Şimdi Özgürüz

Şimdi Özgürüz


Amel Defteri’nden

Final(Bölüm 30)

“We are free now..”

Ve sonra, yıllar sonra şunu anladım: Bu durum, karşı konulamaz bir kaderdi. Birbirini derinden hisseden iki insan, aralarında fiziksel bir bağ olmasa da, birbirlerinin durumundan haberdar olurlar. Birine ne olursa, diğeri anında onu hisseder. Bu bir seçim değildir. Sonuçları bu kaderden bağımsızdır; kendisi kader sonucu değildir aslında. Bunun ne zaman ve ne şekilde oluşacağına o iki kişi karar verir ama değişimi sadece gözlemleyen belirler.

Belki de yarım kalmış, tamamlanmamış şeyler, belleğimizde olduğundan çok daha güzel, daha romantik ve daha taze kalabiliyor. Ne zaman hatırlansa, dün yaşanmış gibi bütün detaylarıyla akla geliyor. Belki beynim bana bir oyun oynayıp onu olduğundan daha güzel hatırlatıyor. Belki de orası, kendime yarattığım güvenli bir sığınak. Geçmişe dönük bir referansa ihtiyaç duyduğumda, oraya gidip küçük molalar vererek bugünü de inşa ediyorum.

Çoğu zaman kendime şunu sordum: Neden diğer ilişkilerimde aynı tazeliği ve etkiyi bulamadım? Belki de yaşanıp bitmiş ilişkiler, tatlısıyla acısıyla, hayal kırıklıklarıyla sıradanlaşıyordu. Oysa onunla hiçbir fiziksel yakınlık, tartışma ya da ortak hayal kırıklığı yaşamamıştım. Bu yüzden zihnimde hep olabilecek en güzel, en mükemmel hâliyle kaldı. Belki de o, on beş yaşındaki haliyle bende hâlâ yaşıyor.

Zaman zaman zihnimdeki o tatlı köşeye uğradım. Ama biliyordum ki orası kutsal bir mabet değildi. Belki zihnimdeki eksiklik onu mükemmel kılmıştı, ama ondan sonrası benim sonraki ilişkilerime taşınabilecek bir duygu değildi. Belki de o, ruhsal ve zihinsel sağlığımı koruyan bir ergenlik oyuncağıydı. Yanıma aldığımda bana güven duygusu veriyordu. Belki de bu yüzden onu hiç kaybetmek istemedim.

Sanırım asıl unutamadığım şey, o kız değil; kırk beş yıl önceki o muhteşem, karşı konulmaz saf histi. Yaşanmamış bir ilişki, gerçekliğin dozunu tatmadığından zihnimde olumsuz bir tanrıçaya dönüşmüş olabilir. Çünkü sahip olunan bir şeyin hatırası, hiçbir zaman ulaşılamayanın cazibesi kadar güçlü olamaz. Belki de bu öyküyü yazarak, zihnimde dönüp duran bu platonik döngüyü ifşa edip nihayet tamamlamış oluyorum.

Artık beni koruduğuna, kolladığına inandığım o “oyuncağı” yanıma almanın bir cazibesi kalmadı. Pişman mıyım? Hayır. Bir gün bunu yapacağımı biliyordum.

Ve bütün bunları yazarken kulaklarımda Hans Zimmer ve Lisa Gerrard’ın Gladiator filminden gelen o muhteşem ezgi çalıyor: “We are free now.”

Hatırlatma:Bu otuz bölüm süren bir nevi “otobiyografik“ serinin kronolojik bir sıralaması yoktur. Olaylar, farklı zaman dilimlerinde geçmiş ve hepsi gerçektir


18 Ekim 2025 2-3 dakika 38 öyküsü var.
Yorumlar