Tutku! 9.Bölüm
'Kral John Heravil...' diye bağırıyordu kapıda ki muhafız. Herkes başını öne eğerken Maya ise merakla kapıya doğru dikmişti gözlerini. Bundan sonra geçmişiyle arasında sadece bu kapı kalıyordu aralanmak için.
Yavaşça açılan kapıdan içeri giren kral adımlarının ritmine aldırmadan yürümeye devam ederken, Maya'nın krala çevirili bakışlarını fark eden nedimelerden biri kızın kolunu dürtüp, başını aşağıya eğmesi yönünde ikaz etti. Şimdi Maya'nın da bakışları yere çevrilmişti. Önünden geçip giden kralın yüzünü görememişti. Kral ise çocukluğunun, biricik dostu Maya'dan habersiz; önünde saygıyla eğilen can dostu Hector'un selamını alıp sımsıkı sarıldı. 'Şifacı nerede?' diye sorduğu anda ise Hennu belirdi cibinlikle kaplı olan yatağın kenarından dışarı çıkıp. Hennu'nun yanına gelen kral 'Herkes dışarı çıksın.' Deyince odanın içinde bulunan nedimeler hızlı adımlarla dışarıya çıkmaya başladılar. Bir tek Maya afallayıp kalmıştı. Acaba dışarı mı çıkmalıydı, yoksa içeride mi kalmalıydı.
Kral John ise odanın içinde kalan Maya'yı kastederek Hector'a döndü. 'Herkes!' dedi tekrarladı. Hector durumu anlamıştı. John, Maya'yı hizmetçilerden biri zannetmişti. 'Efendim, o kız şifacının yardımcısı.' Diyerek durumu anlattı. Bunun üzerine John konuşmaya başladı. 'Uzun zamandır sizin saraya gelmenizi bekliyorum. Onu bir kez iyileştirmiştiniz. Yeniden iyileştirin.' Hennu karşısında ki gencin isteğini anlıyordu ama Kraliçe Isabel için yapabilecekleri sınırlıydı. Yatağın baş kısmından destek alıp konuşmaya başladı. 'Ben elimden geleni yaparım ama size ümit veremem.' Dedi. John ise onca umutsuz sözlerin ardından, içinde yeni bir umut ışığı açan Hennu'dan bu sözleri duymaya hazır olmadığı için bakışlarını Hector'a çevirip 'Onlarla ilgilen, ne isterlerse ellerinin altında bulunsun. Ve siz...' deyip tekrardan Hennu'ya döndü. 'Eğer anneme bir şey olursa siz de bu saraydan sağ çıkamazsınız.' Deyip geldiği gibi hızlı adımlarla annesinin yanına gelerek ter içinde ki kadının alev alev yanan alnına masum bir öpücük kondurdu.
Bu arada olanı biteni birkaç adım geriden izleyen Maya her zaman yaşlı olduğunu düşündüğü kralın, yüzünü görmese de vücudu ve ses tonundan genç bir adam olduğunu anlamıştı. Hector'un kendine attığı kaçamak bakışlar ise elini ayağını nereye koyacağını şaşırmasına neden oluyordu. 'Adamı böyleyse, kral kim bilir ne kadar zorbadır.' Diye geçirdi içinden. İlk günden göze batmak işine gelmeyeceği için Hector'un ona yönelen her bakışında sanki yanlış bir şey yapıyormuş gibi kendini düzeltmeye çalışıyordu.
Hennu ise içinden ettiği duaların kabul olması için elinden geleni yapmakta kararlıydı. Yaşlı bedeni buna izin verdiği ölçüde.
John tekrar Hector'a dönüp 'İşlerini halledince yanıma gel.' Dedikten sonra odadan ayrıldı. Hennu ise John'un ardından Hector'a dönüp 'Eğer Kraliçenizin iyileşmesini istiyorsanız bir müddet ona sadece biz bakacağız.' 'Nedimeleri olmadan kraliçeyi sizinle yalnız bırakamam.' Diye karşılık verdi Hector. Hennu'nun cevabı gayet açıktı. 'O zaman Kraliçeniz de her gün yavaş yavaş zehirlenmeye devam eder.' 'Nasıl yani?' diye sordu Hector. 'Nasılı şu ki; Kraliçenin belki yemeğine, belki ilacına bir şeyler katılmış Ama bu her gün azar azar yapıldığı için kimse bir şey fark etmemiş. Eğer yeniden odasını, o insan kalabalığı ile doldurursanız benim yaptığım tedavinin hiçbir anlamı kalmaz. Önce zehri vücudundan atmasını sağlamalıyız.' 'Başka bir planın var değil mi? Onca hekimin anlayamadığını; sen daha doğru dürüst muayene bile etmeden nasıl anladın?' diye sordu içinde ki şüpheci taraf devreye girmişti. 'Unuttun galiba küçük, ben bir şifacıyım. Ne hekim, ne de para peşinde dolanan bir şarlatan değilim. Üstelik kraliçeyi iyileştirmek için sizden bir şey de talep etmiyorum.'
Onlar konuşmaya devam ederken Hennu'nun Hector'a yaptığı 'Küçük' benzetmesi Maya'nın hoşuna gitmiş olacak ki yüzünde saçma sapan bir gülümsemeyle Hector'un o sözü duyduğu ilk anda verdiği tepkiye baka kaldı. Hector ise 'Peki madem, öyle olsun. Ama çok fazla vaktinizin olmadığını sizde biliyorsunuz. Kralın söylediklerini duydunuz. Eğer Kraliçeye bir şey olursa siz de bu saraydan sağ çıkamazsınız.' 'Ölüm, ölüm, ölüm... O olmasa neyle tehdit edecektiniz bizi?' diye geçirdi içinden Maya. Hennu ise Hector'a karşılık verdi. 'Elimden gelen her şeyi yapacağım.'
Hector; kraliçenin odasının içinden geçilerek gidilen ve nedimelerin kullanımı için hazırlanmış odayı Hennu ve Maya'ya gösterip 'O zaman artık burada kalacaksınız.' Dedikten sonra devam etti. 'Umarım dediğinizi yaparsınız. Elimi kana bulamak istemem.'
Maya'nın içinde yeşeren azıcık minnet duygusu da bu adamın öküzlüğü yüzünden tuzla buz olmuştu. Dün can korkusuyla minnet duyduğunu söylediği adamdan şimdi aynı nedenle sinir olmaya devam ediyordu. Maya ve Hennu Hector'un adamları tarafından içeri getirilen malzemelerini odaya yerleştirirken Hector'da çoktan kralın yanına gelmişti bile. John oturduğu yerden ayağa kalkıp 'Bu yaşlı kadının annemi iyileştirebileceğine inanıyor musun gerçekten?' diye sordu Hector'a. Genç adam ise yüzünde beliren umutsuz ifadenin aksine 'O bir şifacı ve eminim Krala bağlılığı, elinden gelenin fazlasını yapmasına yeterli bir nedendir.' Deyip sustu. John eline aldığı içki kadehiyle pencerenin önüne geçerken 'Piskopos annemin saraydan ayrılması gerektiğini söylüyor. Bana sadece birkaç gün verdi. Eğer düzelme olmazsa kiliseden aldığı izinle onu saraydan dışarı çıkarıp bir manastıra kapatacaklarmış.' Dedikten sonra elinde ki kadehi el dokuması, ipek halının üzerine fırlattı. 'Neden herkes beni yalnız bırakmak için bu kadar uğraşıyor? Yapayalnız olmam için bunca oyun, düzen neden?' John annesine olabilecek en kötü şeyi düşünerek içinde ki acıyı Hector'a anlatıyordu. Hector ise birkaç adım daha krala yaklaşarak 'Ne olursa olsun ben her zaman sizin yanınızdayım efendim. Size olan bağlılığım ve sadakatim tek yaşama sebebim.' Deyip John'un gözlerine baktı.
Birkaç saat sonra John dinlenmek için uykuya dalarken Hector'un işleri henüz bitmemişti. John'a annesinin zehirlendiğini söylememişti, bunun nedeni ise zehirleyen kişiyi bulabilmekti. John'a bu durumu anlattığı anda kraliçenin odasına girip çıkan herkesi öldüreceğinden adı kadar emindi.
Ertesi gün öğlen saatlerini geçerken uyandı John. Sabaha karşı gördüğü o garip rüyanın hala etkisindeydi. Ama tam olarak ne gördüğünü hatırlayamıyordu. Sadece bir ürperme vardı kalbinin üstünde. Yataktan kalkıp üstünü giyer giymez de annesinin odasının yolunu tuttu. Hennu'ya söylemek istediği şeyler vardı. Ama odanın kapısına geldiğin anda onu bekleyen sürpriz hiç de hoşuna gitmemişti. Tam kapıdan içeri gireceği anda ardından gelen cılız bir kız sesi ve onun kapıyla kendi arasına giren ince bedeni. 'Majesteleri...' Hizmetçi ya da nedime, hatta leydiler, düşesler bile kralın izni olmadan ona bu kadar yaklaşamazken şimdi önünde etten bir perde olan bu kızın nereden cesaret aldığını anlamak mümkün değildi. 'Kral bir elini kılıcının kabzasına uzatırken Maya'da elinde ki şifalı otları sıkıca tutarak ' Majesteleri, içeriye giremezsiniz.' Dedi ürkek bir sesle.
Tam o sırada olayı gören Hector ise adımlarını hızlandırıp koşar adım yanlarına gelerek kılıcını kınından çıkarıp Maya'nın boğazına dayadı. 'Sen kim oluyorsun da Majesteleriyle böyle konuşuyorsun?' Kral John ise boynunda ki kılıca rağmen hala kapı ağzından çekilmeyen Maya'ya bakıp 'Konuş, seni dinliyorum.' Deyip bir adım geri çekildi. Maya korkudan kocaman olmuş gözbebekleriyle Hector'a bakarken, Hector'da kralın işaretiyle kılıcını kınına sokuyordu. 'Büyükannem şu an da bir ayin yapıyor. Kraliçenin vücudunda ki zehrin dışarı çıkması için. O nedenle de içeriye hiç kimse giremez.' 'Ne zehri bu?' dedi John. 'Kraliçe zehirlenmiş, hastalığı bu yüzden. Ve vücudu bu nedenle çok halsiz kalmış.' Diye cevap verdi Maya. Ama John sorusunu yineledi. Bu kez gözleri Hector'a çevrilmişti. 'Ne zehri bu? Neden benim bundan haberim yok?' Birkaç dakika sonra Hector, Maya ve John; John'un odasın dalardı. Hector zehir olayını neden söylemediğini John'a açıklarken Maya'da ilk kez gördüğü bu ihtişamı seyretmekle meşguldü. Odanın içinde ki duvardan duvara, devasa kütüphane ise aklını cezbeden tek şeydi. İlk kez bu kadar çok kitabı bir arada görüyordu. Ve içinde bulunduğu durumun zorluğu bile hayran gözlerle kitapları seyretmesine engel olamamıştı.
Hector'dan duyduklarıyla ona hak veren John Hennu'nun ne yapmayı planladığını öğrenmek için, soru sormak üzere Maya'ya döndüğü an da ise sanki o an ilk kez görüyordu kızı. Maya'nın yüzünde ki o saf gülümseme bu saray içinde görmeye hiç alışık olmadığı bir görüntüydü. Hector ise Maya'nın bu durumundan rahatsız olduğunu düşündüğü kralına yardım amaçlı Maya'ya doğru bir adım attı. İstediği şey Maya'nın yanına gidip, o'na kralın huzurunda nasıl durması gerektiğini hatırlatmaktı. Ama John elini hafifçe kaldırıp Hector'u durdurduktan sonra yavaş adımlarla, ellerini arkasında birleştirip Maya'ya doğru yürümeye başladı. Hector bu durumda yerinden kıpırdayamaz halde kalırken Maya'da yanına gelen kralın şokuyla aniden John'a doğru döndü. Yüzünde ki şaşkınlıkla 'Affedersiniz.' Derken aynı anda da yere eğildi hafifçe. John ise bu şaşkın ifadeyi gülümseyerek karşılayıp konuşmaya başladı. 'Büyükannenin Kraliçemi iyileştirebileceğine inanıyor musun?' 'Elinden gelen her şeyi yapacağına inanıyorum.' Diye cevap verdi Maya. 'Saraya gelirken baya bir sorun çıkardığınızı duydum.' Diye devam etti John. Bu sözleri söylerken Hector'a bakıyordu. Yolda olup bitenleri anlatma gereği duymayan Hector ise John'un, olan biten her şeyi diğer adamlardan rapor aldığını anlamıştı bile. 'Neden gelmek istemediniz? Kraliçenin hayatı için çaba göstermek yerine, neden kaçmayı tercih ettiniz?' John merakla cevabını beklediği soru için Maya'Nın yerde olan bakışlarını seyrederken, Hector'da 'Umarım bu kız canına susamamıştır.' Diye geçiriyordu içinden. Eğer yol boyu kendine verdiği cevaplardan birini John'a da verirse akıbetinin ne olacağı belliydi.
'Kraliçenin hayatı tabiî ki önemli, ama büyükannem çok yaşlı ve hasta. Onun bu halde, uzun bir yolculuğa çıkması daha da tehlikeli olacağı içindi her şey.' John ellerini kitaplığa uzatıp öylesine bir kitabı eline aldıktan sonra konuşmasına devam etti. 'Yani ne olursa olsun büyükannenizin hayatı kraliçenin hayatından daha önemli sizin için öyle mi?' Maya derin bir nefes alıp başını hafifçe yukarı çevirdi. 'Ben ormanda büyüdüm kralım. Saray adetlerini pek bilmem, ya da burada ki hayatı. Tabiî ki Kraliçenin hayatı çok önemli ama sizin için kraliçeniz ne ise benim içinde Büyükannem o. Bu hayatta ondan daha çok değer verdiğim hiç kimse yok.' Maya'nın biten cümlesinin ardından John öyle bir kahkaha attı ki aylardır öyle derinden gülmemişti.
'Bu sözlerin yüzünden idam edilebileceğini bilmiyor musun?' Hector ise John'un tepkilerini anlayamadığı ve bu aptal kızın daha ne kadar ileri gidebileceğini çok iyi bildiği için 'Majesteleri, dediği gibi o cahil bir kız. Ve biraz saray terbiyesi alması lazım.' Deyip söze girdi. John ise Hector'a dönüp 'Bence bu halde bozulmadan kalması daha iyi. İnsan kral bile olsa yanında onu mevkisinden dolayı değil de, normal bir insanmış gibi tepkiler verilmesini isteyebiliyor bazen.' Deyip tekrardan Maya'ya çevirdi bakışlarını 'Şimdi gidebilirsiniz.' Maya önde, Hector arkada kralın odasından çıkarlarken John ise yüzünde anlamsız bir gülümsemeyle Maya'nın dikkatle incelediği kitaplıkta ki rafın önüne geldi yeniden. Ve orada gördüğü şey dün gece gördüğü rüyayı açıklar nitelikteydi. Sanki gördüğü rüya yeniden can buluyordu gözlerinin önünde. Eline aldığı kitabın...
9.bölüm sonu