Sincabın Öyküsü
Sevimli bir sincap yaşarmış ormanda. En yakın dostu ise tavşanmış. Sincap, palamut ağaçlarını çok severmiş. Daldan dala atlayarak iri ve olgun palamutları bulur, kışa hazırlık için yuvasına taşırmış.
Her şey yolunda giderken bir gün, ormanın yaşlı ve bilge baykuşu gelip palamut ağacının tepesine konmuş. Bu durum, ormanda biraz huzursuzluk yaratmış.
Tavşan, endişeyle sincabın yanına gelip:
“Baykuşun ötmesi hayra alamet değildir. Hemen kovalayalım ki uğursuzluk getirmesin!” demiş.
Sincap ise kadim dostuna biraz kızarak şöyle demiş:
“Bela gönderecek olan baykuş olsa da gönderir, olmasa da. Ben gidip onunla konuşurum.”
Sincap daldan dala tırmanıp baykuşun yanına çıkmış:
“Sana bir şey sorabilir miyim?” demiş.
Baykuş:
“Sor bakalım.” demiş, gözlerini kırpmadan.
“Neden hep bu ağacın tepesinde dönüp duruyorsun?”
Baykuş:
“Çünkü hem daha yüksek, hem de daha serin. Ayrıca burada olup biteni en iyi buradan görürüm.”
Sincap biraz çekinerek:
“Senden rahatsız olanlar var,” demiş.
Baykuş ağır ağır başını sallamış:
“Benim de rahatsız olduklarım var.”
“Kim onlar?”
“Zıpzıp!”
“Zıpzıp mı? Neden?”
“Çünkü o dalların yapraklarını koparıyor. Ben o yapraklarda yaşayan sineklerle beslenirim. Siz benim şarkı söylediğimi mi sanıyorsunuz, aslında ağıt yakarım. Yakında güçlü bir fırtına çıkacak ve bu palamut ağacını devirecek,” demiş baykuş, gözlerini kapayıp derin bir iç çekerek.
Sincap, bu kötü haberi duyar duymaz hemen işe koyulmuş. Ağacın dallarındaki bütün palamutları tek tek toplamış, toprağa gömmüş. O gün akşama kadar çalışmış.
Gerçekten de üç gün sonra büyük bir fırtına çıkmış. Palamut ağacı kökünden devrilmiş. Fakat sincap, gömdüğü palamutlar sayesinde hem kışı geçirmiş hem de yeni palamut ağaçları yetiştirmiş.
Tavşan da bu olayı hiç unutmamış ve o günden sonra “Kimi zaman kötü haberciyi kovmak değil, dinlemek gerek,” demiş.
Ve ormanda dostlukları daha da kuvvetlenerek devam etmiş.
Bizim kötü sandığımız şeyler, iyi olabiliyor bâzen. Hatice'ye değil, neticeye bak sen. Güzel ders verici bir öyküydu Hüseyin Hocam, tebrikler.
Kahvede fal, kuşlarda uğursuzluk arayan bizleriz maalesef, geçmişten gelen birtakım inançların etkisiyle. Hem son denemeniz, hem de kısa öykünüz ders verir nitelikteydi. Tebrik ediyorum Hüseyin bey.