Tutku! 11. Bölüm

Hennu, duyduğu çığlık sesiyle birden bire açtı gözlerini. Sanki birini boğazlıyorlardı. Yaşlı bedeninin güç bela yatağından kaldırdığı halde nasıl olup da bu kadar hızlı bir şekilde kraliçenin yanına gelebildiğine şaşırsa da odanın içinde gördüğü manzara onu daha da çok şaşırttı. Maya'da aynı çığlık sesine uyanmış ve Hennu'dan önce kraliçenin yanına gelmişti. 'Büyükanne! Büyükanne kraliçe kendine geldi.' Diye bağırıyordu Maya. Hennu az önceki adımlarının tam tersine biraz daha sakin ve yavaş adımlar atarak yatağa yaklaştı. Kraliçeyi gördüğü anda ise hissettiği mutluluk tüm çehresine yayılmıştı. Kraliçe gözlerini açmış onlara bakıyordu. Bu kadar erken bir sonuç elde etmeyi düşünmüyordu ama bir şifacı olarak bildiği her şeyi denemiş olduğunun da farkındaydı. Hennu kraliçenin yatağının yanına eğilip Isabel'in elini tutarken bir yandan da Maya'ya seslendi. 'Koş! Çabuk ol! Krala hemen haber ver!' Maya telaş içinde üstünde ki geceliğe aldırmadan kapıya yöneldi.

Sarayın yüksek beton duvarlarla kaplı koridorlarında koşuyordu Maya. Hem müjde vereceği için heyecanlı, hem de bu sarayda ki son günleri olduğu için çok mutluydu. Artık ormanına geri dönebilecekti. Kralın kapısına geldiği anda, onun önüne set gibi dikilen muhafızlara kadar da bir an olsun durmadı. 'Krala bir şey söylemem lazım. Haber verin.' Dedi muhafızlara. Muhafızlar ise sabahın erken saatinde kralı rahatsız etmekten çekindikleri için içeri girip girmemek arasında kalmışlardı. Ama Bunlar Maya'yı durduracak değildi. Muhafızlar içeri girip girmemeleri hakkında tartışırken, Maya aradan sıvıştığı gibi karşısında duran büyük, ahşap kapıyı iki eliyle itip odaya daldı. Kral yatağında yatarken birden gelen kapı sesiyle açtı gözlerini. Yataktan dışarı çıkıp 'Anneme bir şey mi oldu?' diye sorduğu anda ise yatağın diğer yanında uyuyan Amly açtı gözlerini.

Maya tam konuşmaya başlayacağı anda Amly'i görünce bir an duraksayıp geri adım atsa da, John Maya'nın kollarından tutup 'Sana soruyorum, anneme bir şey mi oldu? Bu halin de ne böyle?' deyince, Maya konuşmaya başladı. 'Kralım anneniz iyileşti.' Kral önde Maya arkada kraliçenin odasına doğru koşarken Amly ise duyduğu şey yüzünden bozulan planlarına sinirlenmekle meşguldü. Dün gece geç saatte gelip, yeniden kralın koynuna girmişti ama bu durumun kraliçenin sağlığında kolayca devam edemeyeceğinin farkındaydı. Kraliçe Isabel ve Amly'nin yıldızları hiçbir zaman barışmamıştı. Öfkeyle yataktan kalkıp üstünü giymeye başladı.

Diğer yanda ise Hector çoktan kraliçenin odasına gelmişti bile. Gördüklerinin şokuyla kapı ağzında beklemeye devam ederken Kraliçe Isabel, yatağının üstünde oturur pozisyonda Hennu'nun yardımıyla su içiyordu. Genç adam içeriye doğru yürümeye başladığı anda ise arkasından odaya giren John ve Maya'yı geceliklerle görmek sabah sabah ikinci şoku yaşamasına neden olmuştu. John iki adım arkasında bıraktığı Hector'un farkına bile varmadan adımlarını yavaşlatıp yatağa doğru yürümeye başladı. Haftalar sonra, ümitleri neredeyse tamamen yok olduğu an da annesini yeniden ayaklanmış olarak karşısında görmek kelimelerle anlatılamayacak kadar muhteşem bir his veriyordu ona. Nefes alışları bile kendi kontrolünden çıkmıştı. John, yatağın yanına doğru yürürken, Maya ise Hector'un bir adım ilerisinde durup beklemeye başladı. O an da arkasında onu seyreden adamın aklından geçenlerle ilgili en ufak bir fikri bile yoktu. Ama Hector, dün gece kendine nasihat ettiği şeyi John'un yaptığını düşünmeye başlamıştı bile. İkisinin de gecelikle içeriye girmesinin başka nasıl bir nedeni olabilirdi ki?

