Sevgiliye Mektup II

Ne yazsam seni anlatmaya yetmeyecekti. Ne zaman kalemi elime alsam seni hatırlayacağımı biliyordum. Şimdi karşımdasın yüzünde yanlışlıkla bir bardak kırmış çocuğun annesine o masum bakışı var. Kalbim çenemden daha hızlı çalışmakta. Beynim geçmişin, hayallerin ve şimdinin arasında sıkışmış durumda.Kelimeleri toparlamakta zorlanıyorum. Geçmişin hesabını sormak geçiyor aklımdan. Gözyaşlarıma ve ağzımdan çıkanlara hakim olamadan. Bu fikrim bir diğerinin ayağına takılıyor. Ölüm gibi huzur ve korku doluyor içim.Sonra'nın bilinmezliğine bırakıp her şeyi teslim olmanı istiyorum. Senin diktatörlüğün altında ezilen duygularımı ördüğüm demir parmaklıkların arkasından çıkarmak. Anılarımızla dolu o geniş avlunun dışını bu kez hayal etmek değil görmek istiyorum. Geçmişin yükünü taşımaktan kurtulmak istediğim. Verdiğim sonsuz kayıbın vasiyetini gerçekleştirmek. Yıktığın tüm hayalleri bir bir gerçekleştirme arzusu belkide. Saliseler içinde beynimden geçen onlarca fikirden sadece bir kaç tanesi bunlar. Ağlıyorsun ne varsa siliniyor aklımdan. Titreyen ellerimle silmek istiyorum göz yaşlarını. Bir anda yok oluyorsun.
Ağzımdan çıkan nefes yapışıyor pencereye. Damla damla akıyor hayalin. Çaresizliğime acımaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Bir kadını çok sevebilmeyi beceriyor fakat kolay olanı yapamıyorum. Unutamıyorum lanet olsun elimde değil unutamıyorum.
Çakmağı almak için çeviriyorum kafamı. Cılız bir masa lambasının refakatçılığında bakıyorum odama. Odamla yedi yaşımda tanıştığım geliyor aklıma. Annemle beraber çıkardık odama. Önce güzelce belimi toplardı gece üşümemem için. Üstümü örter kocaman bir buse kondururdu yanağıma. Usulca ışığı kapatırdı. Dört duvar oda bir anda okyanusa dönüşüverirdi gözümde. Şimdi ayaklarımın zor sığdığı yatağım kocaman bir gemi olurdu. Bende meraklı bir kaptan. Perdenin arasından giren ışığın kaynağına giderdim. Kötü korsanlarla savaşırdım uyuyana dek. Çocukken bilirdim neyin kötü neyin iyi olduğunu. Daha doğrusu masallarda anlatıldığı kadarını bilirdim. İyiler hep kazanırdı ve ödüllendirilirdi. Kötüler ise en ağır cezalara çarptırılır ömür boyu mutsuz kalırlardı.Eğer masallardaki gibi olsaydı hayat belkide sigaraya hiç başlamazdım. Alkolle bu kadar erken tanışmazdım. Geceler uzamaz sabahlar daha bir güzel olurdu. Yalnızlığı bu denli yaşamazdım.
Kendi kendime konuşurken kendimi yakalar oldum ne acı.!

Ben Dünya'nın merkezi olduğum fikriyle büyüdüm. Fazla karakter yoktu anlatılan hikayelerde. Çevrem, ailem ve okuldaki arkadaşlarımdan ibaretti sadece. Bilmiyordum yaşayan kaç milyar insan varsa o kadar hikayenin olduğunu ve her hikayenin birbiriyle bağlantılı olduğunu. Sevdiğim kadın benim hikayemde kötüyken bir başkasının prensesiymiş meğer. Meğer ben beyaz atlı prens sanarken kendimi sadece bir figüranmışım onun ve haliyle kendi hikayemin içinde. Bir insan
bu denli nasıl benimser bir başkasını ? Nasıl aradığı mutluluğun onun gözlerinde saklı olduğuna inandırır kendini ? Cevapsız kalıyor bütün sorular. Kendimi sonsuz bilinmeyenli bir denklemi çözmekle lanetlenen bir matematikçi gibi hissediyorum. Bildiğim tek değer aşkım. Seni hayallerimle topluyor anılarıma bölüyorum. Sonra yarınlarımla çarpıyorum cevapsız kalıyorsun.

Dün doğum günündü. Bir sene daha eksildi ömrümden. Mutlu ol ! Vazgeçtim senden. Vazgeçtim yanımda olduğunu hayal etmekten. Madem senin gözlerinde saklı mutluluğum. Sen gül, yeter bana. Benden başkası ile olsa dahi gül. Fedakarlığımı anlamanı beklemiyorum ve biliyorum haberin dahi olmayacak ömründen çıkardığın bu hayatın seninle yaşlanacağından.
İyi ki doğdun sevgilim.

14 Mart 2011 3-4 dakika 15 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar