Uğurlar Olsun

Sazlıklardan havalanan kuşların ardından bakakaldı çocuklar...Yolunuz açık olsun diye nida ettiler hep bir ağızdan, içlerinden biri hariç. O, kuşların yerde olmasındansa uçmayı yeğlemelerini normal karşılıyor fakat neden bunca telefon direkleri ve görkemli çatılar dururken sazlıklara konduklarını anlamaya çalışıyordu... Sazlıklara doğru bir kaç adım attığında orada kümülüs benzeri bir yükseklik fark etmişti ,Oğuz. Burası eski bir mezar yeri olmalı diye geçirdi aklından ve aynı anda bir kemik parçasına takılı verdi ayağı. Dehşet bir ürpertiye kapılı verdi, Oğuz. Bir an önce uzaklaşmalıydı, öyle de oldu hızla oradan uzaklaştı...

Anne anneee ! diyerek koştuğu evlerinin bahçesine vardığında ise meraklı başka bir kalabalık vardı. Giderek yavaşladı yavaşladıkça bir gariplik sezinledi. Yine aynı şey oluyordu yine bir kalabalığın içine çekiliyordu, istemsiz, garip... Durdu. Durup başını kaldırdı göğe, havada v harfi motifiyle uçuşan yüzlerce kuşun müthiş koreografilerini gördü yeniden... Kafilenin arkasında geç kalan bir kuş dikkatini çekti sanki rüzgar onu ısrarla geri çekiyor, bırakmak istemiyor gibiydi. Neden sonra ön sıralarda bir başka kuş geriye döndü ve hemen onun arkasında yerini aldı. Sanki kanatlarıyla ona bir koridor açmıştı; ayrılık rüzgarı şimdi onu önüne katıp çekip almıştı. Nihayet ayrılanlar kafilesi, batmakta olan güneşin kızıl ufkunda altuni renkleriyle gözden kaybolmuşlardı.

“Bugün her yer kalabalık bugün herkes meraklı” diye düşündü bir an.
Fakat bu biraz daha farklıydı. Bu kez etrafta hiç çocuk yoktu ve her kes başları önünde yere bakınıyordu.” Kuşları göğe bakarak uğurlayanlar büyüdüklerinde yere mi bakardı ? “ sorular soruları kovalarken avazı yüksek bir feryat “yolun açık olsun uçmağa varasın “ yolun açık olsun uçmağa varasın “diyordu. Bu ihtiyar ses ninesine aitti. Uçmağa uğurladıkları ise al bayrağa sarılı baş tarafına tutturulmuş sarı keple elden ele omuzlanan tahta at.

Dedesinin hemen yanında duran aile efradına, kalanların yanına ilişti, Oğuz. Kimsecikler farkında değildi sanki o an görünmez olmuştu, Oğuz. Her kes sükutun inadında ısrarla gözlerini ondan kaçırıveriyordu. Bazıları öyle dalgındı bazıları da öyle delici bakıyordu ki yere. Birazdan baktıkları yerden bi su çıkacağını düşünmeye başladı, Oğuz. Bir süre sonra bir kaç damla su düştü toprağa...

Bu sessizlik içinde ara ara duyulan kısık kısık konuşmalar, bir de tütünü saran eller kağıdını yalayan diller vardı. Gözleri kızıl ufukta bakakalan Oğuz’un başına nasırlı yıkamakla seyrelmiş ama karalığı gitmemiş bir el uzandı. “ Yolu açık olsun uçmağa varsın, başın sağ ola başın dik, ömrün uzun ola evlat” dedi.

Başı dik gözleri ufukta olan Oğuz da yere çevirdi yüzünü. Aklına düşen bir başka soruyla “ Neden bunca kravatlı kostümler  ve görkemli çatı varken yerin altındaydı babam. Yerin altını delenleri de yine yerin altına mı gömerler ? “
Bu atlı geçide gitmeli uçmağa uçmalıydı, uğurlar olsun

16 Ekim 2022 3-4 dakika 14 öyküsü var.
Beğenenler (9)
Yorumlar (2)
  • 17 ay önce

    Bir masum sabiye ölümü anlatmak ,insanın boğazına diliyor sözcükler tarifsiz bir acı anlatmak da yaşamak da zamansızını, duyarlı yüreğine saygı ve sevgilerimle Sahir Neva