Hector'un düşüncelerinden habersiz olan John ise tamamen annesine odaklanmış durumdaydı. Yatağın yanına gelip yavaşça yere eğildi. Annesinin eline uzanıp bir yandan onun gözlerine bakarken diğer yandan da Hennu'ya olan minnetini dile getiriyordu. 'Ne isterseniz isteyin benden. Bundan sonra istediğiniz her şey benim için emirdir.' Tek dileği bu saraydan bir an evvel gitmek olan Hennu, o an için hiçbir şey söylemeyip saygıyla eğildi kralın önünde ve bir adım geri çekildi. Ama asıl olayın kraliçenin kendine gelmesi olmadığı az sonra ortaya çıkacaktı.

John, annesi Isabel'in elinden tutarak 'Çok şükür. Artık geri döndün.' Diye sevincini belli ederken, Isabel ise Hennu'ya dönüp 'Bu adam kim?' diye sordu. Kral'da, Hennu'da birbirine bakakalmışlardı. Hennu telaşla 'Birkaç güne her şeyi hatırlar efendim. O kadar gün ateşler içinde yattı. Şimdilik ayağa kalkmış olması bile şükretmemiz için yeterli bir neden.' Deyip Maya'ya baktı. Kraliçe bu haldeyken kralın onların gitmesine izin vermeyeceğini biliyordu. John kendini kraliçeye tanıtırken Hennu'da Maya'nın yanına doğru yürümeye başladı. 'Hemen üstünü giy. Bu halde fırlayıp gitmişsin.' Hector'un Maya'ya karşı tuhaf bakışları yaşlı kadının işkillenmesine neden olmuştu. Hector ise Hennu'nun sözleri üzerine 'Nasıl olur da kralın yanına gecelikle koşup gidersin?' Maya'nın verdiği yanıtı duyunca 'Sen koş hemen deyince, ben de ne yapacağımı şaşırdım.' az önce kafasında oluşan şeylerin basit bir yanlış anlaşılma olduğunu anlaması uzun sürmedi. Ve farkında bile olmadan sıktığı dişlerini gevşetiverdi. Oysaki kendini sıktığının farkında bile değildi. Maya üstünü değiştirmek için kraliçenin yanından geçip arkadaki odaya doğru yürümeye devam ettiği anda ise odadakileri bir şok daha bekliyordu.

Kraliçe Isabel, yaşadığı onca şeyden sonra bilinçaltını kapatmış ve yeniden Dük Withshorm'un hala sarayda yaşadığı döneme gelmişti. Maya'nın annesine olan benzerliği ise onu bu konuda yanıltan en büyük şeydi. 'Düşes Lindsey yanıma gelin lütfen.' Dedi hasta kraliçe, yorgun ve bitkin ses tonuyla. Odada ki herkes kraliçenin kime seslendiğine bakarken, bir tek Hennu anlamıştı kraliçenin kastettiği kişinin Maya olduğunu. Isabel ise isteği yerine gelmediği için, ellerini genç kızın olduğu yöne uzatıp tekrardan seslendi Maya'ya. 'Yanıma gel lütfen!' John duyduklarıyla bu kez de Maya'ya çevirdi gözlerini. Annesi onu Maya'nın annesi zannetmişti. Genç kral bu duruma bir anlam veremezken, biraz da öfkelenerek ayağa kalktı. Hennu ise duyduğu şey karşısında John'dan daha çok korkmuştu. 'Ne oluyor burada?' diye yeniden sordu Hennu'ya. Hennu ise 'Hastalığından dolayı efendim, böyle gelgitler yaşaması çok normal. Birkaç gün sonra emin olun her şey normale dönecektir. Siz de biliyorsunuz. Neredeyse ölümden döndü. Bu kadar sıkıntının ardına bunların olabildiği birçok olay gördüm ben. Yani bu korkulacak bir durum değil, böyle bir şey herkesin başına gelebilir.' Deyip sustu.

