Seyyar Dilenci

1991 ile 1998 yılları arasında memuriyet görevim nedeniyle Bayburt'ta bulundum. Bayburt'ta cuma günleri , cuma namazımızı genellikle Ulu Cami'de kılardık.

Cuma namazımı bitirip camiden çıktığımda caminin duvarına sırtını vermiş, ellerini yukarıya doğru açan 45-50 yaşlarında, esmer, iri gözlü bir dilenci dikkatimi çekerdi.

'Kimsem yok, evim yok, bana bakan yok, yardım edin, zor durumdayım ağabeyler, kardeşler!' diyerek yüksek sesle dilenir, cemaatin ilgisini çekmeyi başarırdı.

Ben hafta sonları Bayburt'ta kalmaz , Erzurum'daki ailemin yanına gelirdim. Üç gecemi (cumadan, pazara)Erzurum'da geçirir, pazartesi sabahı tekrar Bayburt'a dönerdim.

Rüzgarlı bir sonbahar günü (cumartesi), Erzurum'da Aşağı Mumcu Caddesi'nden yukarıya doğru yürüyordum. Hava bayağı soğuktu. Montumun düğmelerini iliklemiş, boynumu da kaşkolla sarmıştım. Caddenin sağında, bir bahçe duvarının dibinden geçerken bir ses duydum.

'Allah rızası için bir sadaka. Evim yok dışarıda yatirem, soğuktan ölürem yardım edin bu fakire!' diye yüksek perdeden bir vaveyla. Bu ses hiç yabancı değildi. Sağıma dönüp baktığım da yanılmadığımı fark ettim. Bayburt'taki dilenci bu kez bahçe duvarına sırtını vermiş, ellerini Bayburt'ta yaptığı gibi yukarıya doğru kaldırmış dileniyordu.

Yanına doğru eğildim ve seslendim:

' Sen dün Bayburt'ta değil miydin amca?'

' Birine benzettin ağabeyi. Ben Erzurum'luyum Bayburt'ta ne işim var benim?'

' Ya ben bunamadım amca. Dün sen Bayburt Ulu Cami'sinin önündeydin.'

Adam Cuma günü Bayburt'ta olduğunu inkar ediyordu. Ben de fazla üstelemedim yoluma devam ettim.

Bayburt'a dönmüş işlerimle ilgileniyordum. Yine günlerden Cuma olmuştu. Ben her zamanki gibi Ulu Cami'de namazımı kılmış dışarıya çıkıyordum. Duvar dibinde yine aynı dilenci amca, yine bağırarak dileniyordu. Yanımda Bayburtlu, Bayburt'u iyi tanıyan daireden bir arkadaş vardı. Olanları ona anlattım.

Arkadaş gülümsedi. Gerçekleri anlattı. Meğer dilenci amca oldukça varlıklıymış. Biri Bayburt'ta, bir, Erzurum'da iki adet evi, Bayburt'ta arsaları, bir de Erzurum'da kirada dükkanı varmış. Karısı ölmüş. Çocukları olmamış. Yalnızmış.(Burada dilenci doğru söylemiş!).Dilencilik onun için bir alışkanlık, bir hobiymiş. Hafta içi Bayburt'ta, hafta sonları da Erzurum'a gider, günlerini geçirirmiş. Fazla tanınmamak için de Erzurum'da sık, sık yer değiştirirmiş. Erzurum'un ilçelerinde bile gören oluyormuş bu seyyar dilenci amcayı.

Dilenci amcanın yanından geçerken durakladım, elimdeki bir lirayı önündeki mendile bıraktım, kulağına doğru eğildim:

' Yarın Erzurum'da görüşürüz' deyip yanından uzaklaştım. Dilenci amcanın iri gözleri daha da irileşmiş arkamdan bakakalmıştı.

18 Haziran 2011 2-3 dakika 4 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar