Uykucu Ceylan Yavrusu

Bir varmış bir yokmuş. Çalışanların başarılı, tembellerin uyarıldığı çok güzel bir orman varmış. Bu ormanda herkes birbiriyle uyum içinde mutlu bir şekilde yaşarlarmış.
İşte bu ormanda bir ceylan ailesi de yeni doğmuş yavrularıyla huzur içinde günlerini geçiriyorlarmış.
Baba ceylanın adı Hızlı Bacak'mış. Anne ceylanın adı ise Kara Gözlü'ymüş. Daha yeni yürümeye başlamış güzel yavrunun adı ise Çayır Kızı'ymış. Anne babası Çayır Kızı'na bu ismi gözlerinin yeşilliğinden ve beneklerindeki yeşilliğin çokluğundan vermişler.
Hızlı Bacak küçüklüğünde çok sıkıntı çekmiş, çok çalışmış. Babasına da çok yardım etmiş. Bunun için kızının hiç sıkıntı çekmesini istemiyormuş. Ne isterse alıyor, ne derse yapıyor, ne yaparsa ses çıkarmıyormuş.
'Ben sıkıntı çektim kızım benim gibi sıkıntı çekmesin' diyormuş.
Çayır Kızı babasının bu iyi niyetini çok çabuk öğrenmiş. Bundan dolayı da babasına teşekkür edeceğine sürekli ona naz yapıyormuş.
Baba yüreği her nazı çekiyormuş.
Anne bu duruma üzülüyormuş ama elinden bir şey gelmiyormuş. Çocuğu çok nazlı yetişiyormuş. En hafif bir rüzgârda dökülecek bir yaprak gibiymiş Çayır Kızı.
Çayır Kızı babasının kendisine olan düşkünlüğüne uykuyla karşılık veriyormuş. Baba, yavrusuna duyduğu şefkatten dolayı ormanın kuralını bile unutmuş.
Tembelliği gözle görülen yavrusunu uyarmıyormuş. Geleceğin zorluklarına hazırlamıyormuş. Bu da Çayır Kızı'nın işine geliyormuş.
Tembel tembel oturuyor, gününü uykuyla geçiriyormuş.
Kara Gözlü anne ceylan ne zaman kızını uyarmaya kalksa hemen yeşil gözleri ıslanırmış. 'Seni babama söyleyeceğim' diye annesini tehdit edermiş.
Ceylanların çok hızlı koşmaları gerekiyormuş. Ceylanlar okulunda nasıl hızlı koşulacağı öğretiliyormuş. Kimlerin iyi, kimlerin kötü olduğu şekillerle anlatılıyormuş.
Ama bizim Çayır Kızı uykuya düşkünlüğünden dolayı bir türlü okula alışamamış. Annesinin zoruyla uyanıyor ve okula gidiyormuş.
Arkadaşları dersten çıkınca ne güzel zıplayarak koşuyorlarmış. Çayır Kızı ise onları garipsiyormuş. 'Neden böyle zıplıyorlar?' diye düşünüyormuş.
Öğretmenleri Rüzgâr Gülü bir gün derste kimlerin kendilerine zarar vereceğini anlatmış. Anlatmış anlatmasına ama bizim uykucu ceylan hiçbir şey öğrenmemiş. Çünkü o zaman kendisi uyuyormuş.
O gün dersleri bitince Rüzgâr Gülü, Çayır Kızı'nı yanına çağırmış. 'Bak güzel çocuğum' demiş. 'Hayat hep uykuyla geçmez. Sağlıklı olmak ve sağ kalabilmek için dersleri iyi dinlemen lazım. Yoksa bir gün başına büyük bir bela gelir.'
Çayır Kızı: 'Öğretmenim, babam beni her zaman korur' demiş.
Bunun üzerine öğretmen hem Hızlı Bacak'a, hem de Çayır Kızı'na bir ders vermek istemiş.
Çayır Kızı eve giderken altında uyuduğu büyük bir çınar ağacı varmış. Öğretmen Rüzgâr Gülü, çayır ağacının yanına gitmiş. 'Merhaba Gülen Çınar' demiş. 'ben bir öğrencime ve babasına bir uyarıda bulunacağım. Bana yardım eder misin?'
Gülen Çınar: 'Senin gibi çalışkan ve başarılı bir öğretmene kim yardım etmez ki! Sen ne zorluklardan geçerek öğretmenliği hak ettin. Nice tilkilerin tuzağından, nice kaplanların pençesinden, nice kurtların dişlerinden kurtuldun. Tabi ki sana yardım ederim. Söyle bakalım ne yapacağız?'
Rüzgâr Gülü: 'Bu gün yine uykucu buraya gelip senin gölgende uyuyacaktır.' demiş. 'O geldiği zaman onu kovuğunda saklayacaksın. Akşama doğru da ona bir oyun oynarız.'
Gülen Çınar: 'Tembellerin uyarılması gerekir. Ormanımızın sakinleri çalışkanlığı ile ünlüdür. Bu özelliğimizi kaybettirmeyelim' demiş.
Çayır Kızı her zamanki gibi okuldan çıktıktan sonra ağır adımlarla Gülen Çınar'ın yanına gelmiş. Onun gölgesine oturmuş. Gözlerini kapatıp uykuya dalmış.
Gülen Çınar Çayır Kızı uyuduktan sonra onu tutup kovuğuna saklamış. Koca gövdesinin içinde kaybolmuş.
Güneş yavaş yavaş ağaçların arasından, tepelerin ardına çekiliyormuş. Güneş koca bir portakal gibi görünüyormuş. Etrafı portakal rengi kaplamış. Bir müddet sonra ay ışıl ışıl yüzüyle gökyüzünde belirmiş. Yıldızlar da ona arkadaşlık ediyormuş.
Hızlı Bacak ve Kara Gözlü evlerinin önünde merak ve heyecanla kızlarını bekliyorlarmış. Ama vakit ilerlemesine rağmen ne gelen varmış ne de giden. Merakın yerini korku almış. Anne Kara Gözlü eşine soran gözlerle bakmış. Hızlı Bacak eşinin ne demek istediğini çok iyi anlamış. Onun uykucu olmasına kendisi neden olduğu için kendi kendine kızmaya başlamış. 'Acaba şimdi nerelerdedir? Başına bir şey mi geldi?' diye endişeli endişeli düşünmeye başlamış.
Bu sırada Çayır Kızı gözlerini açmış. Ama her taraf karanlıkmış. İlk önce ne yapacağını bilememiş. Sonra da ağlamaya başlamış. Nerede olduğunu, buraya nasıl geldiğini bilmiyormuş.
Gülen Çınar Çayır Kızı'nın ağlaması üzerine biraz gerinmiş. Kovuğundaki darlığı genişletmiş. Kovuğun genişlemesi üzerine Çayır Kızı birden yere düşmüş. Korku dolu gözlerle etrafa bakmış. Ay bulutların arasına girdiği için etraf biraz pusluymuş.
Çayır Kızı ilk kez uykucu olduğunu pişmanlık duymuş. Karanlıkta ne yapacağını bilmiyormuş. O sırada bir kurt uluması duymuş. Çayır Kızı çok korkmuş. Az ileride bir ağacın arkasından dik kulaklarıyla bir hayvanın çıktığını görmüş. Ayakları titriyormuş. Hayvan başını tam çıkardığında korkusu daha da artmış. Çünkü bu uyumadığı bir derste öğretmeninin tanıttığı kendilerine zarar verecek hayvanlardan birisiymiş.
Çayır Kızı bacaklarına bakmış. Titrediğini fark etmiş. Öğretmeni Rüzgâr Gülü ne kadar doğru söylüyormuş. Ceylanların en önemli dersi hızlı koşma teknikleriymiş. Düşmanlarından kurtulmanın yolu da hızlı koşmasını bilmekten geçiyormuş.
Çayır Kızı derin bir nefes almış. Sonra da evinin yolunu gözüne kestirmiş. Hayatında ilkleri bu gece yaşamış. Öyle hızlı koşuyormuş ki görenler onun Çayır Kızı olduğuna inanmazmış.
Tabi bu sırada kurt yavaş yavaş Gülen Çınar'ın yanına gelmiş. 'Sevgili Gülen Çınar'ım yardımlarından dolayı sana teşekkür ederim. Belki bundan sonra uykucu olmaktan vazgeçer. Derslerini de iyi dinler' demiş. Gülen Çınar'da 'Rüzgâr Gülü senin gibi öğretmenler oldukça çocuklarımız her türlü kötülükten uzak duracaklardır. Asıl ben sana teşekkür ederim' demiş. Rüzgâr Gülü'de başındaki kurt maskesini çıkarmış. Uykucuya iyi bir ders vermiş olmanın mutluluğuyla gülmeye başlamışlar.
Çayır Kızı ise kısa bir sürede evlerine varmış. Kapının önünde anne ve babası da onu aramaya çıkmak üzereymiş. Çayır Kızı nefes nefese annesinin dizlerinin önüne çökmüş. 'Affet beni anneciğim' demiş. Babası Hızlı Bacak ise şaşkınlığını atamamış. Heyecanla kızına sarılmış. 'Ne oldu güzel yavrum anlat bakalım' demiş.
Çayır Kızı yaşadıklarını nefes nefese anlatmış. Anne ve baba yavrularına sarılmışlar. Baba suçlu gözlerle eşine bakmış. 'Bundan sonra uykuya veda edeceksin ve derslerine düzenli çalışacaksın. Olur olmaz yerlerde de uyumayacaksın tamam mı güzel kızım?' demiş.
Çayır Kızı anne babasına sarılarak 'Bundan sonra uykucu olmayacağım. Derslerimi güzelce dinleyip iyi bir öğrenci olacağım' demiş.
O gece ceylan ailesi mutlu bir şekilde uykuya dalmışlar.
Çayır Kızı erkenden kalkıp kahvaltısını yapmış. Okuluna isteyerek gitmiş. Derslerini de dikkatlice dinlemiş. Öğretmeni Rüzgar Gülü'nün gözleri Çayır Kızı'nın üstündeymiş. Çayır Kızı pür dikkat dersi dinliyormuş. O günden sonra Çayır Kızı iyi öğrencilerin arasına katılmış. Neşe içinde günlerini geçirmiş.
Gökten üç elma düşmüş. Birisi uykucuları uyaranlara, birisi uykuculuğu terk edenlere, sonuncusu da bu masalı dinleyenlereymiş.

10 Mart 2010 7-8 dakika 77 öyküsü var.
Yorumlar