Isabel'in kendine gelmesinin üstünden bir hafta geçmiş ama hiçbir şey o hastalanmadan önce ki haline dönmesini sağlayamamıştı. Sarayda ki herkesi yabancı geldiği için yanında sadece Maya'yı istiyordu. Hennu ise yaşanan her şeye rağmen saraydan gitme isteğini birkaç kez daha iletmişti krala. John ise annesinin son durumunu göz önünde bulundurarak bu isteği elinden geldiği kadar sakince reddediyor ve bu durumu kabul etmiyordu. Ve dahası annesinin nasıl olup da Maya'yı Düşes Lindsey'e benzettiğini anlayamıyordu. Düşes Lindsey'İ pek hatırlayamasa da, annesinin saray nedimelerinden biri yerine hiç tanımadığı bir kızı düşese benzetmesi aklında ki soruları çoğaltmaktan başka bir işe yaramıyordu. Maya ise kraliçeye yakın olmaktan tedirgin bir halde bütün günü onun odasında geçiriyordu.

Neredeyse saraya gelmelerinin üzerinden bir ay geçmişti, kraliçe artık iyice ayaklanmış, bazı şeyleri hatırlayamasa da bu durumu sadece birkaç saray nedimesinden başka hiç kimseye söylenmemişti. Kraliçenin delirdiği söylentileri yayılırsa annesinin başına gelecekleri bilen kral; bu konu ne kadar az kişi tarafından bilinirse, annesinin de o kadar güvende olacağını düşünüyordu. O sabah yatağından kalkan kraliçe hemen yanında yatan Maya'yı uyandırıp sarayın bahçesinde yürümek istediğini söyledi. İkisi de hazırlanıp aynı anda çıktılar kraliçenin odasından dışarı, güzel bir yürüyüşün ardından yeniden saraya girecekleri anda ise karşılarına dikilen Amly hafifçe eğilip selam verdi kraliçeye. Maya bir adım geri çekilip onları yalnız bırakmak istediği anda ise kraliçenin kolundan tutmasıyla olduğu yerde mıh gibi çakılı kaldı. Maya o anda kraliçenin Amly hakkında söylediklerini hatırlıyordu. 'Bu kadında beni rahatsız eden bir şey var.' Demişti Isabel Maya'ya.

'Bugün daha da güzel görünüyorsunuz kraliçem.' Dedi Amly, yüzünde ki sahte samimiyet kırıntıları her zaman ki gibi yüz metre öteden anlaşılacak kadar belirgindi. Isabel ise gülümseyerek yanıt verdi. 'Teşekkür ederim leydi Amly. Bugün daha da iyiyim.' Amly aldığı cevaba karşılık olarak 'Eskisi gibi daha çok aramızda görmek isteriz sizi.' Deyince 'Bende istiyorum, ama biliyorsunuz yeniden rahatsızlanmamam için John üstüme titriyor.' 'Bilmez miyim?' dedi Amly yüzünde fettan bir gülümsemeyle ve devam etti. 'Kralımızın sizi ne kadar çok sevdiğine gözlerimle şahit oldum kraliçem. Böyle bir oğlunuz olduğu için çok şanslısınız.' 'Haklısın, John benim bu dünya da ki en büyük şansım.' Kraliçe ilk uyandığı ana göre bir çok şeyi yeniden hatırlamaya başlamıştı ama hala Maya'nın yanında olması, bu sarayda onu en huzurlu hissettiren şeydi. Artık onun düşes Lindsey olmadığını bilse de bu genç kıza herkesten daha çok güveniyordu. Amly ise 'Ölseydin işlerim daha kolay olacaktı.' Diye içinden geçirip sözlerinde ise aynı sahte üslupla 'Kralımızın, bugün isizn için verdiği davette size ben refakat etmek isterim.' Deyince, Isabel Maya'nın kolunu daha da sıkı kavrayıp 'Çok naziksiniz ama Lora bu iş için en ideal olan kişi. Sizin bana refakat ederken eğlenceden uzak kalmanıza neden olmak istemem.' Diyerek kestirip attı. Amly; istediği şeyin cevabını oldukça sert bir şekilde almıştı. Karşısında duran kişi kraliçe olmasa öfkesine bile yenik düşebilirdi ama sabretmesi gerektiğini biliyordu. Kraliçenin önünde saygıyla eğilip 'Siz en iyisini bilirsiniz kraliçem.' Diyerek onun yürümesini beklediği anda ise kraliçe ikinci sinir krizini yaşatacak lafı söyledi Amly'e.

'Kocanız Dük Alfrenso'nun biraz rahatsız olduğunu duydum. Umarım kendinize gösterdiğiniz özeni ona da gösteriyorsunuzdur.'

Kraliçe ve Maya saraya girerken Amly'de arkasında kalan nedimesinden öfkesini çıkarıyordu. Maya ise ilk gördüğü andan beri haz etmediği bu yayı gevşek ok gibi herkese gülümseyen kadını, kraliçenin ikide bir bozması hoşuna gittiği için yüzünde tatlı bir gülümseme ile yürümeye devam ediyordu. Kraliçenin odasına girdiklerinde onları odada bekleyen Hennu, oldukça bitkin ve halsizdi. Kraliçe kurtarıcısı olarak gördüğü bu yaşlı kadını o halde görünce adımlarını hızlandırıp kendini görünce, saygıda kusur etmemek adına oturduğu yerden kalkan yaşlı kadının yanına gelip, ellerinden tutarak 'Oturun lütfen.' Dedikten sonra kendisi de onun yanına oturdu.

Hennu kraliçenin hafızasını güçlendirmek için ilaç yapmaya karar vermiş bunun içinde yanına verilen iki muhafızla sarayın az ilerisinde ki ormanda gerekli şifalı bitkileri bulmak için günün erken saatlerinde yürüyüşe çıkmıştı. Her ne kadar muhafızlar yardım etse de gene de işin planlama kısmı yaşlı kadındaydı. Ve zaten hasta olan bedeni günlerdir koşturmaktan iyice yorgun düşmüştü. Maya, büyükannesi ile ilgilenirken, kraliçe de konuşmaya başladı. ' Benim için yaptıklarının farkındayım. Sana nasıl teşekkür edeceğimi düşünüp duruyorum günlerdir. Ve sonunda bir karar verdim. Belki senin hastalığın için bir şey yapamam ama torununun hayatını en iyi şekilde sürdürmesini sağlayabilirim. Lora'nın baş nedimem olmasını istiyorum.' Kraliçe kendi aklınca onlara yardım ederken, Hennu ve Maya birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı.

Yıllarca özgür bir kısrak gibi ormanın içinde gezinmiş, büyümüş bir genç kız için saraya kapatılmaktan daha ağır ne olabilirdi ki? Üstelikte sürekli pot kırmamak adına çabalayıp durması da onu iyice geriyordu. Ama kraliçeye bunları söylemek, onun fikrinden caymasını sağlamayacaktı. Hennu sesini düzenleyip konuşmaya başladı. 'Çok teşekkür ederim kraliçem. Ama Lora bu sorumluluğu alamayacak kadar küçük ve cahil. En önemlisi sarayda yetişmediği için buranın yaşam kurallarını bilmiyor. Sizin işinizi kolaylaştırmaktan daha çok, sizi zora sokar diye korkuyorum. Bence deneyimli birini seçmelisiniz.'

Hennu'nun en son cümlesinden sonra kraliçe uzandığı yatağından kalkıp onun karşısına geldi. 'Sen de, ben de çok iyi biliyoruz değil mi Hennu? Ben bu sarayda yıllardır güvendiğim insanlar tarafından zehirlenip öldürülmek istendim. Lora gibi saray entrikalarını bilmeyen saf ve masum bir kızdan başka hiç kimse beni koruyamaz. Hem sen bunları düşünme...' deyip giysilerinin olduğu bölüme geçerek en son diktirdiği ama hastalandığı için giymesi bir türlü kısmet olmayan elbisesini eline alıp 'Sence bu kıyafet akşam ki kutlama için Lora'nın üstünde nasıl durur?' dedikten sonra elinde ki elbiseyi Maya'ya uzattı. 'Giy bakalım küçük kız. Saklı kalmış güzelliğinle herkesi büyülemeni istiyorum.'

11.bölüm sonu

13 Ağustos 2013 12-13 dakika 22 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar