Sürgün Yıllar - 2

Sürgün bitti. Bittiği gün yazdım geçmişi. Kabus, uğursuzluk, eziklik bitti. Artık bu dünya sürgününde ölüme kaçıştan kurtuldum. Bin öfke var gözlerimde. Ama yüreğim 8 yıl yufkaya döndü. Her an ağlamaklı. Oysa en ağır zamanlarda dahi işimi, yaşantımı, yani üstüme düşeni anında yapmaya, ertelememeye ve gayrete dönüştü yaşam.
Umut bu öykünün neresinde kaldı derseniz, umut bitti. Dünyayı aştım. Kaybedecek bir şeyim kalmadı. Feda etmeyeceğim varlığım da. Son hızla kendimi bulmaya çalışan ben, kendimi aştığımı buldum. Artık hazırlık vakti. Gidişlerin hazırlığı. Geleceğe, iç huzura. Sonsuz huzura.
Son savaşa hazırım. Yıllar önce bir rüya görmüştüm. Seneler süren kaçış ve sürgün sonrasında, vicdan ve gerçek alem mahkemelerindeki yargılamalar bittiğinde gideceğim söylenmişti. Hicret vaktine az kaldı. Çünkü, kendimi bulduğumu şimdi gördüm. Bu son savaş çok ağır olacak ama dayanacak güçteyim.
Ölüm kavga esaret hiç bir şey geliyor bana. İnsan ancak kendine yenildiğinde mağlup sayılır. Kendi yenilmeyeni kimse esir etse de tüketemez.
Herkesin menkıbesi vardır. Bu öyküyü bulana kadar kendi anlamını bulmamıştır. Ancak ömür aramakla geçer. Bulduktan sonra neredeyse ömür bitmiştir. Ancak başından öyküsünü, menkıbesini yaşamın anlamını bulanlar ve ışık olanlar vardır. Bunlar da yıldızlar gibidir.
Sürgünün bitmesi de çok cesur ve kararlı olduğum halde yeni bir öyküye dönüşmeden savaşı başlatamadan yeni bir sürgüne dönüşmesi ihtimali korkutuyor beni.
Öyküler de sürgünler gibidir. İç içe girer veya tüketene kadar uzar. Tükenmeyince kendi biter ve başka bir sahnede insanı yeniden yıpratır. Son sahnenin son sahneye yakışır güzellikte gelmesine dua etmekten başka yapacak bir şey yok

28 Ağustos 2011 1-2 dakika 8 öyküsü var.
Yorumlar