Vuslat Karnesine Yazılmıştı

Elifnur Sabah kalktığında sevinç ve hüzün arkadaştı.
Alışık değildi çantasız gitmeye... Kitap defter, kalem onun en güzel arkadaşlarıydı. Çantasını son kez açtı son dersten kalan Sosyal Bilgiler, Türkçe... Defter - kalemini çıkarıp çalışma masasına oturdu. Üzüntülü oluşu her halinden belliydi yüzünün her hattını üzüntü kasları kaplamıştı. Kitabını karıştırmaya başladı, parmaklarıyla her çevirdiği sayfada bir müddet durup, öğretmenin anlattıkları tek tek gözünün önünden film şeridi gibi geçerken diğer sayfa... Diğer sayfa...

Sınıftaki öğrenci isimleri okunurken her okunuş onun kalp atışlarının ritmini yükseltiyordu. Ahmet ...Hasan...Gamze.....Ve... Elifnur, ismini işittiğinde vücudundaki kanların hep bir yöne doğru damarlardan aşağıya doğru çekilir gibi kendisini tuhaf hissetti... Kıvırcık saçlı başı kendi ekseni etrafında dönmeye başladı. Oturduğu sıradan tam kalkacaktı ki gözünden akan berrak küçük gözyaşı damlası yanağından aşağı süzülerek masanın üzerine düştü. İkinci gözyaşına müsaade etmeden kalktı öğretmenine doğru ıslak bakışlarla yanına yürüdü öğretmenine baktı... iki gözünü de sınıfın her köşesini, sıralarda oturan arkadaşlarına kısa zamanda geçmiş günleri tekrar yaşadı. Öğrenciler ona; o, öğrenci arkadaşlarına bakıyordu.Kendi içinden konuşmaya başladı:

'Karneyi almadan bir kez daha soru çözsem!... Ne olur bir kez daha tebeşirle matematik işlemi yapsam!... Bir kez daha arkadaşlarıma şiir okusam!... Bir kez daha istiklal marşını gür sesle haykırarak okusam!...'
Öğretmen Elifnur ismini birkaç defa söylemişti, son söyleşi sonrasında ismini duydu:
'Efendim öğretmenim!'
'Elifnur ismini okunduğunda duymayan kalmadı!'
'Pardon öğretmenim!'
'Tebrik ederim, takdir aldın. Aferin!
Öğretmen Elifnurdaki sevinç tepkisini beklediği gibi karşılık göremeyince;
'Elifnur sevinmedin mi, takdir aldığına mutlu olmadın mı?'
'Öğretmenim, tabii ki mutlu oldum!'
'Hiç mutlu olmuşa benzemiyorsun? Baksana! yüzün sapsarı olmuş... Bak bir de ağlamışsın!' deyip öğretmen iki elleriyle Elifnur'un saçlarını okşayıp göz hizasına gelecek şekilde eğilerek ıslak gözlerini ve nemli yanaklarını eliyle silip alnından öptü ve sordu :
'Herkes sevinirken sen neden üzülüyor ve ağlıyorsun?' Deyince:
'Ben sizi ve arkadaşlarımı artık görmeyeceğim için üzülüyorum.' Dedi:
'Olur mu canım! yaz tatilinde yine bir araya geleceğiz – konuşacağız, arkadaşlarınla oynayacaksın.
Öğretmenine Annesine sarılır gibi tüm kuvvetiyle sarılıp, sonra tüm arkadaşlarının gözlerinin içine bakarak:
'Doğru mu tekrar görüşecek miyiz?' ' Söz mü?'
Hep birlikte öğrenciler:
'Sööööööz!...Söööööz!' dediler.

Ayrılık vuslatı arasında gözler yerde... Dalgın haliyle okuldan çıkmış yürüyordu. Çevresindeki oluşan sesleri hiçbir hareketi duymuyordu... Görmüyordu... Tâki freni patlayan kamyonun korna sesinin uyandırmasıyla gördüğü 'SON' u görünce...Elindeki karne yola savrulmuştu.

Yolda geçen ak saçlı ihtiyar savrulan karneyi eline aldı ve okumaya çalıştı. Öğretmenin yazdığı notta:
Ayrılmak; kavuşmaya biraz daha yaklaşmaktır.

12 Temmuz 2018 2-3 dakika 4 öyküsü var.
Yorumlar