Vatanı Kurtaran Ben


İnsanları hayvanlardan ayıran en büyük özellik şüphesiz konuşma kabiliyetidir.İnsanlar, konuşarak birbirini anlayıp anlaşırlar.Bu da aynı dili konuşarak ya da tercümanlar edinerek sağlanıyor.

Farklı diller insanların zenginliğinden gelir.Her dil kendi içinde harmanlanmış özelliklerle donanımlı ve her dilin kendince çok güzel enstrümanı vardır.Özellikle ana diller, toplumlar için vazgeçilmez bir unsurdur;çünkü sonradan öğrenilen hiç bir dil, ana dil kadar duyguyu, düşünceyi ve insanın yaşantısını yansıtmaz.

İnsanın kaderi doğup büyüdüğü coğrafya yön veriyormuş gibi,büyüklerimizin "kaderimiz böyledir"dediği o zamanlarda,her sabah daha güneş doğmadan köyün ortasında ya da cami avlusunda toplatılmayan yoktur bu coğrafyanın kırsal kesiminde.Bu öyle sık sık yaşanıyordu ki artık rutin bir eylem olmuştu bizim için.Hatta bazı günler daha askerler gelmeden biz evden çıkıp köy meydanına gidiyorduk.Ne de olsa kaderimizde bu varmış o zamanlarda!

Neyse İşin siyasi boyutuna girmeden başımdan geçen bir olayı dilim çevirdikçe anlatmaya çalışacağım.Kaderimizmiş gibi bize yaşatılan ve her sabah,şafak sökmeden köyün ortasında veya cami avlusunda toplandığımız o tarihlerde bir gün, sabah erkende köyün camisinin avlusunda toplatılmıştık.Köy halkı A'dan Z'ye kadar her sabah bunu yaşıyordu.Bizi toplayan askerlerden rütbeli kişi o zaman anlamadığım Türkçe ile bir şeyler söyledi.Herkes pür dikkat dinliyordu.Biz de çocuk halimizle anlamasak da dinliyorduk.Bir ara gene bir şey söyledi. Kalabalığın içinden daha önce görmediğin biri elini kaldırarak rütbeli askerin onayı ile konuştu.Ama ne konuştu ne anlatı anlamadım;çünkü Türkçe olarak bildiğim tek kelime 'BEN' kelimesiydi.Başka bir kelimenin ne anlamını biliyordum ne de konuşabiliyordum.Konuşmayı yapan kişi konuşmasını bitirdikten sonra komutanın 'alkış' demesi ile herkes alkış tutu.Ne kadar anlamadıysam da ya da alkışlamak istemesem de ben de alkış tutum.

Neyse alkış faslı geçince rütbeli asker konuşan kişiyi yanına çağırdı 'Aferim'dedi ona.Böylece 'Aferim'kelimesini de öğrenmiştim Türkçe olarak.Rütbeli asker ne sordu, çocuk ne cevap verdi ve neden alkışladık inanki hiç bir fikrim yok;çünkü Türkçe olarak bir "BEN"kelimesinin anlamını biliyordum o zaman.Ama konuşan çocuk alkış ve "Aferim"aldığına göre iyi bir şey söylemişti.

O zaman askerlerden "Aferim"almak büyük bir nimeti bizim için.

Ben de çocuk aklımla bu sefer bir şey sorsa elimi kaldıracağım dedim kendi kendime.O gün başka bir şey sormadan köyü aramaları bitmiş ve gitmişlerdi.Aferimi alan,tanımadığım çocuğun köy imamın akrabası olduğunu askerler ayrıldıktan sonra öğrenebildim.Şehir merkezinden gelmiş köye,onun için Türkçe'yi bu kadar güzel konuşmuştu.

Bir sonraki gün müydü yoksa bir hafta sonra mıydı hatırlamıyorum.Ama gene bizi aynı şekilde aynı yerde toplamışlardı.Hatırladığım kadar aynı rütbeli asker gene erkekleri toplamıştı,konuşuyordu.Yedi sekiz yaşlarında ben de erkek olarak pür dikkat dinliyordum rütbeli askeri.Diğer sefer kafama koymuştum ben de "Aferimi "almalıyım diye.

Türkçe'de bir "BEN"kelimesiyle nasıl alabilirim o "Aferimi" artık!

Rütbeli asker gene konuştu,konuştu,konuşması biter bitmez ben bildiğim tek kelimeyle elimi kaldırarak 'ben ben' dedim.Ben ben dediğim anda kalabalık hepsi sırtüstü atlayarak bir kahkaha atı ki sap gibi ayakta kalan bir tek ben kaldım.Öyle şiddetli şiddetli güldüler sanki her sabah erkende evlerinden çıkartılan insanlar değilde komedi bir film izleyen, her şey güllük gülistan bir topluluktu o an.Beş dakika gibi sürdü bu kahkahalar.Rütbeli asker de kendini tutamamıştı o da kahkahalara ortak olmuştu.

Bu coğrafyada belki de ilk defadır asker ile halk birlikte bu kadar sesli gülmüştü.

Neye uğradığımı bilmeden yavaşça yanımda sırtüstü yatan ve gülen birine:

"Ma mın çı got,hun haki dîkenin?

"Ma te çı ne got? Mérîk,go 'ev watanı hané ké azadkır' teji go 'mın azadkır'

Bu konuşmadan sonra ben de kendimi tutmadım güldüm ağlayacak halime.Allahtan rütbeli asker bana bir şey demedi.Hala da bizimkiler beni görünce "BU VATANI KİM KURTARDI?"sorusunu yöneltiyolar.Kendilerince ironi yapıyorlar.Ben ise ağlayacak halimize güldüğümüze yanıyorum.

Abdulsamet İLGİN

07 Haziran 2023 4-5 dakika 4 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar