Uyuyan Sınıf 6.Bölüm
UYUYAN SINIF
Sınıfta kalanların değil hayatta kalanların sınıfı
6.BÖLÜM
YAZAN:OĞUZ BATIN
Kapı açıldığında, sınıfta bir anda sessizlik oldu. Masanın önünde duran, gülümseyen yüzüyle Edebiyat öğretmeni Mesut Bey, öğrencilerini karşıladı. Onun sakin, anlayışlı ama gerektiğinde disiplinli tavrı, Uyuyan Sınıf’ın geri dönüşünü kolaylaştırıyordu. Mesut Bey, gözlüğünü düzelterek söz aldı:
— Çocuklar, hepiniz hoş geldiniz. Özellikle de sizler, dedi bakışlarını Uyuyan Sınıf’ın üzerine dikerek. Disiplin sürenizi tamamladınız, artık yeniden Cumhuriyet Lisesi’nin birer öğrencisisiniz. Bundan sonra sizden tek beklentim derslerinize sarılmanız.
Arka sıralardan fısıldaşmalar duyuluyordu. Burak eğilip yanındaki arkadaşına,
— Bak, hiç değişmemiş. Hâlâ gözlüklerin arkasından insanın ruhunu okuyor gibi bakıyor, dedi.
Yanındaki Emir gülmesini zor tuttu.
Mesut Bey devam etti:
— Ayrıca size bir haberim var. Sınıfımıza üç yeni arkadaş katıldı. Onlar da sizin gibi bu sıralarda yeni bir sayfa açacak.
Eliyle ön sırada oturanları işaret etti.
— Nazlı, Zeynep ve Kerem. Hep birlikte güzel günler geçirmenizi umuyorum.
Yeni öğrenciler biraz çekingen bir şekilde başlarını salladılar. Nazlı ince sesle,
— Merhaba, dedi.
Zeynep biraz daha atılgandı; sınıfı süzerken gözlerinde meraklı bir parıltı vardı. Kerem ise sessizdi, sadece kısa bir tebessümle yetindi.
Tam o sırada sınıfın kapısı yeniden açıldı. İçeri, ciddi yüz ifadesiyle Müdür Yardımcısı Duru Durak girdi. Omuzları dik, bakışları sertti. Uyuyan Sınıf’ın öğrencileri istemsizce doğruldu. Çünkü okulda Duru Hanım’ın adı anıldığında herkesin içi bir tuhaf olurdu.
— Günaydın çocuklar, dedi kısa bir selamla. Sesinde tok bir otorite vardı. Ardından Mesut Bey’e dönüp ekledi:
— Yeni düzenlemeler hakkında konuşmamız gerekecek. Özellikle… geri dönen öğrenciler konusunda.
Sınıfta derin bir sessizlik hâkim oldu. Uyuyan Sınıf, birbirine bakarak, “Acaba daha ilk günden yine başımız derde mi girecek?” diye düşünmeye başladı.
Müdür Yardımcısı Duru Durak, sınıfta yavaş adımlarla dolaşırken, öğrencilerin gözlerini kaçırdığını fark etti. Yüzünde sert bir ifade vardı, ama Mesut öğretmen onu dikkatle izliyor, gerginliği yatıştırmaya çalışıyordu.
— Çocuklar, dedi Duru Hanım, bu sınıf uzun süredir okulda konuşuluyor. Disiplin cezası almış olmanız sizin için kötü bir leke olabilir ama size bir şans daha verildi. Bunu iyi değerlendirin. Unutmayın, Cumhuriyet Lisesi’nde kurallar herkes için geçerlidir.
Arka sıralardan Burak, dudaklarını kıpırdatarak Emir’e fısıldadı:
— Başlıyoruz yine… Daha teneffüse çıkmadan nutuk dinlemeye başladık.
Emir kıkırdamamak için elini ağzına kapattı.
Bunu fark eden Duru Hanım, bir anda dönüp gözlerini kısarak baktı.
— Sanırım bazı öğrenciler hâlâ ciddiyetin ne demek olduğunu öğrenmemiş, dedi.
Burak ve Emir’in yüzü bir anda kızardı.
Mesut öğretmen söze girerek ortamı yumuşattı:
— Müdür Yardımcımızın söylediklerini iyi dinleyin. Bu, sizin için yeni bir başlangıç. Derslerinize odaklanın, birbirinizi destekleyin. Unutmayın, bu sınıfta sadece sizin değil, yeni gelen arkadaşlarımızın da uyum süreci var.
Nazlı, utangaç bir şekilde etrafına bakındı. Zeynep, yanındaki defterini açarak hızlıca bir şeyler karalıyor, belli ki ilk izlenimlerini yazıyordu. Kerem ise sessizce camdan dışarı bakıyordu. Uyuyan Sınıf’ın bazı üyeleri onları süzerken, aralarında kimin daha kolay uyum sağlayacağını konuşuyorlardı.
Duru Hanım, sözlerini bitirip kapıya yöneldi.
— Size güvenmek istiyorum. Fakat aynı zamanda gözüm üzerinizde olacak, dedi ve sınıftan çıktı.
Kapı kapanır kapanmaz sınıfta hafif bir uğultu başladı. Burak hemen fısıltıyla,
— İşte bu! İlk günden radarına girdik. Bundan sonra dikkatli olmamız lazım, diye mırıldandı.
Elif ise ciddi bir ifadeyle,
— Eğer bir daha ceza alırsak, okulla vedalaşırız. Bunu unutmayın, dedi.
Mesut öğretmen, sınıftaki hareketliliği sakinleştirmek için ellerini çırptı.
— Hadi bakalım, şimdi defterlerinizi çıkarın. Bugün size farklı bir metinle başlayacağız. Yeni sayfanızın ilk dersini unutulmaz yapalım.
Sınıf, biraz tedirgin ama meraklı bir şekilde kitaplarını açtı. O anda herkes, bu dönemin sıradan bir dönem olmayacağını anlamıştı.
Mesut öğretmen tahtaya kocaman harflerle “Yeni Başlangıçlar” yazdı. Ardından sınıfa dönerek:
— Bugün, sadece bir edebiyat metni değil; sizin de hayatınızda yeni bir sayfa olacak, dedi.
Sınıfın çoğu öğrencisi dikkat kesildi. Nazlı, Zeynep ve Kerem heyecanla not almaya başlarken, Uyuyan Sınıf’ın üyeleri de merakla bekliyordu.
Mesut Bey konuşmasına devam etti:
— Hepiniz farklı karakterlere sahipsiniz. Kimi sessiz, kimi çok konuşkan. Ama unutmayın, bir sınıf bir roman gibidir. Hepiniz ayrı bir kahramansınız. Eğer bu romanı güzel yazmak istiyorsanız, birlikte hareket etmelisiniz.
Arka sıralardan Emir el kaldırdı.
— Hocam, biz gerçekten bu romanın kahramanları olabilir miyiz?
Mesut gülümseyerek,
— Elbette. Ama bunun için kurallara uymanız, derslere çalışmanız ve birbirinize destek olmanız gerekiyor. Yoksa kahraman değil, sadece figüran olursunuz, dedi.
Nazlı çekingen bir sesle söze girdi:
— Ben buraya yeni taşındım. Açıkçası çok endişeliyim. Sınıfa uyum sağlayabilir miyim bilmiyorum.
Zeynep hemen ona dönerek gülümsedi:
— Merak etme, biz birlikte başarırız. Hem kalabalık olmak daha eğlenceli, değil mi?
Burak da dayanamayarak araya girdi:
— Tabii tabii! Hele bir de bizim gruba katılırsan, okul hayatın efsane olur.
Elif ona sert bir bakış atarak,
— Burak, lütfen. Daha ilk günden insanları korkutma, dedi.
Sınıfta kahkahalar yükseldi. Gergin hava biraz olsun dağılmıştı. Mesut öğretmen memnuniyetle başını salladı.
Dersin ortasında kapı hafifçe aralandı. İçeri giren hademe, elinde bir dosyayla Mesut’a yaklaştı.
— Hocam, Müdür Yardımcımız Duru Hanım bunu size iletmemi istedi, dedi.
Mesut dosyayı aldı, göz gezdirdi. İçinde, Uyuyan Sınıf için hazırlanan özel bir takip çizelgesi vardı. Her öğrencinin günlük davranışları ve derslere katılımı düzenli olarak işlenecekti.
Mesut, yüzünü toparlayarak dosyayı masasına koydu. Sınıfa belli etmedi ama içinde bir kaygı hissetti. Çünkü bu çizelge, en ufak bir hatayı bile Duru Hanım’ın gözünden kaçırmayacaktı.
Ders bitiminde zil çaldı. Öğrenciler çantalarını toplarken sınıfta bir uğultu başladı. Herkes yeni gelen üç öğrenciyle tanışmak için sabırsızlanıyordu. Burak, hemen Nazlı ve Zeynep’in yanına giderek,
— Hoş geldiniz. Umarım bu sınıfta güzel günler geçiririz, dedi.
Zeynep, kendinden emin bir gülümsemeyle karşılık verdi:
— Sanırım bu sınıfta sıkıcı günler pek olmayacak.
Kerem ise sessizce çantasını topladı, ama gözleri sık sık Uyuyan Sınıf’ın üyelerine kayıyordu. Onları merak ettiği belliydi.
Elif, Nazlı’nın yanına yaklaşıp içtenlikle elini uzattı:
— Merak etme, kimse seni yalnız bırakmaz. Burada bir aileyiz, dedi.
Nazlı, bu sözlerle biraz rahatlamış görünüyordu.
Koridora çıktıklarında, okulun diğer öğrencilerinden meraklı bakışlar üzerlerine çevrildi. Uyuyan Sınıf’ın dönüşü zaten büyük olay olmuştu; şimdi bir de üç yeni öğrenciyle birlikte herkesin gözü onların üzerindeydi.
Burak hafif sesle arkadaşlarına eğilerek,
— Görüyorsunuz değil mi? Yine okulun gündemindeyiz, dedi.
Emir başını sallayıp gülümserken Elif kaşlarını çattı:
— Önemli olan gündem olmak değil. Önemli olan bir daha hata yapmamak.
Bu sırada Kerem ilk kez söze girdi:
— Belki de bu sefer gerçekten farklı olabilir. Yeni başlangıçlar bazen düşündüğümüzden daha çok şey değiştirir.
Onun bu cümlesi, grubun üzerinde kısa bir sessizlik yarattı. Herkes Kerem’in sessiz ama derin bakışlarına dikkat kesildi. Mesut öğretmen sınıfın kapısından onları izliyordu. Gülümseyerek içinden, “Belki bu defa gerçekten başarılı olabilecekler,” diye geçirdi.
Fakat aynı anda, koridorun diğer ucunda duran Müdür Yardımcısı Duru Durak, elindeki deftere notlar alıyordu. Sert bakışlarıyla Uyuyan Sınıf’ın her hareketini takip ediyor, küçük bir hata yapmalarını bekliyordu.
O gün okuldan çıkarken, Uyuyan Sınıf’ın üyeleri ve yeni öğrenciler birbirlerine söz verdiler:
— Ne olursa olsun, bu dönemi birlikte atlatacağız.
Ama içten içe hepsi biliyordu ki, bu yolculuk hiç de kolay olmayacaktı. Çünkü Cumhuriyet Lisesi artık sıradan bir okul değil; yeni dostlukların, gizli rekabetlerin ve belki de büyük sınavların yaşanacağı bir sahneye dönüşüyordu.