Türkü Fasılları

Şehirlere aşırı göç verilmediği, her yaşayanın bulunduğu köyde daha çok emek gücü ile çalışarak ve belki daha az üreterek yaşadığı o eski zamanlar...
İnsanların şimdiki gibi rahat yaşamaya alışkın olmadığı, az olan kazançlarının bereketini kanaatkarlıklarında bularak daha mutlu yaşadıkları dönemler..
Köyün birinde, bazı akşamlar erkekler uygun bir mekanda bir araya gelip sohbetler ederek, şakalar yaparak yorgunluk atarlarmış.
Ve bu köyde Tosun Efendi diye çok renkli bir kişiliğe sahip mukallit ama biraz safça bir adam varmış.
Tosun Efendi toplanılan mekana her geldiğinde muhabbeti türkü söyleme faslına çevirirlermiş. Herkes sırayla bir türkü okuyacak okumayan da, oradaki hazır olan meclise ziyafet vermek cezası ile teçhiz edilecek..
Tosun Efendi de türkü söylemesini bilmediğinden, sırası gelince mahcup duruma düşer, mahcupluğu yetse bari ceza da hep ona kalırmış. Zavallı çok çekmiş köylü arkadaşlarından. Bir süre katılmadan idare etmiş ama adamcağız can
sıkıntısından dönüp dolaşıp yine kendini mecliste bulmuş, nereye gitsin gariban köy yerinde..
Danışıklı dövüş gibi hemen meclisten biri sırayla türkü söyleme fikrini ortaya atmış. Başlamışlar birer birer türkü okumaya..
Sıra Tosun Efendiye gelince heyecan artmış millette bir gülüşme
-Tamam bu sefer ben de okuyacağım anasını satayım.
Diyerek sağ tarafında oturanı biraz ileri itelemiş ve sağ elini sağ kulağına atmış.
Herkeste bir şaşkınlık:
-Yahu bu adam türkü bilmez,bilse de okuyamaz.
Gözler meraklı bekleyişte, kalp atışları durmuş nerede ise. Tosun Efendi hemen başlamış türküsüne.
- ÇIKAA ÇIKAA ÇIKTIIIMM BİR KAYANIN TEPESİNEEEEE !!!!!
Ve susmuş. Boncuk boncuk terlemiş epeyce zorundan.
Oradakiler;
-Eee devamı hani?
Bizimki terini ve ıslak yakasını göstererek
-Yoruldum yahu..Koca kayaya çıkmak kolay mı?
-Olmaz devam edeceksin.
- Benden bu kadar arkadaşlar devam edemem, daha ileri gidipte koca kayanın tepesinde mi düşeyim.

Ve arkasından gülüşmeler başlamış,savunmadaki esprisi hoşlarına gittiği için oradakiler kabullenmişler sonunda. O günden sonra türkü fasıllarını böyle geçiştirmiş ve ziyafet cezalarından da kurtulmuş bizim Tosun efendi.

24 Haziran 2010 2-3 dakika 15 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (5)
  • 14 yıl önce

    🙂

    Öncelikle toplanmaları güzel ve eğlenceli,özlediğimiz bir ortam,

    Tosun efendiye çok yüklenmişler,yazık,sanki hepsi çok mu güzel türkü okuyor sanki..

    Espri çok güzeldi,çok iyi geldi bu öykü onca olumsuzluklardan sonra..

    Ahh keşke daha önce deneseymiş🙂

    Çok hoştu,yürekten kutlarım..

  • 14 yıl önce

    Mugallip biçiminde yayımlanmış sözcük mukallit olsa gerek. Tecziye (cezalandırma) yerine de teçhiz sözcüğünün hata sonucu yazılmış olduğunu sanıyorum.

    Eskiden köylü yaşamında bu tür eğlencelerin yer alması doğaldır.

    Le le, le le, le le... çekeceğini ve sıkıştırıldığında, daha lo lo, lo lo, lo lo... var diyeceğini bekliyor okur. Ancak, buradaki buluşu da çok hoş.

    (Buna koşut gerçek bir yaşam öyküsü özeti de şöyle: Babasının ölümünü ayrıntılarıyla uzun uzun ve defalarca anlatan birinden bıkan köylüler,aralarında anlaşıp,ziyafet hazırlamışlar ve sofraya oturulduğunda, o adama babasının nasıl öldüğünü sormuşlar. Adam, önceki gibi anlatsa, herkes yiyecek, kendisi aç kalacak. -Bir sancı geldi, düştü öldü. Bismillah, deyip, başlamış yemeye.)

    Kutluyorum.

  • 14 yıl önce

    Abidin Bey benim için çok değerli yorumunuza ve yorumunuzdaki esprilerinize çok teşekkür ediyorum. Mugallip literatür de mukallit olabilir.Ben halk dili kullandım.Teçhiz kelimesi cümlede ''Ziyafet vermek cezası ile teçhiz edilecek'' şeklinde kullanılmıştır. Ceza ile donanacak denmek istenmiştir. Ama dikkat çektiğiniz gibi yazılsa idi cümle biraz daha kısa ve net olurdu. Uyarılarınız için memnuniyetimi ifade eder saygılar sunarım.

  • 14 yıl önce

    tebrik ederim...👍

    harika bir öyküydü..👑👑👑👑👑

    nicelerine

    sevgiler

  • 13 yıl önce

    diyorum ya hep süpersin diye

    yüreğine kalemine sağlık can abim

    👍👍👍👍👍👍👍👑👑👑👑👑👑