Ümitvar Gençliğimiz

Sözlerime Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile başlarım.

Çünkü, bizlere bu sözleri yazma, okuma,ve yayınlama fırsatı vermezse yazamayız,çizemeyiz okuyamayız.Bu yüzden Yüce Allah'a ne kadar şükr edersek azdır."Mümin havf ve reca arası yaşamalıdır."diye buyurur iki cihan serveri Habib'i Edibimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) Açıkça yazarsak, -Havf-Korku,Reca-Ümit- Kişi korku ile ümit arası yaşamalıdır.

-Korkmalıdır,edebe mugayir Rabbinden ve kendini ondan uzaklaştıracak günahlardan.
-Korkmalıdır,kendine emenet verilen ailesine ve çocuklarına sahip çıkamamaktan,onları iyi bir insan ve müslüman olarak yetiştirememekten.
-Korkmalıdır,geleceğemizin teminatı olan gençliğimizin heba olmasından.
-Korkmalıdır,dini,ahlaki ve örfi değerlerimizin aktarımına yardımcı olamamaktan.

-Ümitli olmalıyız ki,temiz bir toplumun varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan tüm materyaller var içimizde.
-Ümitli olmalıyız ki,geçmişimiz temizdi ve bizlere emanetleri temiz bıraktılar.
-Ümitli olmalıyız ki,bizlere kötü örnekleme de yapılsa temiz ve imanlı bir gençlik gümbür gümbür geliyor.

İşte,bizlerde temiz bir toplumu devam ettirmek istiyorsak, fertler olarak temiz olmamız gerekir.Bu temizliğin kaynağı ise Allahu Teala'nın son ve ekmel kitabı Kur'an ve onun yaşayan hali olan Peygamber Efendimiz ve bize emanet ettiği Sünnettidir.Şöyle bir, beyin jimnastiği yapalım.

Peygamber Efendimiz, tebliğini yaptığı dönemlerde,izlediği yol gençlere nasihat etmekti.Ve bunu aralıksız durmadan yapmıştır.Peygamber Efendimiz tebliğe başladığı zaman,Hz.Aişe,Hz.Fatıma,Hz.Ali ve Mus'ab bin Ümeyir gibi gençlerle yola çıkmıştı.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) hayatını gençlere adamıştı. O, Rahmet Peygamberi olarak gençlere sonsuz sevgi, şefkat ve hoşgörü ile muamele ediyordu. O'nun getirdiği Yüce Dinin iman, cihad, takva, ihlas, ilim, ubudiyet ve medeniyet anlayışı özellikle gençlerde derhal yankısını buluyordu. Gençler, İslâm'ı kabul etmeye yaşlılardan daha yakın idi. Peygamberimiz (s.a.v.)'den özel manevî eğitim alan Suffe Ashabı seçkin, zeki, çalışkan, yoksul, bekâr gençlerden meydana geliyordu. Örgün eğitim sayılabilecek bir eğitim alarak tarihin bu ilk yatılı okulundan mezun olan Ebu Hureyre, Ebu Said el-Hudrî, Muaz b. Cebel gibi genç ilim adamları, genç İslâm Devletinde eğitim, yönetim, davet, irşad, maliye gibi görevlerle görevlendiriliyordu. Peygamberimiz (s.a.v.)'in diğer ashabı ise tarihte daha önce bir benzeri görülmeyen Nebevî Halk Okulu Kursiyerleri olarak O'ndan günlük iman, takva ve maneviyat dersleri alıyordu. Efendimiz (s.a.v.)'in ashabının büyük çoğunluğu gençlerden meydana geliyordu. Sadece Ensar arasında kendilerine "Kurra" (Güzel Kur'an okuyucuları) denilen yetmiş tane genç sahabî vardı. Genç sahabîler, Allah Rasûlü'nün yüksek vakarına ve üstün şahsiyetine rağmen, O'na bütün düşünce ve arzularını büyük bir içtenlikle rahatlıkla iletebiliyorlardı.

Onlarla özel ilgenip,tedrisatlarını bizzat sohbetle ve fiilaytla gerçekleştiriyordu.Çoğu kez dualarını bu meyanda yapmıştır.Bir duasında şöyle buyururlar; "Allahım, kalblerimiz arasında sıcaklık meydana getir! Kulaklarımızı, gözlerimizi, kalblerimizi, eşlerimizi ve neslimizi bizim için bereketli eyle!.." 1

Bu duanın ana temeli şudur;İslam'ın vazgeçilemez temel esaslarından biri "Nesil güvenliği"dir. Eşsiz bir hayat nizamı olan İslam, ortaya koyduğu "Akıl, din, can, mal ve nesil güvenliği" kuralı ile insanlık için asla vazgeçilemez olan bu beş temel unsurun korunmasını kesin bir dille emretmiş, bunun temini için kesin hükümler koymuştur. Bu temel unsurdan biri olan "Irz, namus ve nesil güvenliği", yeni yetişen neslin mayasının bozulmaması, aile müessesesinin mukaddes bir müessese olarak korunması ve neseb tesbitinin kolaylığı amacını taşımaktadır.

Yine,Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.)'in takdirine layık olan gençlik; Kitabımızda; "Rablerine iman eden genç adamlar" ifadesiyle takdir edilen Kehf Ashabı gibi imanlı, mücahid, ahlak ve fazilet sahibi, Hakkı haykırmaktan korkmayan cesur gençlik idi. O'nun hadis-i şeriflerinde, "Allah'a kulluk içinde yetişen genç", Cenab-ı Hakkın arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı Kıyamet Günü'nde arşın gölgesinde gölgelendirilecek ve Cenab-ı Hakkın özel ikramına layık olacak yedi seçkin grup arasında, Adaletli Devlet Başkanı'ndan hemen sonra ikinci sırada zikredilmekte idi. Kur'an ve Hadis ışığında yetişmesi arzulanan, gelmesi beklenen gençlik, Kehf Suresinde "iman" vasfıyla birlikte, hadis-i şerifte ise "kulluk" vasfıyla birlikte zikredilen gençlik idi. Kısaca: Allah'a kulluk şuurunu taşıyan imanlı gençlik...

İşte böylesi bir gençliğin önünde tüm dünya diz çökecektir.Ayrıca,tüm bu özelliklere sahip gençlik doğal olarak,Milli değerlerine de sahip çıkacaktır.

Vatan sevgisi ile dolup taşacaktır.Vatanını,ezanını,bayrağını tehdit eden tüm unsurlara topyekün ayağa kalkacaktır.Bundan yaklaşık yüz yıl önce, yine bizleri yok etmeye çalışan zulüm ve şer erbaplarına karşı verilen imanlı mücadele sonrası vatannımız kurtulmuştur.Çanakkalede ve yurdun birçok cephesinde verilen mücadele vatan namusunu kurtarma değilmiydi? Milli Şairimiz, merhum Mehmet Akif'in tarif ettiği bu gençlik,Asımın nesli değilmiydi? O nesil ki, "Bedrin Arslanlarına benzetilmiyor muydu?"

Bizlere, bu vatanı emanet eden şehitlerimize ve onlara önderlik eden komutanlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunarım. Türkiye Cumhuriyeti Devletini bizlere emanet eden, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına rabbim rahmet etsin.

Son cümle olarak,güzel gençliğimizin gençlik bayramını içten ve samimiyetle kutlarım.

18 Mayıs 2012 5-6 dakika 84 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar