Son Mektup Son Veda

İşte son kez yazıyorum sana, satırlarımı süslemeden, keşkeklerimden uzak, noktasız virgülsüz, içimden geldiği gibi, belki kahkahalarım olacak, belki de birkaç damla gözyaşımla satırlarım ıslanacak. Günah çıkaracak ne gücüm kaldı, nede boynuma gecen irmeği çözecek takatim.

Değişemiyorum gülüm, değişmiyor ölüm, işkence, ihtiras, kıskançlıklarla geçiyor günüm. Sen yakalayamadığım kaçak, ben deli divane kaçık, yangınlar sönmüyor, virane köşelerde beklerken, sen gidiyorsun istemeden. Değişmiyorsun sendeki kendinden, vazgeçemiyorsun gerçeklerinden, uzaklaştıkça sis bulutlarının arasında kayboluyorum, fark ettiğim her şeyi söyledim, üstelik öfkelerimi yutkunarak. İlk kez sende aldırdığım sinirlerim tarumar, gem vurulmaz duygularım met cezirlerde, ding düşüncelerim alabora, anla lütfen kayboluyorum.

Oysa çok şey istememiştim ki senden, bir yudum sevgi adına yüreğine dokunmak, gözlerinde saklanmak. Sen paçavra mendil misali gözbebeklerinden sildin beni, yaklaştıkça uzaklaştın, kalabalık avuntularda aradın kendini, yeni oyunlarda star olup, bir figüran edasıyla terk ettin beni.

Yok artık ucuz öfkelerim ve anlamsız kıskançlıklarım, imam bildiğini okuyor yaa ben bilsem de bilmesem de hiç bir şey değişmiyor."insanın en büyük düşmanı kendisidir" demiş bir yazar. Bu yüzden hasetten çatlayacaksam, kahrolup ağlayacaksam, acılardan kıvranacaksam; zararı da bana, sancısı da. Madem yaşam böyle devam ediyor,o zaman bu sürece ayak uyduracağım. Ve; adam sende diyerek gülüp geçeceğim. Bunun adı kırkından sonra adam olmak mı? Yoksa aptal olup gülüp geçmek mi? her neyse.. bence en doğrusu olduğu gibi kabul etmek, kabullenmektir.

Ve

Bugün gidiyorum senden, tılsımı bozan suskunluğa,aradığın köhne düşlerde alaca karanlık saklayacak kararan hayalimi, renksiz kalacaksın, ışıkların sönecek, kırık bir dal yetmeyecek sana, takatin bitecek düşeceksin.
Hükümdarlığın bitti güzel, bana sensiz bir avuç toprak yeter, elveda.

19 Temmuz 2010 1-2 dakika 3 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar