi imkansız bir duyguyla kabarıyordu.Melekler bebeği saf saf gülümsettikçe,etrafa ışık saçan bebeğin,sureti kanlı toprağa yansıyordu.Sırtına bağladığı bebeği,irin dolu göğüslerinden süt beklerken çaresiz ananın tasası her geçen gün büyüyordu.Tükenmez sabır dolu yüreği acaba daha sonraları varlığını kaderine teslim edecek miydi,yoksa hala direnecek miydi?Nereye baksa karanlık,neyi tutunsa ateşti.Elini de,yüreğini de yakıyordu.Babasız çocuk büyütmek kolay mıydı?Çoraklaşan bakımsız toprağındaki başakları da,kendi gibi boyun büküyordu kaderine.Bir zamanlar sevdasıyla başına konan neşeyle uçuşan kelebekler,her sene saçlarına kırağı düşürüyordu sanki.

Bu yola yalnız devam etmeyecekti,çünkü her nefes alışında, içinde kabaran büyüyen meyvasının adı aşktı,umuttu.O buzlarla kaplı dağların arkasındaki sırıtan güneş,buzları erittiğinde sevdiğini getirecekti mutlak bu cennet bahçesine ve doğan bebeğini aşkla koklayacaktı VE BU AŞK YALNIZ BÜYÜMEYECEKTİ.
ve son satırlarını yine aşkla bitirdi kadın,yarına umutlarla uyanarak,sevda kelebeğini sevdiği adamın rüyalarına uçurarak...

omuzuna yeniden bir umutla değeceğim
bir kıvılcım,bir umuttur kanayan yüreğime

neredeysen çık gel,doğuracağım nice aşk var
sanma başka kır çiçekelrine uçup gideceğim
ben sana ömür adadım,seni bekleyeceğim..

03 Mart 2011 2-3 dakika 19 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar