Stanislav İyi Dostumdur

Siz tanımazsınız Stanislavı... Ben de tanımıyordum bir sene öncesine kadar, ama bir vesile ile tanıştık işte. Stanislav koyu mu koyu bir Rus Vatandaşı... Ben yaşlarda, ya bir iki eksik ya bir iki fazla... Türkçeyi iyi biliyor dokuz yıldır Türkiye'de imiş, eee daha bilmesin mi? Gerçi zamanında İngiliz Gordon Milne Beşiktaş'ın Teknik Direktörü olan hani canım, o işte, En Buyuk Beşiktas'dan başka bişey söylemeden çekip gitmişti, yedi sene kaldığı Türkiye'den...

Aldım karşıma bir gün Stanislavı ''Yahu dedim bu dil en güzel nasıl öğrenilir bana yardımcı ol.'' O da bana ''En güzel dil yatakta öğrenilir dostum.'' dedi... Eee ben durur muyum doğru eve... İlla ki öğreneceğim bu Rusçayı...

Akşam yemeğimi yedikten sonra yatağa yattım aldım elime Rusça Gramer Kitabını başladım okumaya. Biraz biraz harfleri öğretmişti Stanislav öncesinde... Okuyorum ama çoğunu anlamıyorum. Yatakta oturuyorum biraz olur gibi, olacak gibi, ancak sonra yine olmuyor. Yorganı üstüme çekiyorum el fenerini yakıyorum okumaya çalışıyorum yine de olmuyor yahu! Bu Stanislav benim ile dalga mı geçti yoksa? Da'yı biliyorum bir de spasibayı biliyorum. Öğrendiğimin hepsi bu işte... Yoksa uykuda mı öğrenmeye çalışsam. Yatakta derken bunu mu demişti bana Stanislav?

Ertesi gün koşarak giderim Stanislavın yanına...

Merhabalardan sonra ''Yahu Stanislav akşam çok denedim ama olmuyor da olmuyor yatakta bu dil öğrenilmiyor maalesef hele de Rusça çok zor.'' Güldü bıyık altından sadece... Döndü bana ''Sana bir tavsiye daha dil dile değmeden dil öğrenilmez.'' dedi... Çok ilginç hiç duymamıştım ben de bunu... Eve gidince mutlaka deneyeceğim...

O günün akşamı...

Gittim hemen bizim kasap Himmet Abi'den bir tane dana dili aldım. Eve geldim. Üstümü başımı değiştikten sonra aldım dili elime öbür elime de Rusça sözlüğü başladım kelimeleri tekrarlamaya. Hem dana diline dilimi sürtüyorum hem de sözlükten Rusça kelimeleri okuyup da öğrenmeye çalışıyorum. Olacak mı olmayacak mı onu da bilemiyorum...

Yok arkadaş dilimi dana diline sürte sürte benim dilim de aşındı neredeyse dana dili de aşındı. Bu Stanislav benim ile kafa mı yapıyor acaba? Belki dilin çeşidini yanlış aldım? Gidip bir daha sorsam mı şu Stanislava? Sen bana dil derken hangi hayvanın dilini kastettin, diye?

Yok, yok bu böyle olmayacak dana dili de olsa, kuzu dili de olsa, horoz ya da tavuk dili de olsa öğrenemiyorum arkadaş Rusçayı...

Ertesi gün yine...

Geçerim Stanislavın karşısına ''Yahu Stanislav olmuyor dostum olmuyor billahi, dili dile değdirdim, ama yine de öğrenemiyorum bu Rusçayı yahu!'' Tekrar dönerim Stanislava ''Sen de Türkçeyi böyle mi öğrenmiştin?'' Stanislav bir bana bakar bir dile gülmeye başlar kahkahalar ile... Beş on dakika geçti hala gülüyor bu Stanislav... Bana mı gülüyor ki ? Neyse ne amaaaan! Rusça zor, aynı yöntem ile Almancayı denesem mi ki?

10 Mart 2020 2-3 dakika 626 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar