Silgisiz III
BÖLÜM 3 – BİR EVİN SESSİZLİĞİ
“Zaman bazı evlerde geçmez, sadece bekler.”
Yıllar sonra annesinin evine dönen Osman, tavan aralarında çocukluğunu buldu. Annesinin sessizliği, babasının eksikliği, kendi suskunluğu… Her şey hâlâ yerli yerindeydi. Eski bir mektubu buldu o gece: Gençliğinden kendine yazılmış bir mektup.
“Kendini susturarak güçlü olamazsın.”
– Bir Evin Sessizliği
Otuz beş yaşındaydı Osman.
Şehir büyümüştü, insanlar suskunlaşmıştı. Ama bazı evler vardı, içinde ses bile yankılanmazdı.
O evlerden biri, annesinin hâlâ oturduğu eski mahalledeydi.
Uzun zaman sonra ilk kez döndü o eve. Kapı gıcırdadı, yıllar da onunla birlikte aralandı. Evin içinde çocukluğunun izleri hâlâ vardı. Yerde hâlâ o eski halı, salonda babasının koltuğu, duvarda yıllar öncesinden kalma bir takvim. 2006’da durmuştu zaman.
Annesi mutfakta çay koyuyordu. Aralarında kelimeler değil, yutkunmalar dolaşıyordu.
“Hoş geldin,” dedi kadın.
“Hoş buldum,” dedi Osman.
Ama hoş olmayan ne çok şey vardı, ikisi de biliyordu.
Babası yıllar önce evi terk ettiğinde, Osman dışarıdan güçlü görünse de içeride bir çocuğun suskunluğu çınlıyordu. O gün bu ev sessizliğe gömülmüştü.
Ve annesi o günden beri bir çay bardağı eksik koyuyordu sofraya.
Şimdi Osman, o eksik bardağın tam karşısına oturdu.
Çay buğusunun içinden annesine baktı.
“Ben sana hiç mektup yazmadım, anne.” Dedi.
Kadın başını eğdi, gözlerini kaçırdı.
“Yazsaydın… belki daha az susardık.”
Osman o gece o eski odada uyudu. Tavanı izlerken kendine yazdığı son mektubu çıkardı valizinden. Bu mektubu yıllardır açmamıştı.
Mektup III
– 28 yaşındaki Osman’dan, kendisine
“Sevgili Osman,
Bu mektubu sana yazıyorum çünkü içindeki çocuğu gömmüş gibisin. O çocuk hâlâ sorular soruyor, ama sen cevap vermiyorsun.
Babanın gidişine alıştığını sanıyorsun. Annenin sessizliğini kabullenmiş gibisin. Ama o evin içinde hâlâ bir çocuk bağırıyor: ‘Beni kimse duymuyor mu?’
Kendini susturarak güçlü olamazsın.
Bu mektubu yırtmazsan, bir gün affedeceksin: Babayı, Zeynep’i, Halil’i, hatta kendini.
Çünkü hayat… silgisiz yazılan bir şiirdir. Ve şiirler, hatalarıyla güzeldir.
Susma artık.
Kendinle konuş.
Osman.”
O mektubu okuduktan sonra Osman pencereye yürüdü.
Mahallenin sokak lambası hâlâ yanıp sönüyordu.
Birden fark etti:
Bazı yerlerde zaman sadece geçmiyor, bekliyordu.
Ve bazı insanlar büyümezdi, sadece susmayı öğrenirdi.
3/5